© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Brooklyn’de İstanbul Yansımaları

Brooklyn’de İstanbul Yansımaları

Brooklyn Halk Kütüphanesi benim için her zaman huzurlu bir ilham kaynağı olmuştur ve bu ziyarette oraya geri dönmek, hem tanıdık hem de yeni bir heyecan taşıyordu.

 

Kütüphanenin altın renkli büyük cephesi ve zarif “art deco” detayları, şehrin kültürel zenginliğini yansıtıyordu. Girişteki hareketlilik, buranın, fikirlerin ve yaratıcılığın bir araya geldiği bir merkez olduğunu hissettiriyordu. Kütüphanenin içindeki atmosfer sakin ama canlandırıcıydı. Büyük Lobi, modern tasarımıyla dış cephenin klasik ve gösterişli detaylarına tezat oluşturuyordu. İnsanların araştırma yapması, kitap okuması ve sergiyi gezmesi mekâna odaklanmış bir enerji katıyordu. Alçak sesle yapılan konuşmalar; cilalı zeminlerde yankılanan ayak sesleri ve ara sıra duyulan kâğıt hışırtılarıyla sakin bir ritim oluşturuyordu.

 

“Türkiye Hayatımı Kurtardı: Baldwin İstanbul’da, 1961–1971” sergisi, bir anlatı kitabı gibi önüme serildi… Bu sergi, edebiyat dünyasının en önemli isimlerinden biri olan James Baldwin’in (1924-1987) yüzüncü doğum yılını kutluyordu. Baldwin, edebi dehasıyla insan hakları mücadelesine ışık tutmuş, Amerikan toplumundaki ırkçılık ve eşitsizlik konularını derinlemesine ele alan bir yazar ve aktivistti. İstanbul’da geçirdiği yıllar, onun hem kişisel hem de sanatsal olarak kendini yeniden keşfetmesine olanak tanımıştı. Sergi, Baldwin’in İstanbul’da geçirdiği yıllara ve Türk fotoğrafçı ve yönetmen Sedat Pakay (1945-2016) ile kurduğu dostluğa ışık tutuyordu.

 

Pakay’ın objektifinden yansıyan kareler, Baldwin’in hayatının bu az bilinen dönemini samimiyetle anlatıyordu.

 

MoMA ve Smithsonian gibi koleksiyonlarda eserleri bulunan Pakay, derinlik ve sıcaklık taşıyan anları ölümsüzleştirme konusunda benzersizdi. Baldwin’e dair çalışmaları, hem Türkiye’deki huzuru hem de onun yaratıcılığına ilham veren ortamı görsel bir günlüğe dönüştürüyordu. Bir kare özellikle dikkatimi çekti: Baldwin’in Boğaz’a bakarken çekilmiş sade bir fotoğrafı. Arkasında minareler, kubbeler ve parıldayan sularla bezenmiş şehir manzarası uzanıyordu. Bu kare, şehrin zamansız güzelliği ve Baldwin’in tefekkür dolu haliyle, aynı hayranlığı paylaştığımızı hissettirdi.

 

Bir başka fotoğraf, Baldwin’i Yeni Cami’nin basamaklarında otururken, oradaki insanlarla sohbete dalmış ve gülümserken gösteriyordu. Sahnenin huzurlu enerjisi hissediliyordu. Sanki alçak bir sohbet uğultusunu, taş basamaklarda yankılanan ayak seslerini ve simitçilerin “Simit!” diye seslenişlerini duyabiliyordum. Bu kare, İstanbul’un canlı yaşamının ortasında kurulan bağlantıların ve paylaşılan insanlık deneyiminin bir yansıması gibiydi.

 

Kütüphaneden ayrılırken, Baldwin’e, İstanbul’a ve ilhamı evinden uzaklarda arayan birçok insana olan bağımı daha güçlü bir şekilde hissettim. Bu sergi, yalnızca Baldwin’in hayatını kutlamakla kalmıyor; sanatın ve mekânların bizleri birleştirme gücüne de ışık tutuyordu.

 

Reflections of Istanbul in Brooklyn

The Brooklyn Public Library has always been a source of peaceful inspiration for me, and returning there for this visit felt both familiar and refreshing. Its large, gold-colored facade and elegant Art Deco details reflected the cultural richness of the city. The bustling entrance conveys that this is a hub where ideas and creativity converge. Inside, the atmosphere was calm yet energizing. The Grand Lobby, with its modern design, stood in contrast to the classical and ornate details of the exterior. The energy of the space was shaped by people researching, reading, and exploring the exhibition. Conversations were held in hushed tones, while the sound of footsteps on polished floors and the occasional rustle of papers created a quiet rhythm.
The exhibition Turkey Saved My Life: Baldwin in Istanbul, 1961–1971 unfolded before me like a visual narrative. The exhibition celebrated the 100th birthday of James Baldwin (1924-1987), one of the most significant figures in the literary world. Baldwin, through his literary brilliance, shed light on the fight for human rights and delved deeply into issues of racism and inequality in American society. His years in Istanbul allowed him to rediscover himself both personally and artistically. The exhibition highlighted Baldwin’s years in Istanbul and his friendship with Turkish photographer and filmmaker Sedat Pakay (1945-2016). Captured through Pakay’s lens, the photographs offered an intimate portrayal of this lesser-known period in Baldwin’s life.

Pakay, whose works are part of collections such as MoMA and the Smithsonian, had an extraordinary ability to immortalize moments filled with warmth and depth. His work on Baldwin transformed Baldwin’s time in Türkiye into a visual diary, showing the peace and inspiration the city provided him. One photograph in particular caught my attention: an image of Baldwin gazing out over the Bosphorus. Behind him stretched a cityscape adorned with domes, minarets, and shimmering waters. This photo captured the timeless beauty of the city and Baldwin’s contemplative demeanor, making me feel as though he shared the same sense of wonder I have experienced countless times on those shores.

Another photograph showed Baldwin seated on the steps of the Yeni Cami (New Mosque), smiling and engaged in conversation with the locals around him. The relaxed energy of the scene was tangible. I could almost hear the soft hum of voices, the faint echoes of footsteps on the stone, and the rhythmic calls of ‘simitçis’ calling out “Simit!” as they passed by. (Simit: A circular bread with a sesame-crusted exterior. A very popular Turkish street food). It was a snapshot of connection and shared humanity, a reflection of finding meaning amidst the vibrant life of Istanbul.

As I left the library, I felt a stronger connection to Baldwin, to Istanbul, and to those who seek inspiration far from home. This exhibition did more than celebrate Baldwin’s life; it illuminated the power of art and place to bring people together.

Yazar Hakkında /

New York’ta Sotheby’s Institute of Art’ta Art Business Master’ını tamlamlayan Lara Bayer, şu an New York’ta yaşayan bir küratör ve sanat danışmanıdır. Aktif olarak dünyadaki tüm sanat etkinliklerini takip etmekte, New York’ta ve Türkiye’de sanatçılar, galeriler ve koleksiyonerler arasında sanat etkinlikleri düzenleyerek sanatı dünyada daha erişebilir hale getirmeyi hedeflemektedir.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.