© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Geleceğin Kıyısında Bir Başarı Hikayesi

Geleceğin Kıyısında Bir Başarı Hikayesi

Mynet’in CEO’su Bilgen Aldan, Mynet’in uyguladığı çağdaş çalışma modelinden dijital oyun sektöründe yaptıkları atılımlara, yapay zeka konusundaki çalışmalarından dijital ekonomi ve blockchain sistemine, geleceğin iş dünyasının nasıl şekilleneceğinden bu yeni iş dünyasında kadının hak ettiği konuma kadar pek çok konuda yönelttiğimiz soruları MAG okurları için yanıtladı.

Sizi tanıyabilir miyiz?

1981 yılında Muğla’da doğdum. Y jenerasyonun en büyüklerindenim yani. Yatılı okuduğum İzmir Fen Lisesi’nden 1999 yılında mezun olduktan sonra Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’ne devam ettim. Üniversiteden 2003 yılında mezun oldum. Ardından 2013 yılında Sabancı Üniversitesi Executive MBA programını tamamladım. Halen Bilgi Üniversitesi’nde Pazarlama alanında doktora çalışmaları yapıyorum. Çalışma yaşamıma, Garanti Bankası’nda garanti.com.tr ve Garanti CepBank’tan sorumlu ürün müdürü olarak başladım. Sonrasında Turkcell, Akbank, n11.com, DMS gibi şirketlerde devam ettim. Bugüne kadar bankacılık, telekomünikasyon, e-ticaret, sadakat sistemleri, internet portalları, mobil oyunlar gibi direkt olarak tüketiciye sunulan birçok dijital ürün ve şirketin kurulup büyütülmesinde rol aldım. Haziran 2017’den bu yana da Mynet CEO’su olarak görev yapıyorum. Mynet Yönetim Kurulu’nda Kadın Derneği mentilerinden biri olarak, Türkiye’de üst düzey kadın oranının artması için yapılan çalışmalara yardımcı oluyorum. Aynı zamanda da bir anneyim, bir oğlum var.

Mynet hakkında bilgi verir misiniz?

Türk internet kullanıcılarının en çok tercih ettiği dijital platform olan Mynet, 1999 yılından bugüne lider konumunu devam ettiriyor. Kendi alanında sayısız ilki gerçekleştiren öncü bir internet şirketi olan Mynet, Türkiye’nin dijital ekosisteminin kalkınmasına ve gelişmesine de önemli katkı yapıyor. Her ay ortalama 42 milyon internet kullanıcısına erişen Mynet’in sosyal ağlardaki toplam kitlesi ise 10 milyonu geride bırakmış bulunuyor.

Mynet çatısı altında, kendi alanında öncü ve yenilikçi çalışmalara imza atan pek çok birim bulunuyor. Global mobil oyunlar yaratıp yayınlama vizyonuyla ilerliyoruz. Bunlardan biri, yayınladığı oyunlarla 10 milyondan fazla oyuncuyla buluşan ve Türkiye’nin en büyük oyun stüdyolarından biri olan Mynet Games. Örneğin; “Kelime Savaşı” ile Apple tarafından yayınlanan 2019’un en çok indirilen oyunları sıralamasında, “PubG” ve “Subway Surfers” ile birlikte ilk 3’e girmeyi başardı. Aynı zamanda Funpac markamızla global mobil oyun yayıncılığı alanında hızla büyüyoruz. Yakın zamanda yayınladığımız “Homer City” oyunu ile ABD pazarında ilk sıraya çıkmanın mutluluğunu yaşadık.

Öte yandan 1 milyonun üzerinde kullanıcısı olan Türkiye’nin en büyük online video eğitim platformu Vidobu da Mynet bünyesinde yer alıyor. Bu platformda Türkçe bilen tüm coğrafyanın ihtiyacı olan eğitimler, alanında uzman eğitmenler tarafından veriliyor. Böylece yüksek kalitedeki eğitimlerin herkes tarafından, her yerden ve düşük maliyetle erişilebilir olmasını sağlıyoruz.

Mynet, pandemi sürecinde ne gibi yeniliklere imza attı?

Pandemi döneminde, toplum sağlığını korumak adına evde kalmak büyük önem taşıyordu. Biz de bunu teşvik etmek amacıyla #evdekaltürkiye kampanyasını başlattık. Mynet, “Koronavirüse karşı kendini ve sevdiklerini korumak istiyorsan #evdekaltürkiye” çağrısıyla herkesi, evde olduğunu hazırladığımız özel harita üzerinde bildirmeye davet etti. Büyük ilgi uyandıran uygulamamız, başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere Türkiye genelinden yoğun ilgi gördü. Yine bu süreçte Mynet ziyaretçileri için evde bulundukları zamanı en güzel şekilde değerlendirmelerini sağlayacak etkinlik ve uygulamaları da bir araya getirdik.

Mynet’in, Apple tarafından yayınlanan 2019’un en çok indirilen oyunları sıralamasında ilk üçe giren sevilen oyunu “Kelime Savaşı”nın da oyuncularına bir sürprizi vardı. Salgının ilk başladığı günlerde #evdekal ve #evdekalıyorum cevapları joker olarak duyuruldu ve oyunun kullanıcıları yüzbinlerle ifade edilecek sayıda bu cevapları kullandı.

Bunun yanı sıra koronavirüs salgını nedeniyle şirketlerin yöneldiği uzaktan çalışma modelini Türkiye’de ilk uygulayan dijital medya şirketi olduk. Editör kadromuzu kalıcı olarak tamamen uzaktan çalıştırma kararını aldık. Ekiplerimizle beraber aldığımız bu kararla Mynet’in medya birimlerinin yüzde 75’i kalıcı olarak uzaktan çalışacak. Tüm işe alım, oryantasyon, eğitim ve performans süreçlerimizi de uzaktan çalışmaya uygun hale getirdik. Tüm bu adımlar sonucunda, zaman ve mekândan bağımsız bir çalışma modeline döndüğümüzü rahatlıkta söyleyebilirim. Benim için önemli olan şu: “İstanbul’da ikamet eden” cümlesini bu ekiplerden kaldırdık. Artık hem ülkemizden hem de yurt dışından bizimle çalışacak takım arkadaşlarımıza açığız.

Mynet’in yakın dönem projelerini anlatır mısınız?

Mynet’in geleceği için belirlediğimiz yol haritasında oyun sektörünün önemli bir yeri bulunuyor. Geçen yıldan bu yana global mobil oyun pazarında yer almak amacıyla dönüşüm yaşıyoruz. İddiamız da çok büyük. Güçlü girişimlerle mobil oyun dünyasında globalde rekabet edebilir konuma geliyoruz. Kendi alanlarımızda oyun stüdyoları kurduk ve bunları önemsediğimiz oyun çeşitlerine/biçimlerine odakladık. “Casual” oyunlar için Casual Monster ortak girişimini kurduk.

Türkiye başta olmak üzere tüm dünyadaki mobil oyun yapımcılarının oyunlarını küresel çapta başarıya ulaştırmak hedefiyle “hyper-casual” mobil oyun yayıncılığına soyunduk. Bu amaçla Funpac adındaki yeni markamızı hayata geçirdik.

Medya tarafında Yapay Zeka (AI) odaklı çalışmalarımıza hızla devam ediyoruz. İnsanlarla beraber çalışan robotlar uygulamamız sayesinde, içerik sayımızda ve kalitesinde önemli artış elde ettik. Bu vizyonda devam edeceğiz.

Gündemimizdeki en önemli maddelerden bir diğeri ise “sınır tanımayan, dijital yetenek tanıyan” yeni İK yaklaşımımız… Bu, dijital düşünen yetenekleri havuz olarak şirketimiz bünyesinde toplamayı hedefleyen bir yaklaşım ve insan kaynağımızla büyük gurur duyuyoruz. Bunun için uzaktan çalışma dönüşümümüzü gerçekleştirdik. Bu konunun uzun dönemde sürdürülebilir başarı için çok kritik olduğuna inanıyoruz.

Mynet’in başarısının ardındaki en büyük sırlardan biri de genç ve dinamik olduğu kadar; dünyayı yakından takip eden, şartlara kolayca uyum sağlayan, çevik bir ekibe sahip olması. Bizim asıl gücümüz buradan geliyor. Pandemi döneminde de sağlığını, güvenliğini ve motivasyonunu koruyabilen, zihinsel olarak aktif kalan ve çalışmaya devam edebilen bir takım olduğumuzu kanıtladık. Birbirimizle dayanışma içinde kalarak ekip çalışmasının güzel bir örneğini sergiledik.

Bu yılki odak noktalarımızdan biri, Türkiye’nin en çok indirilen üçüncü oyununun globalleşmesi olacak. Bunun ilk adımlarını atmayı planlıyoruz. 2020 sonunda gelirlerimizin yüzde 80’inin yurt dışından gelmesini öngörüyoruz. Dünya çapında ses getirecek oyunlar için çalışıyoruz.

Yeni Dünya’nın en gözde sektöründe bir kraliçesiniz. Sizce Yeni Dünya Düzeni’nde bizi şaşırtacak yenilikler neler olacak?

Öncelikle teşekkür ederim. Pandemi döneminde pek çok beklenmeyen gelişme yaşadık ve şu bir gerçek ki, koronavirüs ile hayatımıza giren bazı şeyler bu süreç bittikten sonra da bizimle kalacak. Benim de daha önce çalıştığım endüstrilerde inanılmaz gelişmeler gördük. E-ticaret normalleşti, çok popüler olmayan temassız ödemeler çok önemli büyümeler gördü. Bizim olduğumuz sektörde oyun satışları yüzde 35 kadar arttı, online eğitim ise neredeyse iki katına yükseldi ve bu da normalleşti. Blockchain, lojistik çok önemli bir hale geldiği için daha çok konuşulmaya başlandı. Sağlık, tarım gibi sektörlerde teknolojik gelişmeler en çok konuşulanlardan oldu. Birçok da “startup” bu konuya eğilmeye başladı. Evde çalışma sebebiyle telekonferans çözümleri olmazsa olmaz oldu. Ben bu döneme “Zorunlu Deneme Dönemi” diyorum. Herkes kendince teknolojiye adapte oldu. Örneğin 65+ aile bireylerimizle her gün video konferans yaparken bulduk kendimizi. Bunların hayatımızda bu yoğunlukta olmasa da kalacağını düşünüyorum. Önemli bir değişimin içindeyiz. Yıllar sonra bugünleri anlattığımızda hayatın bizi nereye sürüklediğine şaşıracağız. “Gig ekonomisi”nden dijitalleşmenin devamına, dijital oyunun artık hayat parçası olmasından eğitimin dijitalleşmesine çoğu hayatımızda kalacak. Bence zamanla uzaktan çalışmanın da yaygınlaşacağını göreceğiz. “Gig ekonomisi” denilen ekonomi hibrit olarak hayatımıza girecek.

Dijital para kullanımı hakkında ne düşünüyorsunuz? Ne zaman tamamen geçmiş oluruz?

Dijital olmayan para artık çok az kullanılıyor. Hepimiz bankalarda sadece rakamını gördüğümüz paraları harcıyoruz. Dijital olmayan paraya nakit derseniz gittikçe kullanımı düşecek. Bankası olmayan kişiler için yurt dışında farklı farklı çözümler var, Türkiye’de de bunlar regülasyonla beraber artacaktır. Kripto paraları soruyorsanız dijital para birimlerinin ilki olan Bitcoin’in dünyada 11 yıllık bir geçmişi var. Kripto para endüstrisi, şu anda dünyada en hızlı büyüyen ve en fazla yatırım çeken alanlardan… Tüm dünyada kripto paralara olan ilgi her geçen gün daha da artıyor. Bu da paranın dijitalleşmesi sürecini hızlandırıyor. Türkiye, aslında dijital para kavramına uzak bir ülke değil. Mobil ve internet bankacılığı kullanımında öncü ülkeler arasında yer alıyoruz. Merkez Bankası’nın dijital para çıkarma kararı, Türkiye’yi nakitsiz toplum hedefine bir adım daha yaklaştıracak. Bunlar önemli adımlar ama tamamen dijital paraya geçiş için biraz daha süreye ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

Geleceğin yükselen ve gözden düşen sektörleri neler olacak?

Çok zor soru. Bunun birinci karşı sorusu: “Hangi gelecek? 5 yıl mı, 10 yıl mı, 20 yıl mı, daha da fazla mı?”. 20 yıl önce akıllı telefonlar yokken mobil oyun yazmak denebilir miydi, bilmiyorum! O yüzden ben bu konuda oldukça kafa yormuş birisi olarak şunu söyleyebilirim ki, önemli yetkinlikler var ve zaman içerisinde bunlara yenileri ekleniyor. Meslekleri seçmektense bu yetkinlikleri seçmek daha doğru olacaktır. Yaratıcılık içeren, meraklı olan, iki nokta arasındaki bağlantıyı kurabilen, yaptığı her neyse onun içinde en iyilerden olabilenler; ilham verebilenler ya da ilham verebilenlerle iyi takım kurma yeteneklerine sahip olanlar; eğitimle de kendilerini geliştirmeyi bilenler ayrışacaktır. Günün şartlarında insanların ne iş yapacaklarına kendilerinin karar vermesi gerekiyor. Mesela ben basit matematik ve bilgi gerektiren her şeyin robotlarca yapılacağına inanıyorum. Bilgiye daha da kolay ulaşılacak. Bu sebeple bilgileri derleyip oradan yaratıcı çözümler çıkaran meslekler ne ise, yemek şefliği bile olabilir, daha önemli olacaktır.

Bilgisayar ve teknoloji gibi konularda eğitim almamış, geleneksel işler yapanlar ne olacak?

Size bir sır vereyim mi? Bilgisayar mühendisleri en çok kendilerini otomatize ediyor aslında. Örnek vereyim, siz bundan 5 sene önce oyun kodlamak isteseydiniz bütün oyunu motoruyla beraber inşa etmeliydiniz. Şu anda kodlama bilgisi gerektirmeyen oyun programları var ve genelde tasarımcılar onu kullanıyor. Kodlanmışlar kadar karmaşık oyunlar olmasa da içlerinde çok başarılı olanlar var. Bu dönüşüm hızlanacak, kod yazmaya gerek olmayan yaratıcılıklar göreceğiz. Kodlar da daha karmaşık problemlere odaklanacak. O yüzden geleneksel işlerin şansı yok denemez. Her şey yine olacak, hayat değişecek. Teknoloji ile işler bütünleşecek. Yukarıda cevap vermiştim, önemli olan bazı yetkinliklere sahip olmak. Eğer kodla bir işiniz varsa kod yazabilen biriyle takım olarak çalışmayı sağlamak da bir yetkinlik mesela. Bu insanların tamamen iş dünyasından çekileceğini söylemek doğru ve gerçekçi olmaz! Dünya her açıdan teknolojik dönüşüm sürecinden geçiyor ve bu dönüşüm, bir yandan üretim süreçlerini, iş yapma biçimlerini değiştirirken diğer yandan da çalışanlar için yeni beceri ve ihtiyaçların ortaya çıkmasına yol açıyor. Bu nedenle yoğun rekabet ortamında avantaj elde etmek isteyen kurumlar, çalışma hayatının değişen beklentilerine uyum sağlayan, niteliğin ve bilginin ön plana çıktığı iş gücü yaratmaya yöneldiler. Çalışma hayatı, dönüşümünü nitelikli işgücü üzerinden gerçekleştiriyor. Bizim gibi birçok şirket, pandemi öncesinde Y ve Z kuşak çalışanlarına yönelik organizasyon şemasını, görev tanımlarını ve unvanlarını değiştirmeye başlamıştı. Pandemiyle birlikte bu süreç daha da hızlanıyor. Bugün artık hangi üniversiteyi ya da hangi bölümü bitirdiğinden daha çok hangi becerilere sahip olduğun ve işe neler kattığın gibi konular ön plana çıkıyor. Bir başka deyişle diplomaların ömrü kısalıyor, işverenler yeteneklere odaklanıyor.

Unutmamak gerekiyor ki eğitim, hayat boyu süren bir kavram haline geldi. Bu nedenle geleneksel işlerde çalışanların yok olmamaları için dönüşerek çağın istediği nitelikleri kazanmaları gerekiyor.

Tepe yöneticisi olarak siz Mynet’i önümüzdeki 5 yıl sonunda nerede görüyorsunuz?

En büyük global mobil oyun stüdyolarından birisi olacak. Online eğitimde ve içeriklerimizde de yurt içi liderlik pozisyonumuzu koruyacağız.

Bir kadın olarak teknoloji sektöründe güçlü olmayı başarmak ne kadar zor?

Teoride aslında hiç zor değil. Teknoloji dünyasında kullanılan yenilikleri takip etme, merak, eğitime açıklık, takım oyununa uyum, detaylı ilerleme, pratik düşünce gibi birçok yetkinlik kadınlarda en az erkekler kadar hatta daha fazla bulunuyor. Kadınlar için sorun aslında yetkinlikte değil “network”te… Bu durum diğer sektörler için de geçerli, fakat teknoloji sektörü biraz daha “erkek kulübü” olduğu için içine girmek zorlaşabiliyor.

Kendimi bu anlamda şanslı görüyorum. Üniversite 4. Sınıftayken staj yaptığım Garanti Teknoloji’de, Şubesiz Bankacılık (Dijital Bankacılık) departmanının ne kadar eğlenceli bir yer olduğunu keşfettiğimde aslında kariyerimin rotasını çizmiştim. Bu kararım, bana dijital birçok ortamı deneyimleme ve bir dönüşüm tarihinin bir sürü yerinde bulunma fırsatı verdi.

Bir de hayatta şuna inanıyorum; eğer kendini yeteri kadar geliştirirsen, yeteri kadar kendine güvenirsen ve yeteri kadar çalışırsan hiçbir şey sana engel olamaz! Ben her zaman, o takım için benim olmamın getireceği değerlere odaklandım. Kendimi hem genel hem derin niş bilgilerle donattım. Erkeklerle çalışırken uzlaşmacı kadın enerjisini, empati yeteneğini ortaya koyarak ilerleme sağlamaya gayret ettim. Kadınlarla destek ve güven odaklı ilişkiler kurdum.

Siz kariyer yolculuğunuzda “Cam Tavanlar” ile karşılaştınız mı ve bunları nasıl aştınız?

Cam tavanlar maalesef hala var ve kısa zamanda gidecek gibi görünmüyorlar. Biz bunu Yönetim Kurulu’nda Kadın Derneği’nde de hep konuşuyoruz. Üst düzey yöneticilik yapmış ve oldukça yoğun olarak Yönetim Kurulu eğitimi almış kadınların alabildiği koltuk oranı yüzde 15-16, yukarılara çıktıkça bu tavan artıyor. Ben kariyerimin genelinde fen/mühendislik eğitimimi, kadınlıktan gelen güçlü yönlerle dengelemeye çalışıyorum. Yani cinsiyetimden uzaklaşmak yerine onun özelliklerini parlatıyorum: Dengeleyebilme, pratiklik, empati gibi… Zorlukların çoğunda kadın olmanın getirdiği avantajı kullanıyorum diyebilirim. Bunun üstüne yapılması gereken de çok çalışmak… Çünkü fark yaratmak için kadınların daha çok çalışması gerekiyor.

Hemcinslerinizin gelişimine ve iş hayatında yer edinmesine destek olunması için önerileriniz nelerdir ?

Öncelikle işyerinde cam tavan olarak tanımlanan görünmez cinsiyetçi engellerin ortadan kaldırılması gerekiyor. Bunun için de önce bir zihniyet devrimine ihtiyaç var. Kadın doğası gereği zaten güçlü bir varlık. Yapılması gereken şey kadının içindeki gücü ortaya çıkaracak fırsatların ona verilmesi. Kadın çalışanlara yönelik her türlü eğitim, seminer, mentorluk çalışmaları yapılmalı. Kadınların iş gücünde tutulması, iş gücüne katılımlarının sağlanması kadar önemli bir konu. Şirketlerin esnek çalışma saatleri, doğum izni, süt izni ve kreş gibi haklar konusunda atacakları “kadın dostu” adımlar, daha fazla kadının iş hayatında tutunmasına yardımcı olacaktır.

Diğer yandan hala kadınların istenen düzeyde yönetim kurullarında yer aldığını söyleyemiyoruz. Buradan hareketle yönetim kurullarında eşit cinsiyet temsilinin toplumsal ve ekonomik faydası konusunda tüm paydaşları ikna etmeyi misyon edinen Yönetim Kurulu’nda Kadın Derneği’ne üye oldum. Artık bu yoldaki mücadelemi bu platformda devam ettireceğim.

Gençlere özellikle de genç kadınlara iş hayatlarında başarılı olmaları için 5 tavsiye verseniz neleri sayarsınız?

Başarının temel sırrı, sevdiğiniz bir işte çalışmak ve işinizi tutkulu bir şekilde yapmak. Başarıyı istemek ve vazgeçmemek de önemli. Bunun yanı sıra gençlere meraklı ve araştırmacı olmalarını, çok çalışmalarını, kendilerine inanmalarını, disiplinden vazgeçmemelerini, zamanı iyi yönetmelerini ve takım oyuncusu olmalarını öneririm.

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.