Haute Couture’de Dev İsim “Dilek Hanif”
2012 Yaz Sezonu Koleksiyonu’nu tanıtmak için her yıl olduğu gibi bu yıl da Paris Haute Couture Haftası’na katılacak olan Dilek Hanif’le, Paris’e gitmeden önce röportaj yapma fırsatı bulduk. Türk kültürünün motiflerini barındırdığı tasarımları, farklı ve hoş tarzıyla ilgili hoş bir sohbet gerçekleştirdik…
2004 yılından beri düzenli olarak Paris Haute Couture Haftası’na katılıyorsunuz. Bu yıl da Türk modasını temsil etmek için tekrar Paris’te olacaksınız. İlk yıldan bu güne kadar olan deneyimlerinizden kısaca bahsetmeniz istesek bize neler söylersiniz?
Paris Haute Couture Haftası adeta modanın zirvesindeki dev bir gösteri. Bildiğiniz gibi tüm markalar ustalıklarını ve yaratıcılıklarını adeta yarıştırdıkları Haute Couture koleksiyonlarını bu hafta kapsamında sergiliyorlar. Milyon Euro’luk prodüksiyonlarla, show’larını dünya basınına tanıtıyorlar. Durum böyle olunca markaların varlık savaşı da bir o kadar zor ve emekli oluyor. Büyük bir disiplinle otoriteler tarafından belirlenmiş kurallara uyarak “bende varım” demek zorundasınız… Dolayısıyla bir Türk markası olarak dünya devleri arasında markama yer açma gayretim gerçekten uzun ve disiplinli bir dönem gerektirdi. Koleksiyonlarımda Osmanlı geleneğini stilize ederek yarattığım modellerle fark yaratmayı başarabildim. Geçtiğimiz yıl NY Times gölgeden ışığa çıkan moda markaları arasında Dilek Hanif’i de gösterince çok önemli bir yol kat ettiğimi daha iyi anladım. Bu sezon ise moda dünyasının yeni stil ikonlarından biri olarak kabul edilen Florence Welch için Karl Lagerfeld tarafından yapılan çekimde Dilek Hanif Haute Couture koleksiyonundan giysiler kullanıldı. Bu durum tabii ki Dilek Hanif markasının yarattığı farkı ortaya koyan önemli bir gelişmedir.
Paris Haute Couture Haftası’nda defile yapmak çok büyük bir başarı… Böylesine önemli başarıları elde etmek için neler yaptınız? Nasıl bir yolda ilerlediniz?
Amacım Dilek Hanif markasını yurtdışında bir Türk markası olarak konumlandırırken aynı zamanda Türk modasından yola çıkarak ülke tanıtımına da katkı sağlamak olmuştur. Batılı markalar arasından sıyrılmak için özgün ve fark yaratan koleksiyonlar hazırlamak en önemli unsurlardan biridir. Bu sebeple Osmanlı’nın ve Anadolu medeniyetlerinin kültür zenginliğinden ilham alarak elegan, çağdaş ve modern tasarımlardan oluşan koleksiyonlar sundum. Bu çizgi istikrarı tabii ki Dilek Hanif markasına büyük bir kredi sağladı. Diğer tarafta Haute Couture Haftası’na ara vermeden düzenli olarak katılarak geçici bir marka olmadığımı da moda otoritelerine göstermiş oldum. Her zaman altını çizdiğim bir konu vardır, Paris Haute Couture haftasının disiplinleri çok katı ve kuralcıdır. Daima bu disiplinleri benimseyerek profesyonel bir ekip ile yoluma devam ediyorum.
Biraz da tasarımlarınızdan bahsedelim bu yıl nasıl bir koleksiyonla katılıyorsunuz?
2012 Yaz sezonu için, ağırlıklı olarak 90’lı yılların göz alıcı kadınsı stilinden ilham alındığını söyleyebiliriz. Buradan yola çıkarak olabildiğince rafine bir feminenlik ve couture’un anlamını dolduran görkemli formlar ve işlemeler üzerinde çalışıldı. Dilek Hanif stil kodları detaylarda kullanılarak hem zamansız hem de yenilikçi couture görüntüleri elde edilmek istendi. Ağırlıklı kırık beyaz, su yeşili, bej gibi uçuk tonların ve siyahın kullanıldığı koleksiyonda dore, mercan, yeşil, mavi gibi renkler daha çok işlemelerde, taşlarla uygulandı. İşlemelerle kumaşlar arasında kontrastlar üzerinde oynandı. İşlemelerin öne çıktığı bir koleksiyon diyebiliriz. Kaftan ve detayları, Osmanlı ceket ve motifler Dilek Hanif’in stil elementleri olarak yeni uygulamaları ve yorumları ile çalışıldı.
2012’de hangi renkler, hangi tarzlar ve hangi aksesuarlar ön planda?
Rafine ve elegan siluetler sezonun genel havasını oluşturacak diyebilirim. Romantik, kadınsı ve eğlenceli tasarımlar ise pozitif enerji yayacak… Retro desenler ve canlı renklerle nostaljik fakat moral aşılayan bir yaz sezonu geliyor. Aksesuarlarda ise büyük ve dikkat çekici art deco çizgiler hakim…
Sizce Türkiye’de moda sektörü ne durumda? Yurtdışında nasıl bakılıyor? Bizi biraz bilgilendirebilir misiniz?
Maalesef ülkemizde yaratıcılığı destekleyen sistem yeterince çalışmıyor… Hatta kısa bir zaman öncesine kadar bu sistemin var olduğu bile tartışılır diye düşünüyorum… Dolayısıyla yeni fikirlerin üretilmediği, üretilse bile değer bulmadığı bir platformda batı ile paralellik düşünülemez. Maalesef birçok yaratıcı beyin ülkemiz sınırları içinde sıkışıp kaldığından dolayı kısa sürede yok oluyor ve yaşaması mümkün olamıyor. Halbuki olanaklar ve koşulların yeni fikirleri ve yaratıcılığı desteklediği bir ortam oluşturulabilirse çok önemli Türk markaları ve yaratıcı isimleri uluslararası platformlarda görmek mümkün olacaktır… Yaşadığımız coğrafya, kültürel zenginliklerimiz ve tabii ki zengin tarihimiz büyük bir miras ve bu miras modern toplumlar için müthiş bir cevher diye düşünüyorum…
Dilek Hanif markasını kalıcı kılmak için neler planlıyorsunuz?
Bildiğiniz gibi bu yıl Dilek Hanif Hazır Giyim markasını kurdum. Bu girişimin çıkış noktalarından biri de markamı daha kalıcı kılmak ve geniş kitlelere erişimini sağlamaktı. Tahmin edersiniz ki Haute Couture tasarımcının varlığına ihtiyaç duyar, oysa hazır giyim, sağlam bir marka yaratmışsanız eğer farklı tasarımcılarla büyüyebilir, gelişebilir ve varlığı sonsuz olabilir. Chanel, YSL bu anlamda çok güzel örneklerdir. Markalarının başında olmamalarına rağmen kurumsal yapıları o kadar iyi yönetiliyor ki bu markalar hala modern çağın kadını için arzu nesnesi olmayı sürdürebiliyorlar. Dilek Hanif de aynı yolda yürüsün istiyorum.
Son olarak moda sektöründe kendini geliştirmek isteyen kişilere ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
Tasarımcıların makro bir bakış açısıyla, vizyoner bir tavır içinde olmaları onları daima birkaç adım öne taşıyacaktır. Sabır ve istikrar altını çizmem gereken iki erdem bence. Tabi ki “mesleğe dair bir aşk”ın varlığı en önemlisi…
NOT: Haute Couture’ imajlar 2011-2012 Sonbahar-Kış Koleksiyonu olacak. Çizimler ise 2012 İlkbahar-Yaz Haute Couture’e aittir…
[nggallery id=819]