10 Parmağında 10 Marifet Kadir Çöpdemir
Dizi ve sinema oyuncusu, televizyon ve radyo programcısı, sunucu, reklam yıldızı… Ekranı hiç boş bırakmayan, kah sokak röportajı yaparken gördüğümüz, kah talk şov, kah yarışma programı sunarken kah reklamlarda sucuk kızartırken. Bazen bir dizinin önemli bir karakter oyuncusu olarak çıkar karşımıza bazen de eğlenceli bir sinema filminden görüntüsü ve sesi yansır beyazperdeye… Yıllardır hiç ara vermeden radyo programıyla dinleyenlerine eğlenceli dakikalar yaşatan sevilen komedyen Kadir Çöpdemir ile sıcacık bir sohbet gerçekleştirdik.
Kadir Çöpdemir, kendi tanımı ile kimdir?
İletişim sektöründe çalışan, oyunculuk yapan bir adem oğluyum. Doğal olmayı ve doğal olanı seviyorum. Kibirli, egolu işlerden, ilişkilerden ve insanlardan haz etmiyorum.
Gerçek adınız Abdülkadir Geylani Çöpdemir. Bu isim nereden geliyor?
Rahmetli babam Kadiri dervişiymiş. Hz. Abdulkadir Geylani adını da bana vermesi de benim için büyük bir lütuf.
Sizi siz yapan en önemli özelliğiniz nedir?
Doğal bir insanım. İnsanlar beni neşeli buluyorlar. Hiç kimseyi ve hiçbir şeyi öteleyip yargılamıyorum.
Öz eleştiri yaptığınızda en çok tahammül edemediğiniz huyunuz nedir?
Zamanı yönetememe halim.
Pascal Nauma ile beraber radyo programı yapmaya ne zaman ve nasıl karar verdiniz?
Ben karar vermedim, Metro FM’den teklif geldi. Ben başta olamayacağını düşündüm. Ama demek ki güzel hayal etmişler. Biz de iyi uyguladık ve sonuç gayet başarılı oldu.
Radyo programınızın adının “Ara Gaz” olması kimin fikriydi?
Hatırlamıyorum, ortak bir geyikten çıkmış olabilir.
Radyo programınızdaki konuları nasıl belirliyorsunuz?
Eğlenceli olabilecek, neşe yaratabilecek ve karşı tarafa yani dinleyiciye geçebilcek mevzuları biraz yılların tecrübesiyle de çok kolay çıkartıyoruz.
Radyoda fark yarattığınızı düşünüyor musunuz?
Elbette ilk günden beri.
Ekmek Teknesi dizisini kırılma noktanız olarak görebilir miyiz?
Kesinlikle Ekmek Teknesi ile beraber çok geniş kitleler beni tanıdı ve oyunculuk hayatıma da Ekmek Teknesi ile başlamış oldum. Böylece yeni bir meslek edinmiş oldum.
Oyunculuk maceranızdan bahseder misiniz? Nasıl başladınız?
Benim oyuncu olmak gibi bir hayalim ve hevesim yoktu. Ama Hasan Kaçan Abim, Osman Sınav Hocam, Raci Şaşmaz ve Bahadır Özdener gibi kıymetli dostlarım Ekmek Teknesi’ni hazırlarken çok sık görüşüyorduk ve güzel güzel sohbet edip gülüp eğleniyoruk. Birden senaryodaki bir tipe çok karşılık gelebileceğimi söylediler ve “Kirli” tipini bana tevdih ettiler sağ olsunlar.
Sinema filmlerinde de rol aldınız. Sinema ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Sinema çok değerli bir sanat. İçinde olmayı çok istediğim bir şey ama gerçeği söylemek gerekirse koşulları itibariyle ve bugüne kadar bana sunulan ürünler bakımından çok uygun işler olmadı. Yani hem senaryonun gücü hem de yapılacak olan filmin gücü açısından kuvvetli bir işte olmayı çok isterim. Ama bana böyle çok iş gelmedi.
İzlemekten hiç bıkmadığınız film hangisi?
Şekerpare Ertem Eyilmez’in.
En mutlu olduğunuz yer neresi? Set mi, stüdyo mu, sokaklar mı?
Hayır evimin salonu, çalışma odam, yatak odam, evim yani…
Mesleki çeşitliliğiniz içinde en çok benimsediğiniz rol hangisi?
Tabii ki radyoculuk. Radyoculuk, Türkiye’de ilk yapan olmam vesilesi ile çok rahat yani adeta su içer gibi yaptığım bir şey. Oyunculukta da zorlandığımı söyleyemem, severek ve rahatça yaptığım bir iş. Televizyon başka koşullarda olduğu için ışıktan tutun da reyting gibi insanı strese sokan bir kavram biraz daha zorlayıcı diyebiliriz.
Şu anda yaptığınız televizyon programından bahseder misiniz?
Beyaz TV’de, “Geldim Gördüm Yedim” adı altında, bir program yapıyorum. Pazar günleri saat 13.00’da yayınlanıyor. Türkiye’yi gezip toprağımıza ait lezzetleri gösteriyoruz. Yargılamıyoruz, anlatıyoruz.
Hayatınızın dönüm noktaları nelerdir?
Ortaokul yıllarımda girdiğim sınavları kazanmıştım. Örneğin; Endüstri Meslek Lisesi gibi. Fakat düz lisede okuyup üniversiteye gitme hayali kurduğumdan kazandığım okullara gitmedim. Çok doğru bir karar verdiğimi düşünüyorum. Kısa yoldan hayata atılıp o okullara gitmeyi düşünseydim belki bugün buralarda olamayabilirdim. İkincisi Türkçe bir radyoda ilk konuşan DJ’yim ben, ilk günlerden itibaren kendi tarzımı koydum ve bunun arkasında durdum. Bence bu da bir kırılma noktası oldu. Üçüncü olarak da efsanevi bir işte yani Ekmek Teknesi’nde oynamak benim mesleki hayatımda çok ciddi bir sayfa açtı.
Bu yaşa kadar hayattan şunu öğrendim dediğiniz ne var?
“Ağlatırsa Mevlam, yine güldürür” onu öğrendim.
Bulunduğunuz yerden memnun musunuz?
Memnunum. İnsanlar genelde beni severler. Ben işimi yaparım, işime kimse karışmaz, özgürüm. Allah’a şükür sıhhatim yerimde ailemin de sıhhati yerinde… Daha ne olsun Allah’a şükürler olsun.
Bugüne kadar, sonrasında baktığında “Olmamış!” dediğin işleriniz oldu mu hiç?
Elbette olmuştur da bunlar artık ne kadar geride kaldı tekrar tekrar irdelemenin anlamı yok diye düşünüyorum. Böyle işler var, onlardan kişisel dersler çıkardım ve bir daha öyle yapmamam gerektiğine karar verdim önemli olan bu…
Böyle zor gelinen bir yolda hiç sendelediniz mi, engellerle karşılaştınız mı?
Öyle şok edici, ayak bağı olucu, kahredici bir zorlukla karşılaştığımı söyleyemem. Allah’a şükür olabilecek, hesaplanabilir ve halledilebilir problem olduysa da onların üstesinden kolaylıkla geldik.
Hayatta tahammülünüzü en çok ne zorlar?
Anlayışsız, kavrayışsız, kaba, aptal ve cimri insanlar.
İnsanlar neden sizi çok seviyor?
Kendilerine yakın hissediyorlar heralde, sıcak buluyorlar. Pozitif bir elektrik verdiğimi düşünüyorum. Cesaretlendirici ve teşvik ediciyim. Yargıç değilim. Bunlar etkili oluyor zannediyorum.
Hayatta mutlu olmanın sırrı nedir?
Hep yukarıya bakmayacaksın, genellikle aşağı bakacaksın, arada yukarı bakacaksın.
Hayata bakış açınız nasıldır?
Her canlı ölümü tadacaktır. Onun için dikkat hayatı iyi yaşamak lazım.
Bir sabah elinizde hiçbir şeyiniz kalmamış olarak uyansanız, o anda hayata nasıl başlardınız?
Oldu buna benzer şeyler, birkaç tane sigara içerim üst üste sonra kaldığım yerden tekrar başlarım.
Kadir Çöpdemir’in bilinmeyen üç özelliğini sayar mısınız?
Benim her şeyim açık, bildiğiniz herşey gerçek, bilmediğiniz bişey yok. Çok özelime ilişkin şeyler de izin verin bana kalsın.
Ankara ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Hiç haz etmem.
İyi bir ev erkeği olduğunuzu düşünüyor musunuz?
İyinin ötesiyim. Yaprak sarmaya kadar yapan, kılıç gibi ütü çıkaran, olağanüstü temizlik kapasitesi olan, alışveriş ve misafir ağırlamaktan anlayan, sadece tamirat işlerini beceremeyen bir adam sizce kötü olabilir mi?
Sarışın, esmer, tip, ruh, karakter… İdeal kadın profilinizi tarif eder misiniz?
Beyaz tenli kadın severim. Bir tık esmer de olabilir. Sarışın ve kızıl da arada olabilecek renkler. Ha bunu zenci ve uzak doğuluya taşımanın da halkların kardeşliği açısından bir zararı yok.
Gezip gördüğünüz yerler içerisinde sizi büyüleyecek güzellikte olan yerler oldu mu?
Ben çok geziyorum. O kadar çok yer var ki bütün dergiyi kaplar. Ama Paris, Melbourne, New York, Kyoto bence dünyanın en güzel şehirleri.
Yoğun bir koşuşturmacanın ardından sizi en çok dinlendiren şey nedir?
Evimde olmak.
Kafanızda bir emeklilik planı yaptınız mı?
Büyük Ada’da yaşamak istiyorum. Hiçbir şey yapmadan sadece kitap okumak ve DVD izlemek istiyorum. Ve senede üç-dört defa sevdiğim şehirlere gitmek istiyorum.
En beğendiğiniz meslektaşınız kim?
Beyazıt Öztürk.
MAG okuyucuları için güzel bir söz söylemek isteseniz…
Allah var, gam yok.