İnkaların gizemli Ülkesi Peru
Bu yazımda size İnkalardan ve Peru’dan bahsedeceğim. Dünyanın bize göre öbür ucundaki bir uygarlık neden bu kadar ilginç ve görülmeye değer dersiniz?
Sanırım genelde ilk aklımıza gelen Güney Amerika’da bir yerlede olduğu. Ülkemize çok uzak olan Peru denince ilk aklımıza gelenler; Machu Picchu ve pek az bildiğimiz garip hayvaları “lamalar”… Machu Picchu dahil gezilip görülecek bir çok yeri olan bu ülkeye gitmek uzaklığına rağmen her açıdan doyurucu.
Peru, Güney Amerika kıtasında ekvatora çok uzak olmayan bir konumda bulunuyor. Kuzeyinde Ekvator ve Kolombiya, doğusunda Brezilya, güneydoğusunda Bolivya, güneyinde Şili ve batısında Büyük Okyanus bulunur. Ülkeyi kuzeyden güneye kat eden And Dağları ülke içinde üç bölge oluşturmuş. And Dağları’nın doğusunda kalan Costa denen kıyı, dağların ve vadilerin olduğu Sierra ve batıda kalan yağmur ormanlarınında olduğu Selva… Kıyı bölgesini okyanustan gelen soğuk Humbolt akıntısı etkisi altına almış. Bu soğuk su akıntısı nedeniyle özellikle ülkenin orta ve güneyine çok az yağış düşüyor. Dağlık bölge Sierra’nın kuzeyi ekvatora yakınlığı ile karsız ama Andların orta kesimleri ( Lima ve civarı) 5000 metrenin üzerinde kar ve buzullar ile kaplıdır. Güneyine doğru Titicaca Gölü’nün de olduğu yüksek platolar bulunur. Dağların arkasında kuzeybatıya doğru Amazon Nehri’nin kolları ve ormanları bulunur. Yağışın çok bol olduğu bu bölgede iklim çok farklıdır. Bu bölgenin güneyi çok sıcak ve kuraktır, çölleşir ve nüfus çok azalır.
Yüz ölçümü 1.285.000 kilometrekare olan ülkede yaklaşık 28 milyon insan yaşıyor. Peru, Bolivya ve Guatemala ile birlikte nüfus çoğunlu yerlilerden oluşan nadir ülkelerden biri.Yerliler ağırlıklı olarak Quechua (%40) ve Aymara (%5) kökenli. Melez halk nüfusun yaklaşık %37’si ve nüfusun %3 kadarı da Afrika ve Asya kökeli. Başkent Lima, sekiz milyona yaklaşan nüfusu ile en kalabalık yer. Yakın geçmişte kırdan kente iş bulmaya gelen fakir insanlar Lima’nın nüfusunu hızlı bir şekilde arttırmış. Resmi dili İspanyolca olan ülkede yerel diller olan Quechua ve Aymara’da konuşulur. İspanyolların gelmesinden sonra halk çoğunlukla Hıristiyanlaşmış.
Ekonomisi son yıllarda gittikçe liberal pazar ekonomsine yönelmekte olan Peru’da, kısıtlamalar azalıyor ve özeleştirmeler artıyor. Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinin şirketleri ülke içindeki pazardan pay alıyorlar. 2006 yılında ABD ile serbest ticaret sözleşmesi imzaladı. Madencilikte özellikle altın ve bakır ihracatından para kazanan Peru’da balıkçılık ve tarım da önemli gelir kaynaklarından. Şekerkamışı ve kahve önemli ihraç maddelerinden. Hayvancılık ve endüstri daha çok başkent Lima ve çevresinde yoğunlaşmış. Kayıtdışı ekonominin güçlü olduğu ülkede koka bitkisinin ekimi %85 illegaldir. Yaklaşık 121.000. hektar bir alanda yetişen bu bitki hem besleyici hem de zihni uyarıcı etkisi ile yerel halk tarafından çok seviliyor. Kişi başı gelirin 6000 ABD doları civarında olduğu ülkede gelir dağılımında uçurum çok. İspanyol kökenli azınlık ve melezler yerlilere kıyasla çok daha iyi durumdalar. Büyük şirketler ve çiftlikler genelde sömürge dönemininde kazanılmış haklar ve varlık sayesinde İspanyol kökenlilerin elinde.
Peru’nun kıyılarında pelikanlardan foklara, dağlarında İnkaların gökyüzünü simgeleyen akbabalara, yüksek platolarda ve vadilerde bir tür geyik cinsi olan Vicuna’lara (tüylerinden İnka Kralı’nın elbiseleri yapılırdı) kadar çok değişik hayvan türleri yaşar. Lamalar koyuna benzer ama aslında bir tür deve cinsidir ve tükürebilirler. Aman dikkat ? Develerden farklı olarak hörgüçleri yoktur. Alpaka’lar lamalardan biraz daha küçüktür ve daha yünlülerdir. Lama gibi bir deve familyasından gelen Alpakalar yaklaşık beş bin yıl önce evcilleştirilmiştir. Yününden çok güzel giyim eşyası yapılır. Amazonlarda yaşam çok renklidir ve inanılmaz sayıda hayvan ve bitki bulunur…
Peru’nun tarihine kısaca bakarsak bu ülkenin binlerce yıldır iskan edildiğini görürüz. İlk gelen insanların M.Ö. 20.000 ile 10.000 arasında bu coğrafyalara geldiklerini görüyoruz. M.Ö. 4000 civarında ilk tarımın başladığını söyleyebiliriz. Ülkenin kuzey, orta ve güney bölgelerinde 14-15 yüzyıldaki İnka egemenliğine kadar ayrı ayrı kültürlerin olduğunu ve zamanla birbilerini etkilediklerini, savaştıklarını, değiştiklerini görüyoruz. İnka öncesi kuzeyde Chavin, Titikaka Gölü civarında da Tiahuanaco kültürü var. 12.yüzyyılda adından ilk defa bahsedilen İnkalar, zamanla Cusco Bölgesi’ne gelmişler ve burayı başkentleri yaptıktan sonra Kolombiya, Ekvator, Peru, Bolivya, Arjantin ve Şili’yi içine alan büyük bir imparatorluk kurdular. 1532 yılında İspanyol Kralı’nın yetkileri ile Peru’ya gelen Francisco Pisaro ve adamları, babaları öldükten sonra taht kavgasına tutuşmuş, iki kardeşinin zayıflattığı bir ülke buldular. Patlayıcı silahları ve atları hiç bilmeyen İnka Kralı ve askerleri Cusco yakınlarında hezimete uğradı ve tutsak alınan Kral Atahualpa daha sonra öldürüldü. Onun kardeşi de kukla kral olarak Pisaro tarafından altın ve gümüş elde etmek için kullanıldı. İnka tapınaklarındaki güneşin yeryüzündeki sıvısı altın söküldü, yağmalandı ve eritilip gemilerle İspanya’ya gönderildi. Avrupalı beyazların getirdiği su çiçeği dahil bir çok hastalığa bağışıklığı olmayan yerlilerin milyonlarcası kısa zaman içinde hastalanarak öldü. İlk gelen İspanyol askerlerle de ganimeti paylaşamamaktan birbilerine düştü ve Pisaro dahil hepsi öldü. Ama İspanya’nın zamanla artan askeri gücü ve valileri ile 19.yüzyıl başına kadar ülkeyi yönetti. Ülke bağımsızlığına 1821’de Jose de San Martin ve Simon Bolivar’ın İspanya’ya karşı kazandığı zaferlerden sonra ulaştı. Güney bölgeside binlerce yıldır biriken guano’nun (penguen ve karabatak dışkışı) paylaşımı Şili ile savaşa neden oldu ve Peru bu savaşı kaybetti. Güney bölgesindeki hatırı sayılır toprağı Şili’ye vermek zorunda kaldı. Bu savaş sırasında Peru’ya destek veren Bolivya’da okyanusa olan topraklarını kaybederek dört tarafı toprak bir iç ülke haline geldi.Bir çok darbenin birçok hükümet değiştirdiği ülkede 1980’lerde terör ve iç karışıklık arttı. Maocu Aydınlık Yolun neden olduğu terör döneminde yetmiş bin kişinin öldüğü düşünülüyor. Peru’ya gelmiş bir Japon aileden Peru doğumlu Alberto Fujimori’nin başkan seçilmesi ile hem ekonomi düzeldi ve hiper enflasyon kayboldu hem de terör örgütü çökertildi. Ülkeye yaptığı yararlı çalışmalar haricinde çıkan bir skandal sonrası ülkeyi terk eden başkan Fujimori yıllar sonra Şili’de tutuklandı ve Peru’ya iade edildi. Bugün kızı aktif politikada ve ilerde seçilirse ilk işi babasını hapisten çıkartmak olacağı söyleniyor. Politikayı gücü elinde tutan insanların yön verdiği bu güzel Güney Amerika ülkesi bir süredir demokratik, huzurlu bir dönem geçirmekte.
Peru’ya gelen turistler genelde başkent Lima’nın hava limanı Jorge Chaves’den ülkeye giriş yapıyorlar. Lima’da az kalıp İnkaların başkenti Cusco’ya geçiyorlar. Bu geçiş yaklaşık bir buçuk saatlik bir uçuşla olabileceği gibi meşhur Nazca çizgileri ve Arequipa şehri üzerinden de olabilir. Eğer uçakla Cusco’ya Lima’dan direkt gelirseniz ilk dikkat etmeniz gereken şey yükseklik ve etkisi. 3300 metrelerde olan Cusco’ya indiğinizde basınç azalacak ve yüzde kırk kadar daha az oksijen soluyacak ciğerleriniz. Yapmanız gereken, ilk günler hızlı hareket etmemek, bol su içmek ve alkolden, sigaradan uzak durmak. Ve tabi malesef kahveden de! İlk yirmi dört saati geçirdikten sonra vücüt alışmaya başlıyor. Direkt Lima’dan Cusco’ya gelen turistlerin bir kısmında baş agrısı, bir kısmında nefes zorluğu olabiliyor. Gerekirse odalara oksijen ayarlayıcı cihazlar konabiliyor, lobilerde beş ila on dakika arası oksijen maskesi takılabiliyor. Bunlar rahatlatıyor. Tabi Koka Çayı’nı da unutmamak lazım. Koka yapraklarından yapılan bu çay yüksekliğe de iyi geliyor. Yerliler sıklıkla bu yaprakları çiğniyor ve kendilerini daha iyi hissediyorlar. Uyarıcı etkisi çok az olan bu yapraktan sabahtan akşama sürekli çiğneseniz de kafayı bulamazsınız ama kendinizi daha dinç hissedersiniz… Birbilerini gören iki yerlinin merhaba demek için birbirlerinin vücütlarına astıkları küçük çantalardan koka yaprakları değişmelerini örnek veririsem bu yaprağın kültürlerinde ne kadar önemli olduğunu sanırım anlatmış olurum.
Cusco yaklaşık iki yüz elli bin nüfusu ile ve üç bin dört yüz metre yüksekliği ile güzel bir şehir. 1200-1532 arasında İnka İmparatorluğu’na başkentlik yapmış bu şehirde bir çok binanın temeli ve muhteşem duvarları İnka taş ustalarının eseri. 1532 sonrası İspanyol etkisi ile bir çok meydan ve kilise kazanan şehirde kolonyal mimari ağırlıkta.
Machu Picchu da, Cusco’dan trenle gidilen ve UNESCO’nun dünya mirası listesindeki ve Peru’nun olmazsa olmaz gezilen yeri.14.yüzyıl ile 1532 arasında yaklaşık bin kişinin yaşadığı düşünülen özel bir tapınaklar ve yönetim merkezi. 1911 yılına kadar unutulan bu şehir biraz tesadüf, biraz sans eseri Yale Üniversitesi tarihçisi Hiram Bingham tarafından bulundu. Aslında buraya Cusco’dan gitmek insanı yükseklik açısından rahatlatıyor çünkü Machu Picchu sadece iki bin dört yüz otuz metre yükseklikte. Tren yolculuğuda seyahatinizin unutulmazları arasında olacaktır. Machu Picchu’yu gezen turistlerin sayısı sınırlandığı için önceden acenteler kanalı ile organize gitmenizi tavsiye ederim. Tabi İnca Trail denen üç ila beş gün arasında değişen yürüyüş turları ile de Machu Picchu’ya ulaşabilirsiniz ama kondisyonunuzu gitmeden iyi bilin ve tavsiyem dokturunuza da danışın. Eğer trenle giderseniz üç saat kadar süren yolculuktan sonra Aguas Calientes’e varırsınız. Kısa bir otobus yolculuğu ile de Machu Picchu’nun girişine gelirsiniz. İki, üç saatlik geziden sonra yine tren ile Cusco’ya geri dönebilirsiniz.
Cusco’dan otobüsle gelebileceğiniz Puno, şehir olarak Cusco gibi güzel olmasa da Titicaca Gölü’nün yanında olduğu için konumu itibari ile programınızda olacaktır. Titicaca Gölü 8300 km kare yüzölçümü ile neredeyse Marmara Denizi kadar büyük. Titicaca’nın kelime anlammı Quechua dilinde “kurşun rengi kaya”. Gölün yüzde altmışı Peru’nun, yüzde kırkı Bolivya’nın. Puno’ya altı kilometre kadar uzakta yaklaşık elli beş kadar sazdan yapılma adalarda Uros denen halk yaşıyor. Son yıllarda turistlerin de gelmesi ile refahı artan bu insanlar çok renkli ve onları ziyaretiniz belki de seyahatinizin en ilginç olayı olacak. Gölün Bolivya tarafında Güneş ve Ay Adaları İnkalar için kutsal. Güneş Tanrısı İnti’nin burada doğduğuna inanılıyor. Puno’dan Bolivya’ya geçebilirsiniz ve başkent La Paz’a devam edebilirsiniz. Ya da uçak ile Lima’ya dönebilirsiniz. Başkent Lima’da Miraflores ve Baranco gibi güzel mahalleri gezebilir, Plaza de Armas Meydanı’nda devlet binalarını, Katedrali görebilirsiniz. Miraflores’de kalıyorsanız yürüyerek ya da taksi ile LarcoMar alışveriş merkezine gidebilir, okyanusa bakarak kendinize güzel bir deniz mahsulleri ziyafeti çekebilirsiniz. Aklınızda bulunsun Lima’da bazı mahaller çok güvenli değil ve heryerine bilmeden gitmek doğru olmaz.
Peru’da yemekler çok güzel. Birçok sebzenin meyvenin Avrupa’ya ilk buradan İspanyollar tarafından getirildiğini hatırlayalım.Binlerce değişik patatesin olduğu bu ülkede patatessiz bir yemek neredeyse yok. Mısırın beyazından kırmızısına hatta siyahına kadar değişik renklerde ve tadlarda olduğunu belirteyim. Etler dana eti ve tavuk ağırlıklı. Kıyı şehri Lima’da çok güzel deniz ürünleri, balık yiyebilirsiniz. Yerli, İspanyol, Afrika, Çin gibi çok zengin ve lezzetli mutfakların etkilerini bulabirsiniz Peru mutfağında.
Müzik’te İnka ve İspanyol etkisi var. Afrika’dan gelenler de yanlarında kültürlerini getirmişler ve Afro-hispanik müzik oluşmuş. (Suzana Baca gibi)
Hediyelik eşya almak isteyenler son güne kadar her yerde bulabilecekler. Yanınızda ABD doları getirmenizi ve küçük (bol bol 1 dolar) kağıt paralar halinde bulundurmanızı tavsiye ederim. Tabi yarı boş bir valiz çok faydalı… Genelde ben bir şey almam diyen bile alıyor. Neler var derseniz, güzel kumaşlardan seramik objelere, gümüş – altın takılardan yerel resimlere kadar aklınıza ne gelirse var? Antik (genelde 100 yıldan eski olan) eşyaları izin olmadan almamak lazım. Fosil taşlar ve coca yaprağı dahil organik bitkiler de sorun olur dönüş yolculuğunuzda, tavsiyem almayın.
Yükseklerde bulutlu hava da bile başınıza güneş geçebilir, şapka ve güneş kremi bulundurun. Rahat yürüyüş ayakkabınızı muhakkak getirin. Yükseklik için Peru’da eczanelerde bir hap satılıyor ama genel olarak yüksekliğe iyi gelen ve tavsiye edilen bir ilaç yok. Oradayken genel tavsiyelere (bol su içmek, sigara-kahve-alkol içmemek, hızlı ve gereksiz hareket etmemek…) uymanızı dilerim. Orta yaş ve üstü gezginlerin sağlık durumlarını gitmeden önce danışmalarını tavsiye ederim.
İklim olarak bizim kış aylarımız orada yaz ve yağışlı aylar (kasım-nisan). Ama Lima ve kıyı, yıl boyu az yağış alır. Amazonlarsa genelde çok yağışlıdır. Bizim yaz aylarımız orada kış ve az yağışlı. Haziran-Temmuz-Ağustos aylarında yüksekler soğuk olur ve ABD ve Avrupa’dan gelen turistler nedeniyle yüksek sezon nedeniyle uçaklar ve oteller daha dolu ve pahalı olur.
Bu yazımda sizlere Peru’yu tanıtmaya çalıştm. Aslında ülkemizden bu kadar uzaklara gelince Peru ile Bolivya’yı ya da Şili, Ekvator gibi ülkeleri Peru ile birleştirebilirsiniz.
Sağlıklı ve keyifli geziler diliyorum.