“Yamak” Anlatıyor!
O bu kez bir defilenin sonunda başkentlileri selamlayıp podyum arkasında kaybolmadı, “Milli Stratejiler, Renk ve Moda” konulu konferans zinciri için başkentlilerle bir araya geldi. Konferansta, önyargılı bakışların bir anda kocaman bilgi dolu bir ağaca sarılmasıyla konuşmanın sonlanması gerçekten de hayranlık vericiydi…
Hoş geldiniz. Sizi izleyenlerin, dinleyenlerin gözlerinde hevesli bakışlar görüyorum her zaman. Bu elektriğin sırrı nedir?
Barbaros Şansal: Karşımdaki insanlardan bana yansıyanlarını dikiz aynasından göstermek zorunda bırakıldım. Aynen “ambulans” yazısı gibi… Aslında insanlardan bana gelen pozitif enerjiye ayna tutmak benimki…
İlk konferans yeriniz olan İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde konunuz kapsamında katılımcıları nasıl buldunuz?
B.Ş: En ön sıralarda eğitmenlerin olması, cıvıl cıvıl talebeler, dekanın “Bu ne kalabalık, popçu mu geldi?” diye sorması ve de en ön ortada Urfalı ama İzmir’de çalışan “Yarım Şişe” lakaplı erkek modacı Hikmet’in durması ilginç ve güzeldi… Kozmopolit dinleyiciye, bana ait dev bir sahnede anlatım, adeta tırısa, oradan da dörtnala koşturmak gibiydi. Tecrübe ve bilgi, hicivle bulanıp kara mizaha dönüştürülünce evrim geçirmekte olan beyinlere dike dike nakşedilebiliyor bence.
Tekstilin başkenti Bursa’daki konferansınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
B.Ş: Bursa konferansında kılık kıyafet devrimini unutmuş, polyester çöplüğüne dönmüş tekstil sektörünün nadasa bırakılan tarlalarına ayrık değil, aydınlık tohumlar serpebildiğim için şanslıydım. Her dil ve her dinden bir araya gelen topluluğun ortak paydalarda bilgiye hala aç olduklarını feri parlayan gözlerinde okudum. Umarım bir nebze olsun doyurmuşumdur.
Ülkemizdeki modaya ve moda için üretime bakış açılarını değerlendirir misiniz?
B.Ş: Malesef ki yurdumuzda moda, karısı ölünce metresini modacı yapmış zehirli sarmaşıkların yurt dışı alışverişleri ve giyilmiş hazır giyim artıklarından şekilleniyor. AR-GE ve ÜR-GE bu ülkede hala toplam ticaret hacminin binde altısını oluşturuyor. Sektörde sadece nicelikli insanların istihdam edilmesi; bilgi, görgü ve tecrübeye dayanan nitelikli isimlere değer verilmeyişi eğitim müfredatında yapılması gereken değişiklikleri gösteriyor. Bu konuya en güzel cevabı Sayın Süleyman Demirel vermiştir; “Marka mala denir”.
Genel olarak illerdeki katılımcı performansını nasıl değerlendiriyorsunuz? Umutlu, ışıklı, sahiplenici miyiz? Nelere hep beraber çok güldünüz?
B.Ş: Katılımcı profiline gelince, mini etekliden baş örtülüye, eski bakan eşinden, tut kolundan getir diyen Milli Kütüphane Müdürü’ne, herkesin ilgiyle yüksek konsantrasyonda izlemesi büyüleyiciydi. Süre aktıkça kuşkulu kaşlar, dudaklardaki hafif gülümsemeye arkadaşlık etmekte geç kalmadı. “Şeffaf gecelik yalnız kalbi arıyor” sloganı salonu kahkahaya boğuyordu. Hayatın nehrinin akışına ters kürek çekmezseniz hep birlikte güvenli ve iletişim içinde yol alınabiliyor.
Peki, katılımcılarda cinsiyet faktörü açısından bir farklılık gözükmekte mi?
B.Ş: Elbette… Aseksüel, asosyal ve apolitik gençlik bilgiye ulaştıkça aydınlanacaklar. Bu tarz tüm konferanslarda sadece öğrenci ve eğitmen değil sektör, kamu ve sivillere kapıların açık tutulması ilk şartım oluyor.
Paylaşmak istediğiniz konulara dayalı olarak konferans zincirinin genel amacını açıklayabilir misiniz?
B.Ş: Yünlü dokumanın kapandığı, ipekli dokumanın bittiği Türkiye Cumhuriyeti’nde albayrak ve sancak üretimi yurt dışına mahkumsa, kağıt ve ampul fabrikalarımız kapandıysa anlatılacak tek bir konu kalıyor; milli Stratejiler, renk ve moda. Çünkü moda; insanların dinsel, cinsel, fiziksel, kültürel, ekonomik ve siyasi haberleşme biçimine verilen beşeri olgunun adıdır.
Peki, katılımcılardan alınan geri dönüşler değerlendirildiğinde beklediğiniz sonuçlara ulaşıldı mı?
B.Ş: Sanal ortama endekslenmiş dünyada ses ve görüntünün dışında harekete geçirebildiğimiz her duyu insana bir şey öğretiyor. Bir kulaktan girip diğerinden çıksa bile abakantus (beynin içindeki hafıza, bilgi ve zeka merkezi) ikinci kez benzer bilgi geldiğinde doğru kabul ediyor. Bu nedenle, umduğumdan da fazla bilgiyi eriterek sindirdiklerine hiç bir şüphem yok.
Her konuda bir bilginiz, her soruya içi dolu bir cevabınız var. İnsanlar kitaplarınızı okuyup anlamaya çalışıyorlar. Çok mu okuyorsunuz? Çok mu geziyorsunuz?
B.Ş: Bakmıyor görüyorum, duymuyor anlıyorum, yemiyor lezzet alıyorum, koklamıyor nefsediyorum, dokunmuyor hissediyorum. Altıncı hissimle yoğurup yedinci sanatımla paketliyorum… Bu durumda okumuyor yazıyorum. Çünkü halk kahramanlarının seslerini kaydetmenin manası yok. Nasıl olsa bu ülkede günün birinde yüksek kaldırımdaki cızırtılı taş plaklar da işportada pazarlanıyorlar.
Bir Avrupa Birliği uzmanı olarak Sivil Toplum Kuruluşları ile buluşmayı düşünür müsünüz? Irk, renk, cinsiyet, yaş, statü eşitliği bakımından yaratıcı yaklaşımlar elde edilebilir mi sizce?
B.Ş: Bu konuda Avrupa Birliği’ne yaklaşımım maalesef ki temkinli. Bizi ikinci sınıf gören hiç bir zihniyete birinci sınıf muamele yapamam. AB tüm imparatorluklar gibi içe çökmeye mahkum bir Doğu Roma uzantısıdır bana göre. Umarım yanılıyorumdur. Milli olmadan milletlerarası olamazsınız. Ortada orijinal varken ancak taklide dönüşürsünüz. Bundan ilerisinde söyleyeceklerim bir gün başarabilirsem TBMM’den ülkeme söyleyeceklerim olacaktır. Bu yüzden yazılarımın başka dile çevrilmesi şahsım tarafından yasaklanmıştır. Tek dil, tek din, tek kimlik, sonu izm ve ist ile biten kelimelerin ihtiyaç duyduğu prototip anlayıştır. Farklılıklar en büyük zenginliktir.
Sizin deyiminizle “feri parlayan gözleri” doyurmaya devam edeceğiniz için teşekkürler Barbaros Bey!
İnsan kalbi kapılar arasına sıkışmayınca beyni de düşünmeye başlayamıyor belki… Barbaros Şansal’a namı diğer ”Yamak”a sağduyusu için, incitmeden ürettikleri için, çekinmeden paylaştıkları için ve bilgisini aktarma çabaları için teşekkür ediyoruz.
İşte size ”MİLLİ STRATEJİLER, RENK ve MODA” Gündemi! Bahar ayları boyunca Bursa Begev’de, Ankara Olgunlaşma Enstitüsü’nde ve Gazi Üniversitesi’nde, Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde, Konya Selçuk Üniversitesinde, İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde konferanslar veren ayrıca çeşitli televizyon programlarına da konuk olan Şansal’ın konferans programı! Ajandanıza not ediniz lütfen.
AJANDA :
• 3 Mayıs 2009 Pazar, Saat 16.00 Isparta – Süleyman Demirel Üniversitesi Konferansı
• 6 Mayıs 2009 Çarşamba, Mersin – Mersin Üniversitesi Konferansı
• 7 Mayıs 2009 Perşembe, Saat 13.00 İstanbul – Beykent Üniversitesi Ayazağa Kampüsü Konferansı
• 8 Mayıs 2009 Ankara,
Çankaya Üniversitesi Konferansı
• 13 Mayıs 2009 Çarşamba Bursa – Uludağ Üniversitesi Konferansı
• 14 Mayıs 2009,
Düzce Üniversitesi Konferansı
• 22 Mayıs 2009, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Konferansı
Ankara’da başarılı duyma engelli üniversite öğrencilerine özel bir Şansal konferansı bahar aylarında gerçekleşecek.
Bu yıl takip edebileceğiniz ve Şansal ile buluşabileceğiniz üniversiteler:
• ODTÜ – Ankara, Mayıs Başı
• Hacettepe Üniversitesi – Ankara, Mayıs Başı
• Karadeniz Teknik Üniversitesi – Trabzon
• Giresun Üniversitesi – Giresun
• Kocaeli Üniversitesi – İzmİt
• Çukurova Üniversitesi – Adana
• Uludağ Üniversitesi – Bursa
• İstanbul Üniversitesi
• İstanbul Teknik Üniversitesi
• İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi
• Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi – İstanbul
• Marmara Üniversitesi – İstanbul
•Duyma Engelliler İçin Konferans – Ankara
Konferansın sloganı: Sağırlara Bile Duyururuz!
Bu sayfaları her zaman okuyun…
Sevgiler…