Hayallerinize Sımsıkı Sarılın
Emekli sınıf öğretmeni Leyla Fidanay, emekliliğinden sonra da çevresindekilere ışık tutmak, yol göstermek ve öncülük etme tutkusuyla koçluk yapmaya karar verdi… Fidanay Koçluk ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi’nin Kurucu Ortağı Fidanay koçluk, eğitmenlik, mentorluk ve yazarlığı nasıl bir arada sürdürdüğünü paylaşıyor…
Öncelikle sizi biraz yakından tanımak isteriz…
Emekli sınıf öğretmeni ve çocuk kitapları yazarıyken tanıştım koçlukla. İnsanlara yardım etmek, onların hayatlarını kolaylaştırmak, hedeflerine ulaşmalarını sağlamak bazı insanların kişiliğinin vazgeçilmez parçası gibidir. Çocukluğumdan beri sahip olduğum misyonum koçluk eğitimleriyle birlikte yeni işim olmaya başladı.
Koçluk mesleğini seçmeye nasıl karar verdiniz?
Öğretmenlik, “emekliye ayrıldım, işim bitti” diyebileceğiniz bir meslek değildir. Yurdun her yerinde icra edebileceğiniz bir mesleğiniz olduğu için şanslısınız. Emekliye ayrıldıktan sonra özel bir okuldan devam teklifi aldığımda, oğlumun önerisiyle orayı değil, koçluğu tercih ettim. Koçluk eğitimleri alırken Fidanay Koçluk Merkezi’ni açtım.
Geriye dönüp baktığımda aslında ben hep başkalarının hayatlarına katkıda bulunmaya çalışmışım.
Çevre konularını ders kitaplarında işleme projesiyle Türkiye birincisi olunca, Talim Terbiye Kurulu Kitap İnceleme Komisyonu‘nda görevlendirildim. Bu görevim sürerken iki yıl boyunca Ankara Radyosu’na “Dünya ölüyor mu?”, Film Radyo Televizyon Merkezi’ne “Çevre ve İnsan” konulu radyo programları yazarak bizim dışımızdaki canlıların yaşam haklarını savundum.
Yazdığım makale ve öyküler çeşitli dergi ve kitaplarda yayımlandı. 60’ı aşkın çocuk öyküsü, gençler için “Ergen Sohbetler” ve “Ergenlerden Ebeveynlere” kitaplarını bu amaçlar doğrultusunda yazdım. Bu yıl da bir grup koç arkadaşımla birlikte “Teoriden Pratiğe Koçluk” kitabının yazarları arasında yer aldım.
İyi bir koçun hangi vasıflara sahip olması gerektiriyor?
Karşı çıkan kesimler olmasına rağmen, işe yaradığı için koçluk, bütün dünyada hızla yayılıyor. Ülkemizde de meslek olarak kabul gördüğü 2010 yılından itibaren koçların sayısı her geçen gün artıyor. Bu mesleği hakkıyla icra edebilmek için koçluk eğitimi almanın gerekli olduğuna inananlardan biriyim. Çünkü bu mesleğin de diğer meslekler gibi sınırları ve tanımları vardır. Koçluk yaparken daha önce aldığınız eğitimleriniz, geliştirdiğiniz ve ustaca uyguladığınız teknikleriniz, deneyimleriniz ne olursa olsun koçluğun sınırlarını bilmeniz gerekir. Aksi takdirde hem danışanlarınıza hem kendinize hem de koçluk mesleğine zarar vermiş olursunuz.
Koç, patolojik durumlarla ilgilenmez, teşhiste bulunmaz, tedavi önermez, terapi yapmaz. Başarılı bir koçluk ilişkisi; danışanın koçunun desteğiyle kendi doğrularını, özgür düşüncelerini, değerlerini ortaya koyduğu ve bunlara dayanarak kendi “başarı” stratejisini oluşturduğu bir çalışmadır. Koçun işi, sonuçları yaratmak değil, onları yaratabilmesi için danışanını özgür bırakmaktır. İyi bir koç olmak için eğitimin yanı sıra kişinin iyi gözlem yapması, araştırması, meraklı olması, öğrenmesi, empati kurması, yerine göre güçlü sorular sorması, bütün bunlar için de kendisini sürekli güncellemesi gerekir.
Danışanlarınızın hikayelerine ortak olmak size neler hissettiriyor?
Koçluk yaptığım her bir danışanımın sıkıntısını yüreğimde hissederim ama onlarla birlikte üzülmenin, ağlamanın da işe yaramayacağını bilirim. Her koç gibi benim de öncelikli amacım, onları bulundukları durumdan çıkarmaktır. Önce etraflıca dinler, ne istediklerini sorarım. İstekleri doğrultusunda hedef oluşturmalarını sağlarım. Bu arada güçlü yönlerinin, becerilerinin, yeteneklerinin, iş becerilerinin ve zayıf yanlarının farkına varmalarını sağlarım. Bunları en üst düzeyde kullanmaları için cesaret veririm. Kısacası en iyi özelliklerini, kapasitelerini ortaya koyabilmeleri ve daha kaliteli bir yaşam sürdürebilmeleri için onlara yol arkadaşlığı yaparım.
Kurumlarla da çalışıyor musunuz?
Pek çok sağlıklı insanın ya da kurumun aslında potansiyellerinin küçük bir bölümünü kullandıkları yapılan araştırmalarla tespit edilmiştir. Bu nedenle son yıllarda bireyler ya da şirketler koçluk becerilerinden faydalanarak potansiyellerini artırma yoluna gitmişlerdir. Asıl mesleğim öğretmenlik olduğu için okulların işleyişini iyi biliyorum. Öğretmenlere ve okul yöneticilerine koçluk becerileriyle okul ve sınıf yönetimi konularında koçluk ve mentorluk, lise ve üniversiteye giriş yapan öğrencilere tercih ve kariyer danışmanlığı yapıyorum. Ayrıca kurum ve şirket çalışanlarına çeşitli konularda seminer ve eğitimler veriyorum.
Merkezinizde koçluk eğitimleri de veriyor musunuz?
Uzmanlarımızın kendi uzmanlık dallarında verdikleri hizmetlerimizin yanı sıra benim bireysel koçluk seanslarım, Accses Bars seanslarım, ilkokul öğrencilerinde okuma yazma geriliğine dayalı özgüven eksikliğinden kaynaklanan sorunlarını giderme çalışmalarım var. Ayrıca merkezimizde Yaşam Koçluğu, Öğrenci Koçluğu, Kariyer Koçluğu, İlişki Koçluğu ve Accses Bars eğitimleri vererek katılımcıları sertifikalandırıyoruz.
Kendi hayatınızda bir öncüye, bir fikir insanına, bir danışmana ihtiyaç duyduğunuz zamanlar oluyor mu?
Biz koçlar insanların hayalleriyle çalışıyoruz. Yaptığımız küçük bir hata onların hayallerinin yıkılmasına neden olacağı için kendimizi sürekli güncellememiz, destek almamız gerekir. Benim de birlikte çalıştığım, danıştığım, fikirlerini önemsediğim koçlar var elbette. Ayrıca her yıl, koçluğu desteklediğine inandığım yeni eğitimler alıyorum. Örneğin bu yıl “Çatışma Yönetimi”, “Tercih ve Kariyer Danışmanlığı”, “Accses Bars” eğitimleri aldım.
Yaşamınızda en keyif aldığınız anlar nelerle uğraştığınız anlar oluyor?
Bu anları ailem ve işim olarak iki ayrı grupta değerlendirmek istiyorum. Eşim, oğullarım, gelin kızlarım ve üç torunumla geçirdiğim anların verdiği keyfi hiçbir şeyle ölçemem. İşimi çok severek yapıyorum. Onun için işimle ilgili yaptığım her çalışmadan çok keyif alıyorum. Özellikle danışanlarımın arzuladıkları hedefe ulaştıklarını görmenin keyfi bir başka.
Akademinizdeki ekibinizden biraz bahseder misiniz, nasıl ortaya çıktı bu ekip?
İnsan odaklı bir işimiz var. Bireylerin ihtiyaçlarını gözeterek kapımızdan giren her bireyin bir süre sonra tam iyilik haliyle ayrılmasını arzuluyordum. Benzer örneklerine Avrupa’da rastlamak mümkün. Bu nedenle bir ekiple çalışmayı önemsiyorum. Bir yıl önce bir psikolog arkadaşıma, birlikte çalışmayı önerdim ve psikolog ile koçun bir arada çalıştığı ender merkezlerden birini, Fidanay Koçluk ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi’ni kurduk. Daha sonra ekibimize birer psikiyatr, pedagog, oyun terapisti, sağlıklı yaşam ve nefes koçu, ergoterapi uzmanı, akıl ve zeka oyunları uzmanı, zihin haritaları uzmanı, zeka ve performans uygulayıcı uzmanı da kattık. Böylece bize gelen bireyin ihtiyacını tespit edip o alandaki arkadaşımıza yönlendiriyoruz.
Ufuktaki plan ve projelerinizi öğrenebilir miyiz?
Bu yıl Ankara’nın Pursaklar İlçesinde yaşayan 50 kadına kişisel gelişim eğitimleri vererek onların kendi potansiyellerinin farkına varmalarını, şiddete hayır demelerini ve fırsat eşitliği konusunda bilinçlenmelerini sağladık. Hedefimiz kaymakamlığın projesi olan bu hizmeti, Ankara’nın diğer ilçelerindeki kadınlara da ulaştırmaktır. Diğer bir projem de yazmakta olduğum “Çocukluk Anılarımız Bu Günümüzü Nasıl Etkiler?” kitabımı yıl sonuna kadar bitirip okuyucularıyla buluşturmaktır.