Ağır Bedeller Ödemeyin
CSK Denetim & Müşavirlik Hizmetleri Kurucusu Serkan Kumdakçı mali müşavir olma yolundaki ilk adımlarından bugünlere uzanan yaşam öyküsünü bizlerle paylaşıyor…
Mesleğiniz Türkiye’de doktorluk, avukatlık gibi biraz babadan veya anneden çocuklarına geçen bir meslek olarak biliniyor… Sizin seçiminiz de böyle mi oldu?
Türk Silahlı Kuvvetleri’nden emekli asker bir babanın ve ev hanımı bir annenin çocuğuyum. Mali müşavirlik, ailede hatta akrabalar arasında bile mevcut olan bir meslek değil. Babam çocukluk ve gençlik yıllarımda kendisi gibi bir asker olmam konusunda sürekli telkinlerde bulunurdu. Hatta onun isteğiyle hemen hemen tüm askeri lise sınavlarına girdim, bir tanesini kazanmış olmama rağmen devam etmedim. Benim mali müşavir olmam üniversite sınavında kazandığım bölüme bağlı olarak gelişen tesadüflerin eseri diyebilirim.
Mali müşavir olma yolundaki ilk adımlarınız nelerdi ve ardından nasıl ilerledi bu kariyer yolculuğu?
Mali müşavirlik mesleği 1989 yılında yayınlanan 3568 sayılı kanun ile kurulan, mesleğe girişin ve devamında ifasının bu kanunla kurallara bağlandığı bir meslek. Yasa gereği mali müşavir olmanın ön şartlarından biri olan 4 yıllık üniversite eğitimimi Karadeniz Teknik Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde tamamladım. Sonrasında, yine yasa gereği öncelikle mali müşavirlik stajı başlatmak için TURMOB tarafından yapılan sınavı kazandım ve iki yıllık staj süresini tamamladıktan sonra yapılan yeterlilik sınavında da başarılı olarak Mali Müşavir Ruhsatı almaya hak kazandım. Her ne kadar bu mesleği yapabilmeniz için bu şekilde ruhsat almış olmanız şart ise de elbette konusunda iddialı ve iyi bir mali müşavir olabilmeniz için bu tek başına yeterli değil. Ruhsatı aldıktan sonra da sürekli değişen ulusal ve uluslararası mevzuatı yakından takip etmeniz, bilgisayar ve yabancı dil becerilerinizi geliştirmeniz gerekmektedir. Aksi takdirde ülkemiz genelinde sayıları yaklaşık 100.000’e yaklaşan meslektaşlarınızla rekabette öne çıkabilmeniz mümkün olamaz. Ben de kendi adıma hep bu bilinçle çalışarak öncelikle yaklaşık 7 yıl süreyle Ankara’da büyük bir şirketler grubunda üstü düzey yöneticilik yaptım. Daha sonra kurucusu olduğum muhasebe, vergi denetim ve yönetim danışmanlığı alanlarında faaliyet gösteren firmamızda faaliyetlerimizi, ekibim ile birlikte müşterilerimize dürüst, doğru, hızlı ve en iyi hizmeti verme misyonuyla kendi ofisimizde bağımsız olarak sürdürmeye başladık. Gelinen noktada gururla belirtmek isterim ki, Ankara merkezli ofisimizde gerek yerli gerek yabancı sermayeli sektöründe lider birçok kuruluş tarafından muhasebe, vergi denetimi, vergi danışmanlığı ve yönetim danışmanlığı alanlarında tercih edilen bir firma olduk. Bu başarımızda aslan paylarından biri de birçok sivil toplum kuruluşunda gerek üye, gerekse yönetici olarak faaliyette bulunarak kazandığım sosyal çevredir. Bizim meslek kanunumuzda reklam yasağı olduğu için camiada tanınmanın ve tercih edilmenin hem geniş bir sosyal çevreye sahip olmaktan hem de daha önce hizmet verdiğimiz firmaların memnuniyetlerini diğer firmalara belirterek bizleri tavsiye etmesinden geçtiğini söylemek sanırım yanlış olmaz.
Mesleki prensipleriniz ve olmazsa olmaz kurallarınız nelerdir?
Daha önce de belirttiğim gibi; muhasebe, vergi denetim ve yönetim danışmanlığı alanlarında hizmet verirken gerek ben, gerekse ekibim müşterilerimize en doğru ve en hızlı hizmeti verme misyonuyla çalışıyoruz. Maalesef vergi mevzuatı kadar dinamik ve hızlı değişen başka bir mevzuat yok. Bizim işimizde yaptığımız hatanın telafisi özür dilemekle de olmuyor. Yapılan her hatanın sorumluluk ve doğurduğu mali müeyyideler dolayısıyla bedeli çok ağır olabiliyor.
Bu meslekte hiç kimsenin söylememesi gerektiği gibi, ben ve ekibim de artık “olduk, her şeyi biliyoruz” yanlışına düşmeden hem kendimiz tüm yasal değişiklikleri günü gününe izliyor hem de hizmet verdiğimiz müşterilerimizi bu değişikliklerden anında mail ya da belirli periyotlarla düzenlediğimiz bilgilendirme toplantıları ile haberdar ediyoruz.
Diğer taraftan mesleğimizi yaparken meslek kanununda da yer aldığı biçimde mükellefler ile Maliye Bakanlığı arasında köprü olduğumuzu asla unutmuyor, hem mükelleflerimizin hem de devletimizin menfaatlerini bir arada düşünüyor, taraflardan birine zarar vermeden en doğruyu bulmaya çalışıyoruz.
Sonuçta bir taraftan sanki Maliye Bakanlığı’nın personeli gibi bütçemizde hedeflenen vergi gelirlerinin düzenli bir şekilde beyanı ve hazineye aktarılmasını sağlamaya çalışırken diğer taraftan mükelleflerimiz adına vergi planlamasını, vergisel risklerinin öngörülerek, daha doğmadan bertarafını sağlamaya çalışıyoruz.
Özetle mükelleflerimizin asla vergi kaçırmalarına müsaade etmiyoruz ancak, onları yasalarda düzenlenen teşvik ve istisnalardan azami ölçüde yararlandırmak suretiyle mevzuattan kaynaklanan vergiden kaçınma, bir başka deyişle daha az vergi ödemenin yollarını arıyoruz.
Doğru ve tam zamanında bilgi akışı sağlamak, işlerimizi büyük bir titizlik ve dürüstlük anlayışı ile yapmak, periyodik olarak yapacağımız vergi planlaması ve vergisel risk analizleri ile müşterilerimizi her türlü vergisel riskten uzak tutarken daha az vergi ödemelerini sağlamak mesleğimi icra ederken olmazsa olmazlarımdır.
Şu an üniversite ve hatta daha da öncesi lise yıllarınıza gidersek, okumak istediğiniz bölüm ve seçmek istediğiniz meslek yine aynı mı olurdu?
Yaptığınız iş üzerinize giydiğiniz elbise gibidir; ya tam üzerinize oturur ya da üzerinizde eğreti durur. Bu çerçevede ben işimi çok severek yapıyorum, bu elbise bana tam oturdu. Mesleki hayatımı yeniden planlama imkanım olsa yine mali müşavir olmayı seçerdim.
Sizin için başarmış olmanın ölçütleri nelerdir? Para kazanmak mı, itibar elde etmek mi, güven duyulması mı?
Benim dünya görüşüme göre; kariyer hedefinin ve başarının ölçüsü hiç zaman para olamaz. Etrafımızda da maalesef sıklıkla gördüğümüz gibi çok para kazanan nice insanlar toplumda bir yer edinmek konusunda çok zorlanıyorlar. Mükelleflerimiz ve müşterilerimiz belki en yakınlarıyla dahi paylaşmadıkları tüm ticari ve ekonomik sırlarını güvenerek bize teslim ediyorlar. Bizim de her zaman bu güvene layık olmamız ve bunu boşa çıkartmamız gerekiyor. Eğer bu güvene karşılık siz de işinizi en iyi bir biçimde yaparsanız zaten itibar ve mesleki başarı, dolayısıyla maddi kazanımlar da beraberinde gelecektir. Bu konuda Robert Bosch’un söylediği “müşterilerimin güvenini kaybetmektense, para kaybetmeyi tercih ederim’” sözünü hep aklımın bir kenarında tutmaya çalışıyorum.
Sektörünüzün Türkiye’deki durumunu nasıl görüyorsunuz ve geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gelişen yaygınlaşan bir meslek. Finans sektöründeki daralmalar ve yeni istihdam politikaları neticesinde artık İİBF mezunu olan geçlerin daha çok tercih ettiği bir meslek haline geldik. 2012 yılından beri 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu ile bağımsız denetim yönünde de bir gelişim gösteriyoruz. Mali ve ekonomik piyasalar açısından devletin vergi gelirlerini toplama konusunda ne kadar etkin bir rol alırsak gelecekte mesleğin yeri o kadar önemli bir hal alacaktır. Yeni mesleğe başlayacak arkadaşlara denetim ve danışmanlık alanlarında kendilerini geliştirmelerini tavsiye edebilirim. Bunların dışında dünyadaki şirketlerin %75’inin, ülkemizdeki şirketlerin de %90’ının aile şirketlerinden oluştuğu gerçeği ile aile şirketlerine verdiğimiz vergi danışmanlığı dışında bizim de firma olarak üzerinde durduğumuz, kurumsallaşma konusundaki çalışmalar ve Aile Anayasası oluşturma konusundaki tecrübelerin mesleki geleceğin belirlenmesinde daha etkili olacağını düşünüyorum.
CSK Denetim ve Müşavirlik Hizmetleri’nin kuruluş sürecini dinleyebilir miyiz?
2000 – 2007 yıları arasında bireysel olarak, daha sonra 2007 – 2013 yılları arası ekip arkadaşlarımızla yürüttüğümüz mali müşavirlik çalışmalarımızı 2013 yılında KGK‘dan aldığımız Bağımsız Denetçi lisansı ile CSK Denetim-Mali Müşavirlik olarak denetim alanında da yürütmeye başladık. Mali Müşavirlik ve danışmanlığın yanı sıra vergi inceleme müşavirliği, vergi davaları ve sosyal sigortalar kurumu ile olan ihtilafların çözümü konusunda önemli çalışmalar yaptık. Ayrıca Ankara Üniversitesi Adli Bilimler Enstitüsü ile yaptığımız çalışmalar neticesinde işletmelere, iç denetim sistem kuruluşları ve şirketlerde hile denetimleri konusunda da geniş katılımlı çalıştaylarda yer aldık. Bu tip çalışmalar içerisinde yer alınca ister istemez sektördeki bilinirliğimiz ile doğru orantılı olarak müşteri portföyümüz de büyüdü.
Ekibinizi oluştururken en çok nelere dikkat ettiniz, ekip arkadaşlarınızı seçerken hangi kriterleri göz önünde bulundurdunuz?
Ekip arkadaşlarımızı belirlerken ilk kriterimiz, marka değerimize olan bağlılık ve uzun süre çalışma arzusu oluyor. Bizim tarzımızda hizmet veren bir işletme için en büyük handikaplardan biri yoğun eleman sirkülasyonudur. Çünkü, mükelleflerin kurumumuza olan güveni sürekli farklı bir personelle muhatap olması durumunda sarsılıyor. Bu nedenle kurumumuza olan aidiyet duygusunu geliştirmek için sosyal haklar konusunda personel geribildirimlerini önemsiyoruz. Bir diğer husus; işimizin gerektirdiği bilgi ve tecrübeye haiz yol arkadaşları ile iş birliği yapmak. Sektörde belirli çalışma gün ve saatine ulaşmış dinamik vergi mevzuatını takip etmek konusunda hevesli arkadaşları bünyemize katmak için insan kaynakları birimimiz yoğun caba harcamaktadır.
Markanızın Türkiye’deki değerini, konumunu nasıl tarif edersiniz?
Önemli bir marka değerimiz olduğunu düşünüyorum. Bunun kıstasını belirlerken rakiplerimizin ya da daha doğrusu aynı kulvarda faaliyet gösterdiğimiz kişi ya da kuruluşların yaptığı çalışmalar ile kendi çalışmalarımızı karşılaştırdığımızda sektörde yaratmaya çalıştığımız farkı gözlemleyebiliyoruz. Amacımız yaklaşık 20 yıllık sektör tecrübemizle genç arkadaşlarımıza deniz feneri olabilmek.
Bir fabrika ya da mal alıp satan ticari bir işletme değiliz. Bizler gibi meslek mensupları bilgileri tecrübeleri ile kendi marka değerlerini yaratırlar. Ben ve ekip arkadaşlarım bu konuda piyasadaki bilinirliğimizin kayba uğramaması konusunda yoğun caba harcamaktayız.
Hedefleriniz, yakın dönem projeleriniz ve sizin eklemek istedikleriniz…
Uluslarası Finansal Raporlama konusunda, yurt dışından bilinirliği olan bir firma ile iş birliği yapma aşamasındayız. Böyle bir iş birliğinin gerçekleşmesi neticesinde Türkiye’de Bağımsız Denetim konusunda çalışmalarımızı arttırmak istiyoruz. Bunun dışında şirketlerdeki iç denetim ve hile denetimi konusunda eğitimler düzenlemek yakın dönem hedeflerimiz arasında yer alıyor.
Diğer taraftan daha önce de bahsettiğim gibi aile şirketlerine hazırladığımız Aile Anayasaları ve kurumsallaşma ile ilgili çalışmaları da mesleki bir yayın olarak yayınlamak ve aile şirketlerinin daha sonraki nesillere, kayba uğramadan yol almasını sağlamak için bir başucu kitabı hazırlamak istiyoruz.