Semen İç Mimarlık: Keyifle Çözümlenen Projeler
Tasarımda trendlere hâkim olmanın önemini vurgulayan Semen Şakar, kendi ismiyle kurduğu iç mimarlık firmasıyla, müşteri beklentilerini karşılarken izlediği yolu ve değerlerini aktarıyor…
Kendinizden ve Semen İç Mimarlıktan bahseder misiniz? Hangi amaçla yola çıktınız?
Trabzon doğumlu, 2010 yılı Maltepe Üniversitesi mezunuyum. Alanımdan mezun olduktan sonra, gerek şantiye gerekse mekân tasarımlarında, tecrübelerimi hayata geçirebileceğimi düşündüğüm noktada Semen İç Mimarlık’ı kurdum. Atölye, inşaat, ofis ve mağaza konseptiyle yola çıktık ve gitgide kalabalıklaşan bir aile formatına döndük. Bu ekibe danışanlarımı da katmak isterim tabii ki. Genellikle ev ve restoran, kafe projelerinde daha aktif bulunuyoruz.
Projelerinizin hayata geçme sürecini anlatır mısınız?
Sanırım işimin en ironik ama aslında en keyifli kısmı burası. Danışanlarımızın, gerek tarzını gerekse beklentilerini analiz edip, bunları 3ds Max üzerinde görselleştiriyoruz. Karadenizliler bu konuda biraz daha katı olabilir; fazlasıyla net oluyorlar. Şehir dışında, diğer yaptığımız mekânlarda, bu konuda biraz daha rahatım sanırım. Yine 3ds Max görsellemeler üzerinden revize olacaksa onlara karar veriyoruz ve start veriyoruz.
En çok hangi alanları tasarlamaktan hoşlanıyorsunuz?
Sanırım restoran, kafe ve ev projelerini artık sıklıkla çözümlediğimden, aşinalığım oldu. Ev çözümlerken mutfak ve salon öncelikli olarak hızlı çözüm üretebildiğimiz alanlardan daha çok keyif alıyorum.
Tasarımlarınızda öncelikleriniz neler? Çizginizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Çizgi anlamında benim tarzım daha çok, modernle avangardı birleştirip tek noktaya vurgu yapmak. Yalnızca sadelik ya da modernlik, belli bir zamandan sonra gözlerimizde bir rutine dönüşebiliyor ve bunun sıkıcı olduğunu düşünüyorum. Evin, bir otel odasından daha sıcak olması gerektiğini düşünenlerdenim. Dolayısıyla, projelerimdeki o nokta atışlarını genellikle avangartla harmanlamaktan yanayım. Çizgiyi; danışanlarımızın tarzı ve beklentileri de oldukça etkiliyor tabii ki. Arz ve talep diyebiliriz.
İç mimarlığın yanında mobilya tasarımı da yapıyorsunuz. Bu alandaki tasarımlarınızı ve tarzınızı tanımlar mısınız?
Aslında oldukça zor bir branş seçtim diyebiliriz; ama keyfi bambaşka. Çizdiklerimizi reele dönüştürürken, her anına şahit olabiliyorum. Malzemeye ve son trendlere çok hâkim olmanız gerekiyor ve bu da beni aslında 2-0 önde tutuyor. Şu an bir mekânı alıp, anahtar teslim, kabasından detaylarına kadar biçimlendirebiliyoruz. Mobilya tasarlarken uygulamayla ilerlemeyi, ayakları daha yere basan bir sistem olarak görüyorum; tarifle imalat projeleri bir yere kadar. Bu, oldukça zor bir uygulama şekli ama bunu danışanlarımız fark etmiş olmalı ki İstanbul ve Ankara dahil birçok ilde aktif halde devam eden uygulama ve projelerimiz mevcut. Arz da talep de tam kıvamında.