Bünyamin Balamir ile Evde Sanat
Akademisyen, Yazar ve Ressam Bünyamin Balamir bir yandan yeni kitabının hazırlıklarını sürdürürken, diğer yandan şiir ve resimle iç içe, sanat kokan hayatına devam ediyor.
Dünya, sağlık açısından tehlikeli günler yaşarken, hayattan uzaklaşmak olur belki; ama sanattan uzaklaşmak olmaz, olamaz. Sanatı hayatın önüne koymuş bir insan olarak böyle düşünüyorum. Sokağa çıkamayışımın sınırları içinde, çalışmalarım kuramsal bir ağırlık kazandı. Nisan ayı başında Armoni Sanat Galerisi’nde 50. kişisel sergim olacaktı fakat ileri bir tarihe erteledik. 3 kitabım eş zamanlı olarak yayımlanacaktı; 2.si basıldı, diğeri matbaanın sağlık önlemleri nedeni ile kapanmasından dolayı beklemede. Ama bugünlerde, belirttiğim serinin 4.’sü olacak olan kitabımın hazırlığını yapıyorum. Önceki yıllarda 4 kitabım daha yayımlanmıştı. Sergi resimlerimi de tamamladım. Onun da rahatlığıyla bugünlerde kitap çalışmalarıma daha da ağırlık verdim.
Dileğim; dünyanın bu günlerinin çabuk geçmesi ve yöneticilerin sağlığı, siyasetin önüne koyarak ülkelerini yönetmeleri. Umarım bütün dünya insanları ölüm karşısında eşit olduklarını anlamışlardır. Bencilliklerinin doyumsuzluğu ile hayata bakan insanların, dünyayı yaşanılmaz bir yer haline getirdiklerini hepimiz biliyoruz. Sanat, insanlık adına dünyada bir denge unsurudur. Dünya barışına giden tek ve en etkili yoldur. Ben bu yolda zaman zaman kendimi “Don Kişot” gibi hissetsem de yürümeye, sanatçı sorumluluğumu duruşumla göstermeye çalışıyorum. Uzun yılların bir akademisyeni ve sanatçısı olarak resimler yapıyor; şiirler, öyküler, sanatla-sanat eğitimiyle ilgili akademik kitaplar yazıyorum. Bunları belki çevremde olumlu etkilerde bulunurum diye yapıyorum. İnsan yüreğinin paylaşımında anlam bulan hayata bir katkım olur diye… Ama dünyayı acımasız-bencil insanlar biçimlendiriyor. Bu nedenle kendimi “Don Kişot” gibi hissediyorum çoğu zaman. Ama yolumda yürümeye de devam edeceğim, ilkelerimden ödün vermeden. İşte tam bu günlerde yolumda daha kararlı yürümem gerektiği bilincine de vardım.
Yeri gelmişken bir şiirim:
Dünya ne güzel
İnsanlar kirletmese
Ne size kalacak
Ne de bize
Dünya ne güzel
Yaşayabilsek
Biz bize
Bugünlerde tuvalden çok bilgisayar başındayım. Resim eskizlerimi zihinsel olarak ve çizim olarak yapıyorum. Araştırmalar da yapıyorum. Yakınlarımla telefon ve WhatsApp yolu ile görüşüyorum. Ruhumu karartan felaket haberlerinden uzak durmaya çalışarak, sağlık konusunda bilimsel yaklaşımlara itibar ediyorum. Ülkem ve dünya adına çok üzülüyorum. Yazılarıma sığınıyorum. Hazırlamakta olduğum 4. kitabımın konusu da sürpriz olsun. Hepimiz biliyoruz ki, dünya bu sene yaz mevsimini kaybetti. Dilerim, sonbaharla birlikte bir yaz yaşarız; geç kalan sevgi gibi, hayata ve sanata yeniden doğmak gibi, Alpay’ın “Eylül’de Gel” şarkısındaki seslenişi gibi… Sevgiler ekilsin istiyorum, sevinçler büyüsün diye.
Bir şiirimi daha paylaşmak istiyorum sizlerle:
Dünyada bir yerimiz olmalı
İnsanların tepeden bakmadığı
İnsanlara tepeden bakmadığımız
Yaşam denilen zaman akışında
Günlerimiz olmalı
Göz yaşlarını içimize akıtmadığımız
Teşekkür ediyor ve tüm MAG çalışanlarına gönüllerince yarınlar diliyorum. Sevgiyle…