Varol Yaşaroğlu Çocukların Zekâsına Dokunmak
Çocukların ilgisini, onların zekâsına hitap eden samimi ve özgün karakterlerin çektiğini belirten Varol Yaşaroğlu, projelerinde yakaladığı başarının altında yatanları MAG Okurlarıyla paylaşıyor.
Animasyon projelerinizi yaratırken ilham aldığınız kaynaklar neler oluyor genelde? Özellikle Türk kültüründen ne tür öğeleri projelerinize entegre etmeyi tercih ediyorsunuz, ya da seviyorsunuz?
Projelerimi yaratırken aslında ilham aldığım kaynak en çok, yaşadığımız toplum ve etrafımızdaki insanlar oluyor. Senaryoların yazılması tamamen gözlemlemeye dayalı bir süreç. Her projede karakterler, hepimizin hayatının bir noktasında karşılaştığı, tanıdığı ya da deneyimlediği insanlar oluyor. Kadriye karakterimizin eve misafir gelmeden önceki alarm durumu annelerimizin tipik özelliğidir. Biz Fil Necati gibi Adana dürüme bayılırız. Bu, animasyonları daha gerçekçi ve izleyicinin kendisini içinde bulabileceği bir hâle getiriyor. Toplumun çeşitli katmanlarındaki hikâyeler ve bireysel yaşantılar, projelerime yön veriyor. Bu bakış açısıyla, Türk kültürünün geleneksel öğelerini de sıkça projelerime entegre etmeyi tercih ediyorum. Özellikle günlük yaşamda karşımıza çıkan detaylar, mizahi unsurlar ve toplumsal dinamikler, projelerimde doğal bir şekilde yer alıyor.
Çocuklar için içerik üretirken nelere dikkat etmek gerekir? Yaratımlarınızdan önce uzmanlarla çalışmalar yapıyor musunuz ya da bu konuda eğitimler almış mıydınız?
Çocuklar için içerik üretmek gerçekten büyük bir sorumluluk, çünkü çocuklar duydukları ve izledikleri her şeyi çok hızlı bir şekilde içselleştirebiliyorlar ve hayatlarına entegre edebiliyorlar. Bu yüzden içeriklerimin her zaman, dikkatli ve sorumlu bir şekilde oluşturulmasına özen gösteriyorum. Çocukların gelişimsel aşamalarına uygun, eğitici ve aynı zamanda eğlenceli içerikler üretmeye çalışıyorum. Buradaki en önemli adım ise projelerimden önce uzmanlarla çalışmak. Pedagoglar ve çocuk gelişimi uzmanlarıyla iş birliği yapmak, içeriğin doğru ve sağlıklı bir şekilde çocuklara ulaştığından emin olmak için oldukça değerli. Hem teorik hem de pratik açıdan çocukların psikolojik ve duygusal ihtiyaçlarını gözeterek, onlara doğru mesajları iletmeyi hedefliyorum. Bir gün bir THY pilotu beni telefonla aradı. Çocuğunun yeme bozukluğu ve tuvalet yapma problemi olduğunu ve bu sorunun çözümünde çocuğuna sözünü dinletebilecek tek kişinin Fil Necati karakterimiz olduğunu söyledi. Bunun üzerine problemin çözümüne yönelik bir Fil Necati animasyonu hazırlayıp gönderdik ve o çocuk Fil Necati’den duyduklarını hayatına entegre ederek bu probleminden kurtuldu. O bir çocuğun ve babanın mutluluğu, bizim yaptığımız projelerin milyonlarca çocuğa ulaşmasındaki en büyük motivasyonumuz.
Çocukların favorisi olan karakterler ya da temalar sizce nasıl oluşuyor? En sevilen karakterleri yaratmanın sırrı nedir?
Çocukların favorisi olan karakterler ve temaların, genellikle hayatın içinden gerçekliklerle şekillenen, onlarla kolayca bağ kurabilecekleri unsurlar taşıyan figürler olduğunu düşünüyorum. Sevilen bir karakter yaratmanın sırrı; izleyicinin, kendisinden bir parça bulabileceği, duygusal olarak bağ kurabileceği bir karakter inşa etmekte yatıyor. Çocuklar, içlerinde yaşadıkları dünyayı ve hissettikleri duyguları yansıtan karakterleri daha çok seviyorlar. Bu yüzden karakterlerin dürüst, samimi ve gerçekçi olmalarına dikkat ediyorum. Ayrıca, eğlenceli, özgün ve eğitici olmaları, onların zihinsel ve duygusal gelişimlerine katkı sağlarken aynı zamanda onları da keyiflendiren unsurlar arasında yer alıyor. Temalar da benzer şekilde, çocukların dünyasına hitap eden, meraklarını uyandıran, hayal güçlerini tetikleyen ve öğrenmelerini teşvik eden konular olmalı. Mizah bu konularda çok güçlü bir araçtır. Mesela en gülünen karakterlerin en büyük özelliği “kaygısız” olmalarıdır. Fil Necati karakterimiz bir kaygısızlık abidesi olarak bu özelliği ile, en sevilen karakterler arasında olmayı başarmıştır.
Çizgi filmler ve animasyonlar, çocukların gerçek dünyayı anlamasına nasıl yardımcı olabilir? “Kral Şakir” gibi eğlenceli ve öğretici yapımlar bu dengeyi nasıl kuruyor?
Çizgi filmler ve animasyonlar, çocukların dünyayı anlamasında önemli bir rol oynuyor, çünkü hem eğlenceli hem de eğitici içerikler sunarak, çocukların hayal gücünü geliştiriyor ve toplumsal değerleri öğrenmelerine yardımcı oluyor. Bizler “Kral Şakir” içeriğinde eğlenceyi ön planda tutarken, çocukların günlük hayatla ilgili önemli mesajlar almasını da sağlıyoruz. Örneğin; empati, arkadaşlık, adalet, çevre bilinci gibi konuları işlerken, aynı zamanda çocukların bu değerleri oyunla ve mizah yoluyla öğrenmesini amaçlıyoruz. “Kral Şakir”deki karakterlerin yaşadığı olaylar ve karşılaştıkları problemler, çocuklara hem kendi dünyalarını keşfetme fırsatı sunuyor hem de gerçek hayatla ilgili beceriler kazandırıyor. Böylece eğlence ve öğrenme arasında bir denge kurarak, hem keyifli hem de öğretici bir içerik ortaya koyuyoruz. Son yaşanan İzmir depreminden sonra bir anne, bana mesaj yolladı: “Çocuğum deprem olmaya başladığında, sakince kolumdan tutup, beni güvenli bir bölgeye götürdü. Ardından deprem hafifleyince yine sakin bir şekilde, bir depremde uygulanması gereken ve hayat kurtaran tüm şartları uygulayarak beni dışarı çıkardı. Çocuğuma şaşkın bir şekilde, bunları nerden öğrendiğini sorduğumda bana ‘Kral Şakir: Afetten Korkma’ adındaki ilk okuma serisi kitabından öğrendiğini söyledi.” İşte bu olay, içeriklerimizle ne kadar büyük bir sorumluluk taşıdığımızı da apaçık gösteriyor.
Çocukken en sevdiğiniz çizgi karakter hangisiydi? Ondan neler öğrenmiştiniz, size neler katmıştı?
Çocukken en sevdiğim çizgi karakter kesinlikle Pembe Panter’di. Pembe Panter’in sakinliği ve pratik zekâsı, beni her zaman etkiledi. Hatta o kadar çok severdim ki, her yere Pembe Panter resimleri çizerdim ve en büyük hayalim bir gün onun gibi eğlenceli, akıllıca bir çizgi film yapmaktı. Bu hayal, zamanla “Kral Şakir” gibi projelere dönüşerek, o serüvenin ilk adımını oluşturdu. Pembe Panter, bana sadece eğlenceyi değil, aynı zamanda azim ve yaratıcı düşünmeyi de öğretti. Bugün bile izlerken hâlâ aynı duyguları taşıyorum ve onu çok seviyorum.
Bir animasyon ya da çizgi film projesi hazırlarken, hangi yaş grubuna hitap etmek en zorlayıcısı oluyor?
Kral Şakir ve Süper 1 Takım projelerimizin hedef kitlesi 5-12 yaş grubu. Aslında hitap etmesi en zor yaş kitlesi, çünkü bu grup içindeki çocuklar okuma yazmayı bilen ve kendi seçimleri doğrultusunda hareket etme becerisine sahip bireyler. Onlara samimi olmayan bir projeyi beğendirmeniz; çizgi filmin kitaplarını okutup, filmlerini izletmeniz çok zor. Oldukça seçiciler bu konuda. Biz bu yüzden bu yaş grubundaki çocuklara değil, onların zekâsına hitap eden yapımlar üretiyoruz. Her yeni nesil bir öncekinden zeki doğuyor ve onların zekâsını küçümsememek gerekiyor. O yüzden yapımlarımızın ortak özelliği, onların zekâsına hitap eden güçlü bir mizahı barındırmamızdır. Geçmişte de görüldüğü gibi “Çocuktur; zaten bir şey anlamaz.” deyip çocukların zekâsını küçümseyerek oluşturulan projeler asla sürdürülebilir olmamıştır. Kral Şakir kitaplarının on iki milyon okuyucu barajını aşarak bugüne kadar görülmemiş bir şekilde, hiç kitap okumayan çocuklara bile kitap okuma sevgisini kazandırmasının nedeni, onların zekâsına duyduğu saygıdan kaynaklanmaktadır.
Animasyon dünyasına adım atmak isteyen genç sanatçılara önerileriniz neler olur?
Kendi potansiyelimizi sevgi ile gerçekleştirerek, bundan büyük zevk alarak yaşamak bence hayattaki en büyük mutluluk kaynağı. Sonuç odaklı bir mutluluğun olmadığını düşünüyorum. Anbean çizerken yaşadığım mutluluğu hiçbir şeye değişmem. Gençlere ve çocuklara verdiğim en büyük ilham: Hayal kurmak, yazmak, çizmek, üretmek! Onlar her gün benimle yazdıklarını, çizdiklerini ve hayallerini paylaşıyorlar. İleride kendi karakterlerini yaratmak istiyorlar. Bana, kendilerini geliştirmeleri için neler yapmaları gerektiğini soruyorlar. Ben de onların sorularını büyük bir zevkle cevaplayıp, potansiyellerini gerçekleştirmelerini gördükçe çok mutlu oluyorum. Bana göre başarılı olmak; hayal dolu yolculukta kendi potansiyelinizi mutlu bir şekilde geçireceğiniz yolculuktur. Bunu yapabiliyorsanız, yaygın görüşün kabul ettiklerinin aksine, zaten kurduğunuz hayalleri gerçekleştiriyorsunuzdur ve başarıyorsunuzdur demektir. Teknik anlamda bir tavsiye verecek olursam: Animasyon dünyasında bundan sonra yapay zekâ çok etkin olacak. Bu yüzden animasyon dünyasında hayallerini gerçekleştirmek isteyen gençlerin hiç vakit kaybetmeden yapay zekâ uygulamaları konusunda kendilerini geliştirmeleri gerekiyor. Yapay zekânın, işinizi elinizden alacağı doğrudur; eğer öğrenmezseniz! Yapay zekâya hâkimseniz o zaman korkmayın; hayal ettiğiniz projeleri gerçekleştirmek için sonsuz bir kaynağa sahip olacaksınız.