İş Adamı, Siyasetçi ve Şair; Eşber Atila
Sizi tanıyabilir miyiz?
1982 yılında Elazığ’da doğdum. Eğitimimi Elazığ’da alırken ilkokul beşinci sınıfta Ankara’ya geldim ve Ankara’da devam ettim. İş hayatına on yedi yaşındayken aile şirketimiz bünyesinde olan gıda bayiliği yaparak başladım. On dokuz yaşında Elazığ milletvekilliği yapmış olan babam Atilla Atila’yı kaybettim. Kendim işlerin başına geçerek inşaat, tarım ve gıda bayiliğimizin üzerine sigorta acenteliği de açarak iş hayatına dahil oldum. Bu süreç içerisinde farklı iş sektörlerine de girdik. Bunların arasında as mesleğim olan Uluslararası Belgelendirme ve Denetim Firması’nı kurdum. Bunun yetkilisi olarak denetim yapıyoruz. Türkiye genelinde bunu sağlayabilecek bir yapı da oluşturduk. Bunun yanında, uluslararası sağlık örgütünün istediği koşullarda tıbbi atık korunmasıyla ilgili bir aile şirketimiz de var. Daha sonrada akaryakıt firmasını kurduk. Ayrıca Can Demirel ile birlikte ‘ekonomi, yaşam ve yatırım’ konularında danışmanlık hizmeti veren ülke için çok yararlı olduğuna inandığımız firmamız mevcut.
Gerçekten yoğun bir iş adamısınız Eşber Bey… Bize biraz uluslararası belgelendirme firmasından bahsedebilir misiniz? Hangi belgeleri veriyorsunuz?
ISO 9001, 14001, 18001, 22000 ya da ISO ile alakalı aklınıza gelebilen tüm belgeler için denetimini yaptıktan sonra sertifikayı veren yetkili firmayız. İngiltere’den bunun yetkisini alarak kendi bünyemiz içerisinde inceleyen ekiplerimiz var. Firmaları inceliyoruz, uygun gördüğümüz ve uluslararası kriterlere uyduğu takdirde ISO belgelerini verebiliyoruz.
Bu Conterbury University’den Siyaset Bilimi eğitimi sertifikası aldınız ve SHP’ de de görev alıyorsunuz.
Aileden geliyor sanırım. Babam Milletvekilliği, ağabeyim Soran Atila Elazığ İl Başkanlığı yaptı ve amcalarım da siyasetle ilgilendi. Siyaset, bizim için bir yaşam şekli oldu desek yanlış olmaz. Bence altına imza atılamayan bir hayat hiç yaşanmamış demektir. 2002 yılında Murat Karayalçın’ın kurduğu SHP’ye üye olarak kaydımı yaptırdım. Daha sonra Merkez İlçe Yöneticiliği ve Kurultay Delegeliği gibi görevler-de bulundum. 2008’de SHP’nin ikinci büyük kurultayında Merkez Disiplin Kurulu Üyeliğine aday oldum ve seçilerek partinin üst düzey yöneticisi olarak siyasete devam ediyorum.
Yakınlarınızın dahi bilmediği şairlik özelliğiniz-den bahsedebilir misiniz?
Yakınlarımın bile bilmediği bir şeydir şiire olan yakınlığım. Biraz gizli olarak kendi içimde yaşa-dığım bir şey, şiirler. Şiire ilgim ilkokul birinci sı-nıfta daha okulun ilk başlarında yazma aşaması-na gelmeden Atatürk’le ilgili anneme söyleyerek yazdırdığım bir şiirle başladı. Daha sonra hayatımın her devresinde şiir oldu. Yaşadığım olaylardan etkilendiğim, içimde beni etkileyen kısımlarımı dışa vurgusu şiirdir diyebiliriz. Ama bana şair diyemeyiz çünkü çok büyük insanlar, çok büyük üstatların, çok büyük değerlerin yanında sadece şiir seven biri olarak görüyorum kendimi. Şairlik sıfatını kendimde bulamıyorum göremiyorum. Ama çok yakınlarda bir şiir kita-bım çıkacak onun çalışmaları içindeyiz. Dediğim gibi büyük değerlerin yanında ukalalık yapmak istemiyorum; kendimi şair olarak nitelendire-mem.
Geleceğe yönelik planlarınız nelerdir?
İş hayatında aile şirketi içerisinde devam ettirdiğimiz değişik sektörleri birleştirerek ‘Atila Grubu’ oluşturmak istiyoruz ve bu grup içerisin-de daha önce denenmemiş değişik sektörlerde kendimizi göstermek istiyoruz. Yeniliğe açık bir firmayız. Düzenli olarak Avrupa Birliği normla-rını takip ediyoruz. Bununla ilgili Türkiye’de iste-nilen sorunlara çözüm arama içerisindeyiz. Ta-rım ile ilgileniyoruz ve önümüzde ki dönemde Elazığ’da kendi ürettiğimiz şaraplık üzüm için bir şarap fabrikası düşünüyoruz. Akaryakıt istas-yonları ağımızı genişletmek istiyoruz. Birkaç de-ğişik yatırımımız var, bunları gerçekleştirerek ‘Atila Grubu’ büyütmek istiyoruz.
Son dönemdeki kriz herkesi etkiledi. Siz de etkilendiniz sanırım bu konuda söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Dünyayı etkileyen bu kriz bütün ülkelerin yaşa-dığı bir sıkıntı ve tabi bundan etkilenen ülkeler-den biri de Türkiye… Türkiye’nin ekonomik krizden kapanan birçok fabrikası ve işletmesi var. Bundan çok büyük üzüntü duymaktayım. Kendi firmamızın bundan minimum etkilenmesi için elimizden gelen çabayı sarf ediyoruz. Kur-duğumuz danışmanlık firmamızda bulunan ekonomist arkadaşlarımız, daha önceden bir krizin oluşacağını ve buna karşı gerekli ön-lemleri almamız gerektiğini işaret etmişlerdi. Kendi içimizde buna karşı bazı önlemler alma gereksinimi duymuştuk; daha öncesinden giderlerimizi kısmak, ekonomik olarak yatırım-larımızı yavaşlatmak gibi kararlar aldık. Bu kriz birçok işletmeyi kapattı, birçok insan işsiz kaldı, dar gelirli insanları daha zor durumda bıraktı. Yoksulluk ve işsizlik aldı başını gidiyor… Bu; Türkiye’de herkesi etkileyen bir kriz, herkesin bana değmedi, beni etkilemedi demesi yanlış olur. Ülke olarak sıkıntı yaşıyoruz; kriz bizi teğet geçmedi, kriz bizi vurdu… Dar gelirli bir aile için yapmış olduğumuz analizde, elde edilecek 100 TL’lik bir gelirin ekonomimizde tam 500 TL’lik bir etki yaratacağını iddia etmekteyiz. Birinin harcaması diğerinin geliri olacağını ve bu çarkın ekonomiye kattığı yararın işsizliğe ve ekonomi-ye destek olacağını öngörmekteyiz…