Kafası Karışık Kontrtenor
Dünyada çok az kişide bulunan özel bir güce sahip olan Kontrtenor Nuri Harun Ateş, farklılığı ve sesiyle sizi adeta büyüleyecek… Başarılarıyla birçok ödüle layık görülen, sesiyle olduğu kadar oyunculuk yeteneğiyle de adından sıkça söz ettiren Kontrtenor Nuri Harun Ateş ile müzik üzerine hoş bir söyleşi gerçekleştirdik. Merak edilenleri kendisine sorduk…
Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Sanat hayatınız nasıl başladı?
Müzik kendimi bildim bileli beni ele geçirip hipnotize eden bir gerçeklikti ve sanat hayatım evdeki aynaların önünde başladı.
Küçük yaştan beri hayatınızın bu şekilde ilerleyeceğini biliyor muydunuz?
Biliyordum yani aynalarla mutluydum ama bu kurduğum ilişki belli bir yere kadar gelişebilirdi bir yerde yerini kalabalığın alması gerekecekti ve nitekim öyle oldu.
Türkiye’deki sayılı kontrtenor’lerdensiniz, bunun ne demek olduğunu ve nasıl bir duygu olduğunu tarif eder misiniz?
Dünyada iyi bir kariyeri olan kontrtenor sayısı 10’u zor geçer. Yani az rastlanan bir ses kategorisi bu. Kadın ses aralığında şarkı söyleyebilen erkek sesi diyebiliriz. Özel bir etkisi var insanlar üzerinde bu nedenle varolduğundan bu yana kilise tarafından ilahi bir ikna silahı olarak kullanılmış. Gerçekten meleksi bir tınısı oluyor kontrtenorların tabii ben içimde ne varsa onu anlatmak, aktarmak, akıtmak derdinde olduğum için bu sesimi her kılıkta sunmaktan yanayım. Yani sadece tanımlanmış melek, sevap ikilisine sırtımı dayamadan şeytan ve günahın varlığını onaylayarak bir gerçeklik ve samimiyet yakalama çabasındayım.
Sizi ilk kim keşfetti?
Beni ilk ben keşfettim. Baktım aynadaki iyi duruyor, ee sesi de var bir elinden tutayım dedim aldım götürdüm arkadaşlarıma dinlettim sonra aileme dinlettim, hocalarıma dinlettim sonuçta hepsi benimle aynı fikirdeydi ve daima çalıştım. Kendimi bu yolla ifade etmeyi uygun bulduğum için her yaşadığımı bu kanaldan nasıl samimi etkili görünür kılarım diye sürekli düşündüm, düşünüyorum.
Ajda Pekkan’ın hayatınızdaki rolü büyük, kendisini üç cümle ile anlatmanızı istesek nasıl tarif edersiniz?
Ajda Pekkan kendi kendinin tanrısı olduğunun farkında olan nadide insanlardan biridir. Ajda Pekkan hayattaki her anın değerli, işe yarar mucizevi olduğunun apaçık kanıtıdır. Ajda Pekkan görebilene harika bir hoca, göremeyene de “şimdi bu enerjiiçime nereden geldi” dedirtecek kadar cömert bir kaynaktır.
Bugüne kadar hangi projelere imza attınız?
Profesyonel sanat hayatım 2002 yılında Mustafa-Övül Avkıran 5. Sokak Tiyatrosu’na dahil olmam ile başladı. 2003 yılında “Neos Cosmos” adlı oyunda şarkıcı oyuncu olarak yer alıp,International Zurich Theater Spektakel 2003 performans ödülünü aldım. International Zurich Theater Spektakel sponsorlarından aldığım bursla 2004-2005 eğitim, öğretim yılını İsviçre Schola Cantourum Basiliensis eski müzik okulunda tamamladım.2004-2009 yılları arasında 5. Sokak Tiyatrosu’yla yaptığım ikinci müzikli oyun olan “Aşhura” ile Hollanda, Almanya, İsveç, İtalya, Danimarka, Belçika, İsviçre, Fransa’nın başlıca müzik ve tiyatro festivallerinde performans sergiledim. 2007 Danimarka Kopenag Hotel Proforma Tiyatrosu’nun projesi “The Sand Child” filminde şarkıcı oyuncu olarak yer aldım. 2007 Siemens Opera Yarışması jüri özel ödülüne layık görüldüm. Böylelikle Türkiye’de ilk kez bir Kontrtenor’a ödül verilmiş oldu.
2008 yılında Stockholm Pride Festivali’nde, Riksteatern och Pusterviksteatern organizasyonunda sahne aldım. Aynı zamanda organizasyonun diğer ayaklarında da konserlerim devam ediyor. 2009 Ağustos ayında dünya prömiyerini Danimarka’da yapan “Glorious Death” isimli müzikal ile birlikte İsveç, Norveç, İngiltere turneleri yaptım. 2009 Rotterdam Opera Günleri’nde dünya prömiyerini yapan “Dar-ül Love” (Türkiyenin ilk ve tek yeni opera eseri) isimli tek kişilik yeni operada rol aldım.
2010 İstanbul Tiyatro Festivali’nde “Cadaques” isimli oyunda şarkıcı-oyuncu olarak rol aldım. 2010 Freiburg Devlet Tiyatrosu Garajistanbul ortak yapımı “Kabinet” adlı oyunda şarkıcı oyuncu olarak rol aldım. 2010 İskoçya Tiyatro Festivali’nde “Glorious Death” isimli müzikal ile sahne aldım. 2010 Bodrum 1. Stratonikeia Barok Müzik Festivali’nde Karya Barok Topluluğu’nda sahne aldım. 2011 IETM (International Network for Contemporary Performing Arts) Stockholm Organizasyonu’nda “Glorious Death” isimli müzikal ile sahne aldım. 2011 yılında “Kafası Karışık Kontrtenor“ projemle ile İstanbul’da ve diğer şehirlerde sahne almaya devam ediyorum.
Kafası Karışık Kontrtenor ismi nereden geliyor? Neden kafası karışık?
Bu yıllardır hayata geçirmek istediğim en egoist projemdi. Tüm oynadığım rollerden, rol yapma, karakter yaratma halinden bağımsız kendi hikayemle, yapmak, anlatmak istediklerimle, giymek istediklerimle, söylemek istediğim şarkılarla sahnede mutlu mesut şakımak istedim. Repertuarda aryalar, müzikallerden sevdiğim parçalar, pop, caz, alaturka ve tabii arabesk kolkola girsin yanyana dursun istedim. Her tür ayırmadan, snop kategorize etme eğiliminden uzak durarak aklıma geleni yapacağım dedim. Sonuçta “Kafası Karışık Kontrtenor” ortaya çıktı. Bu isim ironik bir isim aslında ama “Kafa karışıklığıma sahip çıkma halimin net bir ifadesi” olduğu için çok seviyorum.
Garajistanbul’daki Kafası Karışık Kontrtenor performansında sahneye alışılmışın dışında ve eğlenceli kostümlerle çıkıyorsunuz, kostümlerinizi seçerken esinlendiğiniz şeyler neler?
Çocukluğumdan beri giymeyi hayal ettiğim kostümler var, onlardan çıkış aldığım oluyor. Söylediğim şarkının metnini destekleyen aksesuarlar ben o şarkıyla ne anlatmak istiyorsam ona göre değişiyor. Zaman zaman da Murat Aytulum, Ezra-Tuba Çetin harika tasarımlarıyla beni sahnede bambaşka hallere sokuyorlar. Kostümlerimin cinsiyetsiz, zamansız, mekansız, masalsı ve çelişkili olması benim için çok önemli.
Çok genç yaşta büyük işler başarmışsınız, bundan sonraki hedefiniz nedir? Yeni projeleriniz var mı? Albüm çalışması düşünüyor musunuz?
Bu bir süreç, hayatımı böyle yaşıyorum, şarkı söyleyerek, anlatarak dinleyen ve izleyenlerin önünde. Kendi şarkılarım ve coverlardan oluşan bir albüm hazırladım, yakında tamamlanmış olacak. İçinde çok önemli isimlerle çalışma fırsatı yakaladım ki bu anlamda kendimi çok şanslı hissediyorum. Yıldırım Türker, Mehmet Bilal Dede, Murat İpek, Murathan Mungan’ın harika sözleri var. Bir Çiğdem Erken şarkısı, Fikret Kızılok şarkısı, Fikret Şeneş şarkısı ve kendi şarkılarımdan oluşan koyu bir albüm geliyor. Düzenlemeleri Genco Arı, bir şarkıyı Emre Bayar, bir şarkıyı Mehmet Can Erdoğan ve Emre Can yaptı.
[nggallery id=1288]