Funda Bekişoğlu: Başarının Kuralı İşinde Derinleşmek
Başkent cemiyet hayatının başarılı ismi Funda Bekişoğlu iş ve özel yaşamındaki karakterini tüm samimiyetiyle bizlerle paylaşıyor…
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Firmanız ne zaman kuruldu, başarılı yolculuğu nasıl ilerledi?
Size Funda Bekişoğlu’nu, Brüksel doğumlu, evli, 19 yaşlarında biri kız, diğeri erkek ikiz çocuk annesi, sorumluluk sınırında olan her şeyi bilgisi ve becerisi doğrultusunda en iyi şekilde yapmaya gayret eden biri olarak tanıtabilirim. ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği’nden mezun olduktan sonra çalışmaya başladığım Koç Holding’te proje yöneticiliği yaptım. Son 15 yıldır ise, Turan Bekişoğlu Mermer Ocak ve Fabrika İşletmeleri’nin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı’nı yapıyorum. Kendi işimiz için de ek olarak işletme okudum.
Türkiye’nin en köklü mermer firmalarından biri olan Turan Bekişoğlu Mermer Şirketleri Grubu, 1959 yılında kayınpederim Turan Bekişoğlu tarafından kurulmuştur. Berlin Teknik İşletme Bölümü’nden yüksek lisans ile mezun olup firmamızda çalışmaya başlayan eşim Turgut Bekişoğlu, son 34 yıldır Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütmektedir.
Babamiz, Turan Bekişoğlu İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra ilk ocağını açarak mermer sektörüne adım atmıştır. Ankara’da kurduğu fabrika ile mermer işleme ve döşeme işine de girmiştir. Zamanında Türkiye’nin en büyük mermer işi olan Ankara Anafartalar Çarşısı, firmamız tarafından yapılmıştır. Firmamız, takip eden yıllarda, ülkemizin farklı yörelerinde açmış olduğu ocaklardaki ürünleri işleyerek, yurt içi ve yurt dışında birçok projeye hizmet etmiştir. Günümüzde ürünlerimiz yurt içininin yanı sıra dünyanın dört kıtasına ihraç edilmektedir.
Bulunduğunuz konuma gelene kadar ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
58 yıllık sürecimiz içerisinde piyasaların talep ettiği mermer renklerini portföyümüze katmak için ocaklar açtık ve fabrikalar kurduk. Sürecin belli bir aşamasında, artan üretim miktarının yanı sıra, sürdürülebilir yüksek kalitenin oluşturulabilmesi için de işletme genelinde sistem çalışmaları yürüttük.
Daha önceki yıllarda çalıştığım bankacılık yazılımlarından edindiğim tecrübe ve matematiğe olan ilgim, bana firmamızın finans yönetiminde çok yardımcı oldu. Ancak, Türkiye’nin birçok yerindeki şantiye yapılanmalarımızın kontrol, takip ve raporlama düzenlerini kurmak beni zorladı. Bu konuda da geçmişte kullandığım raporlama bakış açısını, sistem analiz teknikleri ile beraber firmamıza uyarladık.
İş hayatınızda ödün vermediğiniz prensipleriniz nelerdir?
İşimde severek derinleşirim. Genele hakimiyeti kaybetmeden detayları geliştirmeye, iyileştirmeye ve pratikleştirmeye çalışırım. Çalışma arkadaşlarımın potansiyellerini en yüksek düzeyde kullanmalarını beklerim.
Hizmet verdiğiniz sektörde Türkiye ile yurt dışındaki ülkeler arasında ne gibi farklılıklar görüyorsunuz?
Mermer, inşaat sektörü için kalıcı bir makyaj malzemesidir. Ülkeler, estetik anlayışları paralelinde bu malzemeyi hizmete sunmaktadır. Bu doğrultuda, Avrupa’nın, dünyanın en gelişmiş doğaltaş kültürüne sahip olduğunu söyleyebiliriz. Sektör genelinde, eğitim ve teknolojide daha gelişmiş olduklarını düşünüyorum. Buna rağmen, ülkemiz mermerciliğinin de yıllar içerisinde çok büyük mesafeler kat etmiş olduğunu vurgulamak isterim.
Sektörünüzün daha iyi noktalara gelmesi için yapılması gerekenler, atılması gereken adımlar nelerdir?
Bilinen ve yapılanların yanı sıra, sektör içi eğitimler sürdürülürken, diğer yandan da üniversitelerimizin mimari bölümlerinde, doğaltaşın özellikleri ile beraber öğrencilere proje detaylarında mermer kullanımına yönelik eğitimler verilmeli. Ayrıca, ocak yanına kurulacak olan fabrikalar, işletme maliyetini düşürerek, karlılıklarını artıracağından, bu tip yatırımların bölge gözetmeksizin, devlet tarafından teşvik edilmeleri gerektiğini düşünüyorum.
Başarı sizce nedir? Firma olarak hedeflediğiniz noktanın neresindesiniz?
İnsani değerlerini koruyarak kendi ayaklarının üzerinde yükselmek, hırslarını kontrol ederek doğru büyümek, güvenilirliği korumak, işi sevgi temeline oturtarak para kazanabiliyor olmak bence başarıdır. Biz de bu parametreler doğrultusunda ekip olarak oldukça başarılıyız.
Bu sektörde kariyer hedefleyen yeni nesillere nasıl bir yol izlemelerini önerirsiniz?
Mermer sektörü sabır ve dirayet talep eder. Doğa ile mücadele içerisinde, ham taşın beğenilen işlenmiş bir ürüne dönüştürülmesi için her noktasında tecrübe ve sevgi gerekecektir. Bir heykeltıraş nasıl hayal ettiği eserini doğaltaş kütlesinin içerisinden çıkartabiliyor ise, mermer üreticisi de her bir parça için aynı sevgiye ulaşarak, istenilen ürünü elde edeceğini bilmelidir. Sektörde ilerlemek isteyen gençlerin kendi hatalarına hoşgörü ile yaklaşarak verimliliği artırma yolunda, ham taşın doğasında olan kusurları istenilen güzellikteki ürüne dönüştürebilmek için tecrübe edinmeye zaman ayırmaları gerekir. Tabii ki yapılan hatanın bedeli maddi ve manevi olarak ödenecektir. Bu bedel gerekli tedbirler alınırsa, tecrübeye dönüşecektir. Ödülü ise, doğanın bu harika malzemesinin, yapılara kalıcı katkısının, üretene ve kullanıcısına yaşatacağı haz olacaktır. Gençlerin bu duyguyu önce kendilerinin yaşamalarını sonra da çevrelerine yaşatmalarını öneririm.
İster ocak veya fabrika sahibi, ister çalışan, isterse döşeme ustası olun, vizyonunu geliştirmek için, fuarlara gitmeli ve uygulama projeleri ziyaret etmelidir.
Yerin altı ile çalıştığımız için doğru ocağı açmak en çok tecrübe gerektiren husustur. Ocağın jeolojik yapısı, taşın rezervi, renk, kalsit ve çatlak yapısı, yola, fabrikaya ve limana yakınlığı, piyasasının olması gibi konular fizibilite çalışmasında göz önünde bulundurulması gereken önemli konulardır. Bu nedenle ocak seçimine tecrübeli teknik danışman kadrosu ile gidilmeli ve teknolojiden faydalanılmalıdır.
İş hayatınızı ve sosyal hayatınızı nasıl dengeliyorsunuz? Sık sık yapmaktan hoşlandığınız aktiviteler var mı?
İş hayatımı iyi programlayıp elimden geldiğince sosyal hayatıma da vakit ayırmaya çalışıyorum. Özellikle sosyal sorumluluk projelerinde bulunmaya gayret ediyorum. Güzel dostlar sayesinde hizmet etme fırsatı buluyorum.
Doğa yürüyüşleri, yelken, kayak ve turistik seyahatler ailem ve dostlarımla yapmaktan hoşlandığım aktivitelerdendir.
Ayrıca içimden geldiğince yazılar yazıyorum, yoga yapıyorum ve bazı kişisel gelişim çalışmalarına katılıyorum. Bu konularla ilgili yapılan gezilere elimden geldiğince dahil olmaya çalışıyorum.
İş hayatındaki mizacınızla sosyal yaşamdaki karakteriniz arasında ne gibi farklılıklar var?
Hislerime güvenirim ancak, işin niteliği ve yüzlerce kişinin sorumluluğu nedeni ile işimi bilerek yapmak isterim. İhtiyaç duyduğum konular ile ilgili danışmanlık alırım. İşleyişi kontrol eden ve bilgi akışını sağlayan raporlama sistemleri kurarım. Bu sonuçları değerlendirir, geliştirme çalışmaları yaparım. Yani iş hayatında, sabit ve durağan bir yapılanmada değil, sürekli günün şartlarına uyum sağlayan, esnek ve dinamik bir yapılanma içerisindeyim. İşimi severek ve heyecanla yaparım. Sosyal yaşamım ise benim gevşeme ve manen beslenme alanımdır, kurgusuzumdur. Dostlarla güzellikleri paylaşmak ve çoğaltmak beni beslemiştir. Dünyamı ve idraklerimi dostlar ile iyileştirir ve güzelleştiririm. Genel olarak her anıma şükrederim.