Çenede Oluşan Ağrılar ve Tedavileri
Çenede Oluşan Ağrılar ve Tedavileri
Çene eklemi (TME) disfonksiyonu toplumda oldukça sık rastlanılan bir rahatsızlıktır. Literatürde myofasiyal ağrı disfonksiyon sendromu, TME sendromu, kraniofasiyal ağrı disfonksiyon sendromu gibi değişik isimler altında bahsedilmiştir.
Çene eklemi rahatsızlıkları;
1.Çiğneme Kasları Bozuklukları
2. Temporomandibular Bozukluklar (TMB)
I. Kondil-disk Kompleksi Bozuklukları
II. Eklem Yüzeylerin Yapısal Uyumsuzlukları
III. Çene Ekleminin İnflamatuar Hastalıkları
IV. TME akut travmasının tedavisinde genel olarak göz önünde bulundurulan durumlar.
3. Kronik Mandibular Hipermobilite
4. Büyüme Bozuklukları şeklinde sınıflandırılabilir.
Çene eklemi rahatsızlıkların tedavilerinde çok farklı tedavi yöntemleri vardır. Bu tedavi yöntemleri eklemin rahatsızlıklarının şekline göre değişir. Çene eklemi rahatsızlıklarının tedavileri cerrahi ve cerrahi olmayan yöntemler olarak ikiye ayrılır.
Çene eklemi rahatsızlıklarının tedavisinde kullanılan cerrahi yöntemler genellikle büyük merkezlerde ve üniversite hastanelerinde gerçekleştirilen ameliyatlardan ibarettir. Çene ekleminin rahatsızlıklarında kullanılan ve cerrahi olmayan yöntemler ise,
– Okluzal splintler
– Farmakolojik yöntemler
– Fizik tedavi yöntemleri olarak üç ana başlık altında incelenir.
Biz bu yazıda ise öncelikle eklem rahatsızlıklarında fizik tedavi yöntemlerinden sayılabilecek düşük enerjili lazer tedavisinden bahsedeceğiz.Önce kısaca lazerden bahsetmek gerekir tabii ki…
Teorik temelleri 1900’lerin başında Albert Einstein tarafından atılan “Laser” aslında “Light Amplification by Stimulated Emission of Radiation” cümlesindeki kelimelerin baş harflerinin alınmasından türetilmiş İngilizce bir kelimedir. 1960’da Dr. Theodore Maiman tarafından ilk yakut (ruby) lazerinin bulunmasıyla keşfedildi. O günden sonra daha çok kurgu filmlerde uzay kahramanlarının lazer tabancaları veya lazer topları ile popülarite kazanmaya başlayan lazer, 60’ların ikinci yarısından itibaren çok değişik alanlarda süratle bir yaygınlık kazanmaya başlamıştır.
Değişik madde ve güçlerdeki lazerler yaygınlaştıkça giderek daha kontrollü ve verimli lazerler üretilmiş ve halen de lazer teknolojisindeki bu hızlı gelişim devam etmektedir.
Özellikle, son yıllarda askeri alanlarda daha büyük bir popülarite kazanmışsa da artık lazer, insanların, aşağı yukarı tüm uğraş alanlarında yaygın bir uygulama alanı bulmuştur. Elbette tıbbi uygulamalar da buna paralel olarak sürekli gelişip yaygınlaşmaktadır.
Diş Hekimliği’nde lazerin kullanımına bakıldığında ise daha kısa sürede sonuç vermesi ve anında göze hitap etmesi nedeniyle cerrahi lazerler bugün neredeyse bütün büyük dental cerrahi merkezlerde başköşelere oturmuş olmakla beraber medikal veya düşük enerjili lazerler gereken ilgiyi görememişlerdir.
Düşük enerjili lazerler bugüne kadar literatürde “mid laser”, “soft laser”, “cold laser”, “low power laser”, “low intensity laser” ve “low level laser” gibi çok değişik adlarla yer almıştır. Bunun nedeni, tıbbi alanda dokuda termal etkiye neden olan güçlü, cerrahi lazerlerle; çok az bilinen ve kısa sürede ölçülebilir termal etki göstermeyen lazerleri ayırmak içindir.
Son yıllarda, fotobiyoaktivatif etkilerle ilgili ayrıntılı laboratuvar ve klinik çalışmaların artmasıyla birlikte, uluslararası ortak terminoloji kullanılması yönünden bu tür lazer tedavisinden “low level laser therapy – LLLT” veya “düşük enerjili lazer tedavisi” olarak bahsedilmeye başlanmıştır.
Bugüne kadar düşük enerjili lazerler ile yapılan çalışmalarda çok fazla etkisinden bahsedilmiştir;
Yeni hücre yapımının artırılması (rejenerasyon)
Işın uygulanan bölgede kan dolaşımının ve yeni damar oluşumunun artırılması,
Güçlü ağrı kesici ve antienflamatuar etki,
Lenfatik dolaşımı artırıcı, ödem çözücü etki,
Vücut savunmasında önemli yeri olan beyaz kürelerin mikrop yeme (fagositoz) yeteneğinde artma,
Yine savunmada önemli olan immunglobulin sentezinde artma, kas spazmını çözücü etki,
Kemik iliğinin uyararak kan yapımının artırılması,
Kırık iyileşmesinin hızlandırılması,
Hasar görmüş sinirlerde yenilenmenin arttırılması,
Sinir iletimini artırma,
Virüs öldürücü etki,
Hücresel bazda enerji sentezinin artırılması ve zar geçirgenliğinin üzerinde oldukça düzenleyici etkileri bulunmaktadır.
Peki bu lazerler çene eklemi rahatsızlıklarında nasıl etkili oluyor?
Çene eklemi rahatsızlıklarında yapılan araştırmalarda, eklem içi inflamatuvar hastalıklarda eklem içine uygulanan düşük enerjili lazer tedavisinin inflamasyonu azalttığı ve inflamasyona bağlı oluşan ağrıyı kontrol ettiği sonucuna varılmıştır. Bunun klinik olarak etkisi de ağız açıklığının artmasına, ağrının azalması ile fonksiyonun artmasına neden olduğu ve hastanın çene kaslarında oluşan tetik noktalarının tedavi sonrası kaybolmasına neden olmaktadır.
Yapılan çalışmalar sonucunda düşük enerjili lazerin TME’in tedavisinde etkili olabileceği subjektif ve objektif olarak kanıtlanmış olup bu tedavinin etkinliğinin daha ileri düzeylere taşınabilmesi için daha kapsamlı çalışmalar yapılması gerekmektedir.