İtalya Büyükelçisi Giorgio Marrapodi ile Kültürel İlişkiler
2022 yılında İtalya’nın Türkiye Büyükelçisi olarak görevine başlamak üzere Ankara’ya gelen Büyükelçi Giorgio Marrapodi, yaptığımız keyifli sohbetin ardından MAG Okurları için rezidansın birçok bölümünü gezdirdi. Türkiye’yi gezmeyi çok sevdiğini belirtirken; iki ülke arasındaki kültürel ve diplomatik ilişkileri değerlendirerek, düzenledikleri etkinlikleri paylaşan Büyükelçi Marrapodi, İtalya ve Türkiye’nin benzerliklerini de bizler için ele alıyor…
Geçtiğimiz yıl İtalya’nın Türkiye Büyükelçisi olarak göreve başlamıştınız. O anki düşünceleriniz nelerdi?
Avrupa ve Orta Doğu’da kilit rol oynayan bu ülke için büyük bir ilgi duyuyordum. Bu nedenle yeni deneyimime başlamayı gerçekten dört gözle bekliyordum, çünkü profesyonel açıdan son derece önemli ve ilginç olacağını biliyordum. Tabii ki Türkiye’nin güzel bir ülke ve Türk insanlarının çok nazik ve misafirperver olduğunu da biliyordum. Bu nedenle Ankara’da başladığım için gerçekten mutluydum. İşe başlamadan birkaç ay önce Türkiye’yi keşfetmek için bir gezi yapmıştım ve İstanbul’da bir gece konakladım, ardından Ankara’ya geldim. Söylemeliyim ki İstanbul, otuz yıl önceki gezimden ve hatırladığımdan daha güzeldi. O zamanlar Ankara hakkında bir bilgiye sahip değildim. Çok aktif, dinamik ve bakımlı bir şehir olduğunu düşünüyordum. Bu yüzden, ülkedeki görevime başlamayı dört gözle bekliyordum.
İtalya Büyükelçiliği olarak sık sık kültürel etkinlikler düzenliyorsunuz. Bunlardan biraz bahseder misiniz?
On dört yıldır, Büyükelçilik olarak Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi ile iş birliği içinde “Çağdaş İtalyan Sineması Haftası”nı düzenliyoruz. Ayrıca, ünlü İtalyan film stüdyosu Cinecittà ile bir iş birliği başlattık. Hatırlatmak isterim ki önümüzdeki günlerde, eleştirmenlerce beğenilen yönetmen Matteo Garrone’un “Io, Capitano” gibi en yeni ve en iyi çağdaş İtalyan filmleri Ankara ve İstanbul’daki sinemalarda gösterilecek.
1 Aralık’ta; Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yılını ve ülkelerimiz arasındaki güçlü dostluğu, Ankara Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın büyük salonunda düzenlenecek olağanüstü “İtalya – Türkiye Dostluk Konseri” ile kutlayacağız. Bu etkinlik, 1873’te Alessandro Manzoni’nin ölümünü anmak amacıyla bestelenen Verdi’nin Requiem’inin yüz ellinci yılını işaret ediyor. İtalya ve Türkiye’yi onurlandırmak için İtalyan Kültürü’nün temsil edildiği bir parça sergileme kararı aldık. Konserde, ünlü solistler tenor Luciano Ganci ve bas Riccardo Zanellato’ya Türkiye Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Devlet Polifonik Korosu eşlik edecek. Ayrıca, ünlü Türk soprano Simge Büyükedeş ve mezzo-soprano Asude Karayavuz da etkinliğe katkıda bulunacak. Orkestrayı ise, usta şef Andrea Solinas yönetecek.
Derin tarihsel ve kültürel ilişkilerimiz çerçevesinde; Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk elli yılında Türkiye’yi etkilemiş mimarlarımız, tasarımcılarımız ve heykeltıraşlarımız hakkında bazı yayınlar çıkarılacak. Bunlar arasında Türkiye’de birçok spor tesisinin tasarımını gerçekleştiren Paolo Vietti Violi hakkında yayımlanacak olan önemli bir kaynak da yer alacak.
Türkiye’de çok sayıda öğrenci ve birey, İtalyan dili ve kültürüne karşı özel bir ilgi besliyor. İtalyan dili öğrenimini ülkemizde yaygınlaştırmak adına ne tür çalışmalarınız bulunuyor? Dil etkinlikleri ve dil öğrenme programları İtalya ve Türkiye arasındaki ilişkileri nasıl güçlendiriyor?
Her geçen gün daha fazla Türk öğrenci; dilimizin cazibesiyle, sanat ve edebiyat şaheserlerimizi keşfetmek adına İtalyanca öğrenmeyi tercih ediyor. Bu konuda; ekim ayında, “İtalyan Dil Haftası” sırasında genç kitleye özel olarak düzenlenmiş konferanslar, konserler, gösterimler, seminerler ve İtalyanca öğrenmeye teşvik etmek amacıyla özel etkinlikler düzenledik.
İtalyan kültürü, Türk halkıyla derin bir şekilde rezonans buluyor. Bu durumu günlük etkileşimlerimizde bizzat görüyoruz: İtalya ve İtalyanca dilinin eşsiz bir cazibesi var ve her geçen gün daha fazla hayran çekiyor. Geçen yıl Ankara Üniversitesi ile Università per Stranieri di Siena arasında imzalanan anlaşma gibi girişimlerin etkisiyle, ülkemizde okuyan Türk öğrencilerinin ve İtalya’ya olan ilginin önemli ölçüde arttığı görülüyor. Ayrıca, 2023 yılında İtalyan hükûmetinin Türkiye’deki öğrenim için verdiği burslar rekor sayılara ulaştı ve öğrenci başvurularında önemli bir artış yaşandı.
İtalyan Mutfağı Türkiye’de oldukça popüler. Türk toplumuna yönelik, İtalyan Mutfağına dair ne tür etkinlikler düzenliyorsunuz? Bu etkinlikleri değerlendirir misiniz?
İtalya, dünya genelinde mutfağı ve eno-gastronomik zenginliği ile hayranlık uyandıran bir ülke. Kasım ayında, “Dünya İtalyan Mutfağı Haftası”nın sekizincisini düzenledik. Başarılı geçen bir etkinlik olduğunu söylemeliyim. Hafta boyunca Ankara, İstanbul ve İzmir’de özel etkinlikler düzenlendi; bölgesel spesiyaliteler, sağlıklı yaşam ve sürdürülebilir gıda tüketimi üzerine gastronomi kültürümüzü tanıtmayı amaçladık. Atölyeler, kitap sunumları, yiyecek ve içecek tadımları, İtalyan Mutfağı köşeleri ve diğer tanıtım etkinlikleri, birçok mağaza, süpermarket, restoran, kafe ve otelin katılımıyla gerçekleşti. Sadece Ankara’da yirmiden fazla katılımcı oldu.
İtalyan Mutfağı, ülkemizden bahsedildiğinde akla gelen ilk şeylerden biri. Bu nedenle bu yıl İtalyan hükümeti, İtalyan Mutfağını, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras listesine dahil etmek için adaylık başvurusunda bulundu. Akdeniz havzası, İtalya ve Türkiye’yi büyük malzemeler ve eşsiz biyoçeşitlilik ile birbirine bağlıyor. Yüzyıllar boyunca ve sürekli etkileşimle ülkelerimiz, tarifleri ve gelenekleri karşılıklı olarak şekillendiler. Bu, sadece ortak bir tat değil, aynı zamanda bir yaşam tarzıdır. Bizim için yemek sadece bir şeyler yemek değil, aynı zamanda samimi bir insan bağlantısıdır.
Diplomatik ilişkiler açısından, İtalya’nın Türkiye ile ilişkilerini güçlendirmek için yürüttüğü projeler neler?
Her iki taraf için de bir hayli önemli olan bir ana proje var; o da iki ülke arasında “üçüncü hükümetler arası zirvenin” düzenlenmesi. İkinci bir önemli etkinlik ise geçen yıl temmuz ayında gerçekleşti. Erdoğan ve dönemin İtalya başbakanı, Ankara’da bir araya gelerek çeşitli anlaşmalar ve ortak belgeler imzaladılar. Bu belgeler, iki ülke arasında daha yoğun bir iş birliğinin önünü açtı. İki lider ve dışişleri bakanları arasında da çok sayıda görüşme gerçekleştirildi.
Kasım ayı başında Türkiye’de düzenlenen MeeTürkItaly’ye katılmaktan memnuniyet duydum. Etkinlik hangi amaçla hayata geçirildi?
Büyükelçilik olarak, bir yıldan uzun bir süre önce İtalyan ve Türk girişimcileri ya da iş dünyasının önde gelen şahsiyetlerini davet ettiğimiz bazı toplantılar düzenlemeye başladık. Farklı sektörlerden önde gelen şahsiyetler, ülkeler arasında bir köprü oluşturmak, ekonomik ve kültürel deneyimlerini paylaşmak ve ikili ilişkileri güçlendirmek adına destek sağladılar. Bu görüşmelerden biri, Türkiye’de yüzden fazla mağazanın sahibi olan Calzedonia Grubu ile gerçekleşti; ayrıca Fatih Terim ile Giancarlo Antognoni arasında bir söyleşi ve bir de, sizin de katıldığınız, sanatını küçük imkânlarla dünyanın dört bir yanına taşımayı başarmış bir İtalya sembolü olan usta mücevher sanatçısı Gerardo Sacco ile bir toplantı düzenledik.
Türkiye’de yapmaktan hoşlandığınız aktiviteler neler?
Sıklıkla Ankara, İstanbul ve İzmir arasında olmak üzere ülke çapında seyahat ediyorum. Kapadokya’ya gitme şansım oldu ve gerçekten büyüleyici bir bölge. Ayrıca, Türkiye’nin Dünya Mirası Listesi’ndeki bazı bölgelerini gezdim. Farklı kısa geziler de yaptım ancak, daha fazlasını yapmayı umuyorum, çünkü Türkiye güzel ve aynı zamanda büyük bir ülke. Gelecek yıl seyahat etmeyi daha da artırabilirim umarım.
Türkiye ve İtalya arasındaki benzerlik ve farklılıklar hakkında neler söyleyebilirsiniz?
İtalyanlar ve Türkler, birçok açıdan birbirine çok benziyor. Bu da, neden İtalyanların Türkiye’ye seyahat etmeyi sevdiğini açıklıyor. Gördüğüm kadarıyla birçok Türk öğrenci İtalya’ya gitmiş ve kendilerini orada evlerinde gibi hissediyorlar. Özellikle Milano’daki İtalyan üniversitelerine giden öğrencilerde bir artış var gibi görünüyor.