Yüzyılın Dahisi Atatürk’ün Anıları
Yalova’daki kaydırılan köşkün sırrı neydi? Ya en sevdiği çiçek… Bunları merak ediyorsanız mutlaka bu yazıya göz atın.
Kasım ayı, hüznün doğaya ve tüm evrene renkleri ile yansıdığı sonbaharın son ayı. Atatürk’ü rahmetle andığımız şu günlerde bu ayki yazımda Ata’mızın çevreci, doğa dostu yönünü anlatan anılarına yer vermek istedim. Çeşitli kitaplardan yaptığım anı araştırmalarını sizlerle paylaşmak inanın beni çok heyecanlandırdı. Ne mutlu bana …
Özlemi Tüm Ülkeyi Ağaçlandırmak
Ankara savaştan çıkmış, tam bir bozkır kasabası. Kısa sürede modern bir şehir haline gelmesi lazım. Afet İnan der ki: Atatürk’ün Çankaya’daki bağ evini Cumhurbaşkanlığı Köşkü olarak seçme nedenini, birkaç yetişmiş meyve, Söğüt ve Karakavak ağaçlarının bulunması olarak belirliyor. Rüzgarlı havalardaki kavakların hışırtısı Atamıza sonsuz bir huzur verirmiş. Şu an müze ev olarak sergilenen Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nün önündeki Badem Ağacı’nı bizzat kendisi diktiği söylenmekte. Hatta bu ev genişletilirken ağacın kökleri zarar görmesin diye evin bahçe duvarlarının yerini farklı yerden bile geçirttirmiş.
O Çevreci Bir Dehaydı
Her konuda olduğu gibi çevrecilik konusunda da ileri görüşüne hayran kalmamak elde değil. Daha Avrupalı çevrecilik konusunu bile bilmezken O, 1920’li yıllardan itibaren çevre, tabiat konularına önem vermiştir. Ankara’daki bugünkü sefaretlerin bahçeleri, büyük ana caddelerdeki heybetli Meşe, Çınar, Akça ağaçlar bizzat onun direktifleri ile diktirilmiştir. Atatürk’ün doğayı sevmesinin en belirgin örneğinin kuşkusuz Atatürk Orman Çiftliği (A.O.Ç.) olduğunu düşünüyorum. Sanırım Atatürk’ü diğer liderlerden ayıran özellik, ileriyi gören gerçekçi hayaller kurması ve kısa sürede bunları uygulamaya geçirmesi. Sorarım sizlere, 1925 yılında kendi aylığından ödeyerek çiftliğin bugünkü yerini satın alan kaç lider tanıyorsunuz? Hele bir de ortasından demiryolu geçen bataklık bir araziyi mesire yerine çeviren o dahi kişi, toprağa karşı da zafer kazanılabileceğini kanıtlamış, tüm yakın dostlarının şüphelerine rağmen koskoca verimli bir çiftlik oluşturmuştur.
A.O.Ç’de büyük bir gül fidanlığı yaptırmış. Avrupa’da gördüğü renkli güllerin üretilmesini bizzat emretmiştir. Çoğaltılan güller sefaretlere, halka uygun fiyatlara satılmıştır. Bugün ülkemizin her yanında gördüğünüz çeşitli güllerin çoğu Atanın emri ile İtalya’dan, Hollanda’dan getirilen ve çoğaltılan güllerin nesilleri olduğunu biliyor muydunuz?
Ne Oldu Burada ki Ağaca?
Atatürk Çankaya Köşkü’nden meclis binasına giderken, o günün Ankara’sında tek sayılabilecek iğde ağacına bakar, zaman zaman da arabasını yavaşlatıp ağacı incelermiş. Bir gün ağacın yerinde olmadığını fark edip burada çalışan işçilere ne olduğunu sorunca “Efendim, yolu genişletmek için ağacı kestik” cevabını almış. Aracına dönen paşa gözlerinden yaşlar akıtarak bunun başka yolu yok muydu diyerek çok üzülmüş.
Çankaya Köşkü’nün Bahçe Mimarı Mevlüt Baysal, Atatürk ve yaveri birlikte bahçede gezinti yaparlarken çok yaşlı ve geniş bir ağacın paşanın geçtiği yolu kapadığını görürler. Bu ağacın bir yanı dik bir sırt, diğer yanı ise suyu çekilmiş bir havuzdur. Ata havuz tarafındaki kısma dayanarak oldukça zor geçer. Mevlut Baysal olaya müdahale ederek, “Emrederseniz hemen keselim paşam” der. Bir an paşa yüzüne bakarak; “Yahu sen hayatında böyle bir ağaç yetiştirdin mi ki keseceksin.” der. Günümüzde müteahhitler de eski evleri apartman haline dönüştürürken yüzyıllık ağaçları kesip garaj yapmaktalar. İnanılır gibi değil…
Kaydırılacak Köşk
Atatürk’ün anılarında gezinti yaparken belkide pek çoğunuzun bildiği şu anıyı da hatırlatmadan geçemeyeceğim. Atatürk Yalova’daki köşke gittiğinde köşkün hemen yanındaki ulu Çınar ağacının dallarını kesmeye çalışan bahçıvana bunu neden yaptığını sorar. Bahçıvanın cevabı şöyledir: “Ağacın dalları uzamış binanın duvarına dayanmıştı.” Aldığı cevabı yetersiz bulan Ata o günün teknolojisinde düşünülmesi bile imkansız bir emir verir.
“Ağaç kesilmeyecek, bina kaydırılacak.” Mühendis ve teknik elemanların itinalı projeleri ile 8 Ağustos 1930 tarihinde önce binanın çevresindeki toprak büyük bir titizlikle kazınır, yapının temel seviyesine indirilir. Sonra İstanbul’dan getirilen tramvay rayları döşenir. Santim santim çalışılıp köşk yapı altına sokulan raylar üzerine oturtulur. Böylece bina ağaçtan 4.80m uzağa kaydırılır. İki gün sonra Cumhuriyet gazetesinin manşetlerine şu bomba haber düşer: Gazi hazretlerinin köşkü nakledildi. Kendileri de bu işleme bizzat nezaret ettiler.
Atatürk’e çınar ağacının dallarının neden kesilmediği sorulunca cevabı şu olmuştur: Ağaç çınardır, çınar ise DEVLET.
[nggallery id=635]