Tayland’da Yılbaşı ve Uçan Fenerlerin Büyüsünde Chiang Mai
Tayland, mutfak olarak en sevdiğim ülke olmasına rağmen geçen yılbaşına kadar Siam topraklarına ayak basma fırsatım hiç olmamıştı. Arkadaşım Yasemin Ertok, Kuzey Tayland masajı eğitimi için Chiang Mai’ya taşınmıştı ve bir başka arkadaşım Arzu Altınay da refleksoloji için gidince beni yanlarına davet ettiler. Londra’dan arkadaşım Can Özdemir de bir doğa macerası turu ile gelince geçen yılbaşı grubu Tayland’da tamamlandı…
Bangkok kirli, karışık, yoz olarak beğenmeyeceğimi tahmin ettiğim bir şehirdi hayalimde (Hangover 2 filminden canlandırabilirsiniz…) Hatta o yüzden sırf Bangkok yerine Seul aktarmalı uçmuştum Chiang Mai’a, kaderde Bangkok’la buluşmak varmış ama tabi ki Bangkok görülmeye değer bir yer. En başta Topkapı muadili sayılacak görkemli Grand Palace’ın (Kraliyet Sarayı’nı) 34 bölümünü tek tek gezmek şart. Zümrüt Buda heykelinin olduğu tapınak (Buda hayatını, öğretilerini gösteren mural duvar resimleri müthiş), spiral kuleleri (Stupa), altın kubbeleri (Chedi) ve pagodaları, regalia bölümü, mistik ve estetik heykellerle dolu terasları, kraliyet aile anıtkabirleri, taçlanma ve taht bölümleri, kraliyet kütüphanesi ve içinde birçok dini sanat ve ulusal tarih içerikli galerileri ve kraliyet koleksiyonu barındıran müzeleri ile saray tam bir şaheser. Kraliyet Sarayı’nda ilk anladığım ve tüm gezim boyunca gözlemlediğim; Tay halkı krallarına aşık ve kralın halkı için yaptıkları düşünülürse bu karşılıksız ve haksız bir aşk sayılmaz. Tayland’ın her yerinde kralın her yaşta ve boyutta resim, heykel, fotoğrafları karşınıza çıkar. Dünyadaki diğer ülkelerde de yaşanan bu durum, zorlama bir dikta güdümünün beyin yıkaması değil halkın liderlerine içten bağlılık ve saf sevgi ifadesi olduğunu düşündüğüm tek ülke Tayland. Bu nedenle “Arap Baharı” tarzı bir akımın Tayland’a bu yüzyıl uğraması düşük ihtimal ama bu eşsiz krallarının yerini yakın gelecekte kim ve nasıl dolduracak hep merak konusu…
Saraydan sonra ikinci favorim: Wat Po Diğer GezilecekYerler
46 metre uzunluğunda, birkaç ton ağırlığında som altın yatar pozisyonda Buda heykeli olan muhteşem bir tapınak. İçinde ünlü bir masaj okulu ve spa olması ruh-beden-zihin doyumu için tam benlikti.
Diğer Gezilecek Yerler
Wat Arun, eski ipek tüccarı Jim Thomson’ın müze evi, Vimanmek Köşkü, adak adamak ve gömmek için Erewan Shrine & Spirit House, alışveriş için Siam Discovery Center, Gayson Plaza, Siam Square, Central World Plaza, hafta sonları Chatuchak Pazarı.
Bangkok’tan yakın mesafede gidilecek görülmeye değer diğer şehirler: Ayutthaya ve Wat Yai Chai Mongkol, Muang Boran, Sukhothai. Bir dahaki sefer inşallah Bangkok’tan Andaman Denizi’ndeki cennet egzotik adalara geçip Samui, Krabi, Koh Samet, Koh Surin Marine Park, Pattaya’yı dolaşırım. Özellikle MAG gezi yazarlarından arkadaşım Tolga Erden’i Ocak sonundan itibaren Phuket’te kiraladığı evde ziyaret etmek 2012 planlarım arasında…
Chiang Mai
Chiang Mai, Bangkok’tan çok farklı olarak Tayland’ın kültür ve ruhani merkezi sayılıyor. Arzu ilk gün programı olarak beni Chiang Mai’daki yüzlerce tapınaktan biri olan Wat Bupparam’a götürdü. Renk cümbüşü içindeki bu tapınakta ultra sempatik Budist rahip ile tanıştım, bizim için dua edip dilek tuttu ve bileğime turuncu sicimli bir bilezik düğüm edip “kendi kendine çıkana kadar açma” dedi. Tapınak çıkışı şehrin ana merkez noktası olan Tha Pae kapısı civarındaki pazarda yürüdük, şekerli ve kırmızı biberli enfes taze yeşil mangolardan yedik. Taksiye denk gelebilecek ilginç taşıt seçeneklerinden yanları açık Tuk Tuk ve arkası açık Sutaw ile dolandık. Bir hafta boyunca daha önce hiçbir yerde binmemiş olduğum, hatta bazen bayan sürücülerin kullandığı bu taşıtlardan inmedim.
Eski şehrin altı önemli tapınağını en iyi gezme yöntemlerinden biri olan iki saatlik nehir tekne gezisini (Wiang Kum Kan veya Nimmanhemin River cruise) tavsiye ederim. Günbatımında akşam yemeği tekne turu da 7:15-9:45 arası yapılabiliyor.
Tayland’ın en yüksek tepesi Doi Inthanon Dağı manzaralı Chiang Mai’nın ve hatta Tayland’ın en önemlilerinden sayılan tapınak Doi Suthep’e tırmandık. Giriş basamakları yanındaki antikacıdan iki Budist rahip heykeli ve tapınaktan da bebek bekleyen bir dostuma şans getirsin diye Buda kolyesi aldım. Doi Suthep çok güzeldi, tabi tam Budist dua, adak geleneklerini, ritüellerini bilmediğimizden diğerlerinin yaptığı suya lotus çiçeği batırıp başımızın üstünde sallayarak etrafa damlaları saçma, tütsü ve mum yakma, altın ince kağıtları veya paraları heykellere yapıştırma ve ortada bulunan kulenin çevresinde dönme gibi aktivitelere taklit ederek uygulamaya çalıştık. Chiang Mai’ın diğer önemli tapınaklarında (Chiang Man, Wat Yang Luang, Wat Pha Daet, Amphur Mae Chaem, Wat Nantaram, Wat Nantaram, Wat Suan Dok) yıl boyunca kutlanan önemli dini festivallere (Tan Lua Phra Cao, City Pillar Inthakin, Chun kathin, vs.) denk düşmek harika bir deneyim.
Chiang Mai’yı dünyaca bilinen kılan en önemli festivali Yi Peng’dir. Büyük kağıt fenerlerin üstüne hayatınızda kurtulmak istediğiniz her şeyi yazıp, altını ateşle yakıp havaya bırakıyorsunuz. Yılbaşı yemeğimiz için gittiğimiz nehir kenarında Thanam restoranında yediğimiz müthiş karabiberli yengeçten sonra yeni yılda kurtulmak istediklerimizi beyaz fenerlerin üstüne yazıp, altını yakıp havaya bıraktık. Arınmak ve dilek tutmak seremonisi eşliğinde gökte yükselip mum ışığını andıran görünüşü ile binlerce fenerin süzülmesi gerçekten nefes kesici. Bu fenerlerin yükseğe, hızlı ve uzağa gitmesi dileğinizin gerçekleşmesi açısından olumlu işaret olarak yorumlanıyor ama eğer inişe geçip bir evin üstüne düşerlerse sopalarla itip yaşadığınız yerden, kişisel alanınızdan başkasının çöpü gibi kurtulmak istediklerini uzaklaştırmanız önemli. Yılbaşı sonrası Chiang Mai ayrıca Asya’nın en büyük havai fişek festivali ve yarışmasına ev sahipliği yapıyor…
Chiang Mai ile ilgili yazıma gelecek ay devam edeceğim… En özel otellerden gezilebilecek en güzel yerlere kadar her şeyi sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.
Yeni yılla birlikte dilediğiniz tüm güzellikler sizinle olsun.
Sevgiler…
[nggallery id=874]
