Etel Baler ile Türk Tasarımcılar
Herkese merhaba. Bugün ayağımın tozuyla Paris’ten Biennale des Antiquaires’in gala gecesinden döndüm. Paha biçilmez antikaların arasında kendimi kaybetmenin sarhoşluğunu henüz atamadığımdan yeni eşyalara bakasım yok… Dolayısıyla bu ay size eski parçaları, eski gazetelerle kaplayıp dönüştüren Deniz Doğruyol’u tanıtmak istiyorum. Bu arada yolunuz Paris’e düşerse Le Grand Palais’deki Antika Bienal’ini mutlaka gezmenizi tavsiye ederim.
Gazete senin için ne ifade ediyor?
Eski gazete ve dergiler benim için sonsuz bir ilham kaynağı. Görsellikleri, dokuları, kokuları, renkleriyle çok fazla hikaye anlatıyorlar bana. Onların yaşanmış ruhları beni çok heyecanlandırıyor. Başka bir dünyaya götürüyor… Ben de o dünyada hiç dokunulmamış hikayeler yaratıyor ve anlatıyorum.
Hayatımıza bilgisayarların girmesiyle kağıdın önemi azaldı gibi. Seninki bir başkaldırı mı?
Günümüzde bilgisayar, telefon gibi teknolojinin bize sağladığı kolaylıklar adı altında bence gerçek olandan uzaklaşıyoruz. Öylesine hızlı bir tüketim dünyasında yaşıyoruz ki, yetişmeye çalışırken, birçok değeri, samimiyeti, dokunmayı, hissetmeyi zaman zaman unuttuğumuzu düşünüyorum.
Bu kadar tüketimin sonsuzluğu, aynılığın ve birbirini tekrarlamanın arasında, benim eserlerim tamamen farklılık, özelleştirilmiş ve teki arayan ruhlara hitap ediyor.
Ben her tasarımımda farklı bir hikaye anlatıyorum; tasarıma özel, dolayısı ile başlı başına hayatın içinde yaşayan sonsuz bir ruh kazanıyor ve o parça sizinle, sizin gibi tek olarak yaşlanıyor.
Eski gazetelere bayılıyorum. Hayat gibi gazeteleri nereden buluyorsun? Nasıl oluyor da bu kadar çok eski gazete
biriktirilmiş oluyor?
Sahafları ve eskicileri çok geziyorum, Türkiye ve dünyanın her yerinden topluyorum.
Belki de ben çok sevdiğim için benim çok kolay karşıma çıkıyor.
Bize şu ana kadar neler tasarladığını özetler misin?
Ev aksesuarları, aydınatma, kişiye özel hediye tasarımı, tablo, heykel, ayakkabı, elbise, masa, sandalye vs. gibi aslında bambaşka yeni bir dünya tasarlıyorum.
Geri dönüşüm senin için ne ifade ediyor?
Hayat bence bir dönüşüm; doğadan başlayan ve hayatın her yerinde kendini gösteren, her an sihirli bir dönüşüm yaşıyoruz. Ben hayatın içinden doğal malzemeleri ve kağıdı farklı yorumlayarak, başkalaştırıp, tasarımlarıma dönüştürüyorum. Marka sloganım bu yüzden “Recycle the life!” çünkü ben aslında hayatı dönüştürüyorum. Hayatı, her an kendimizi dönüştürüp, yenilememiz gereken bir hikaye kitabı olarak görüyorum.
Hayatın içinde sonsuz hikayeler var, dolayısıyla ilham kaynağım hayatın içindeki her detay olabiliyor…
Ev dekore etsen ne tasarlardın?
Evi sadece o eve özel tasarlanmış, her biri tek olan özelleştirilmiş tasarımlar ile dekore ederdim. Eski ve yeninin birbiriyle dönüştüğü ve bugüne yansıdığı bir ev olurdu. Eski görünümlü bir şömine tasarlardım. Duvarlarda farklı dönemleri yansıtan tablolar kullanırdım. Kış bahçesi olmazsa olmaz atölyem olurdu. Eskicilerden topladığım farklı parçaları, ev eşyalarına ve dekoratif aksesuarlara dönüştürürdüm. Denizi yansıtan bir mekan tasarlardım…
Özel günler için de mesela sevgililere özel çalışmalar yapıyorsun. Tamamen kişiye özgü bu işlerinde neleri ön planda tutuyorsun?
Kişiye ve mekana özel tasarım, özel günler için kişiye özel hediye tasarımı çok fazla yapıyorum. Kişiler hakkında hazırladığım sorular üzerinden öncelikle onlar hakkında bilgi sahibi oluyorum… İlgi alanları, hayatlarındaki özel günler, işleri, aileleri gibi, kendilerine özel bilgileri alıyorum. Sonrasında üzerinde çalışacağım tasarıma göre el notları, fotoğraflar, kişisel eşyalar gibi kendisi ile ilgili özel detayları talep ediyorum. Bunların hepsini de içinde başkalaştırmış halde kullanıldığım, boya, kağıtlar ve birçok farklı malzeme ile yorumladığım tamamen o kişiye özel bir hikaye tasarlıyorum.
Bu bazen bir dekoratif eşya, bazen bir heykel, kullanılabilir eşya, bazen bir aydınlatma veya bir tablo olabiliyor.
Sonuçta ortaya çıkan tamamen o kişiye ait sonsuz kalıcılığı olan bir eser oluyor. Bu anlamda sıra dışı, kişiye özel, ve kalıcılığı sonsuz olan bir hediye oluyor. Bu yüzden artık hediye alınacak her şeyi tükettiğimiz günümüzde, özelleştirilmiş hediye tasarımı en çok tercih edilen tasarımlarımdan oluyor. Fatih Terim, Ali Dürüst, Buse Terim, Murat Boz, Kürşat Basar, İskender Paydaş özel tasarımlar yaptığım isimler arasında…
Yurt dışında kağıttan sanat (paper art) çok yaygın. Ama senin stilinde kimseyi bilmiyorum, yanılıyor muyum?
Evet, kesinlikle yurt dışında bilinirliği Türkiye’de olduğundan çok daha fazla.
Ben Türkiye’de ve dünyada kağıt ve doğal malzemeyi dönüştürüp tasarlayan, hayatın içinde yaşanabilir kılan tek markayım. Benim yorumladığım tarzda çalışan yok. Ama Türkiye’de de artık herkes “Deniz My Paper Art by Deniz Doğruyol” markası ile kağıt ve doğal malzeme birlikteliğini farklı tasarımlarla buluşuyor ve kağıdı hayatın içinde farklı hallerde yaşamayı bilir hale geliyor. Bu da benim baştan beri yapmak istediğim şeydi… Sıra dışı, kuralları olmayan, hayallerin ötesini geçmiş, ruhu her an parçasında hissedilen yeni bir dünya tasarlamak.
Yurt dışı planların neler?
Bu sene ağırlıklı olarak Avrupa ve Amerika’da markamı tanıtıyor olacağım. En yakın olarak, Ocak ayında Amerika Las Vegas’ta fuara katılıyorum. Nisan ayında da Milano’da Zona Tortona’da olacağım. Bunların dışında 2013 yılında yurt dışında sanat ve tasarım fuarlarında yer alacağım…
Benjamin Franklin “Her sabah mahmur mahmur gazeteyi açarım, eğer ismim yazmıyorsa, hemen uyanırım!” demiş. Senin gazetede kendinle ilgili neyin yazıldığını okumak hayalindir?
Şu anda iki tane var aslında. Dünyanın birçok farklı ülkesinde, o ülkelere özel ve ülkelerin sanatçılarına özel kağıt ve doğal malzemeler ile tasarladığım eşya ve tabloların sergileneceği sergi turnemin yayınlandığı haberi görmek isterdim. Tüm dünyada, gezerek yapmayı planladığım geri dönüşüm projelerimin haberini okumak isterim.