Uzman Diyetisyen Pelin Polat Sürdürülebilir Diyet
Aynı zamanda psikoloji alanında yüksek lisansı olan Uzman Diyetisyen Pelin Polat, sürdürülebilir bir diyet için ruhu da beslemenin önemine değinerek kilo verme sürecinde yapılan yanlışları ve dikkat edilmesi gereken noktaları MAG Okurları için ele alıyor.
Kilo vermek için yapılması gerekeni pek çoğu biliyor: Alınan kalorinin, harcanan kaloriden daha az olması. Peki, buna rağmen kilo neden verilemez?
Sorunun cevabı cümlede aslında. Kilo verme sürecinde yapılan en büyük yanlış, kalori açığı oluşturunca kişinin direkt zayıflayacağını düşünmesi. Beslenme, detaylı bir bilim dalıdır. Tükettiğimiz besinlerin kombinasyonu, hangi saatlerde yediğimiz, metabolizmamız, bağırsak floramız, genetik yapımız, hormonal dengemiz, öğün sıklığı, yeme hızı, uyku düzeni, stres faktörleri, ek hastalık, yaş, vücudumuzdaki ödem, yağ-kas oranı, besinlerin içeriği, diyet listesindeki makro ve mikro besin ögelerinin miktarı; bunların hepsi kalori açığının yanında kilo vermek için üstünde durulması gereken çok önemli faktörlerdir. Tükettiğimiz besinin içeriği kan şekerimizde dalgalanmalara sebep oluyorsa, glisemik indeksi yüksek besinleri tercih ediyorsak; istediğimiz kadar kalori açığı oluşturalım, yine de bu bizim yağ oranımızın artmasına sebep olacaktır. Yağ oranı artışı demek, bir sürü hastalığa davetiye çıkarmanın yanı sıra metabolizmanın yavaşlaması demektir. Gece geç saatte yediğiniz 200 kalorilik bir gıda, sabah yediğiniz 800 kalorilik sağlıklı bir gıdadan daha zararlı. Sirkadiyen ritmimize uygun bir beslenme olması, kilo vermek ve sağlıklı olmak isteyenler için şart. Şöyle diyenler var, “Yiyeceklerin kalorisi saate göre mi değişiyor sanki?”. Değişmiyor ama vücudumuzun onu rahatlıkla sindirebilme süreci, hormonal değerler ve kan şekeri dengemiz değişiyor. Bunu melatonin hormonu ile örneklendirmek istiyorum. Melatonin hormonu gece uyuduğumuzda daha çok salgılanıyor. Gece uyumak yerine gündüz yeterli şekilde uykusunu alan bir birey yeteri kadar melatonin salgılamıyor. Uyku süresi aynı, değişen tek şey uyuma eylemini yaptığımız vakit. Fizyolojimize aykırı olan bu durumlarda hormonal dengemiz bu şekilde olumsuz etkileniyor. Besinlerde de böyle; yediğimiz yiyeceğin kalorisi aynı olsa bile yanlış şekilde, vakitte tüketmek dengeyi bozar. Kilo vermek sadece kalori açığına dayansaydı, obezite en yaygın kronik hastalıklar arasında yer almazdı. Kişinin bilinçsizce yaptığı diyetler ağır sonuçlara yol açabilir. Kulaktan dolma bilgiler ile değil, işin profesyonelleri ile diyet yapılmalı.
Kilo vermek için yola çıkan kişiler kısa bir süre sonra diyetten vazgeçebiliyor. Bunun nedenleri neler olarak karşınıza çıkıyor? Danışanlarınızın kararlı bir süreç geçirmesi adına neler yapıyorsunuz?
Sürdürülebilir beslenmeyi benimsemek gerek. Klinik tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki fazla katı ve kişiyi sosyal hayatından uzaklaştıran diyetler uzun vadeli olmuyor. Kişiyi diyet kavramından uzaklaştırıyor. Fizyolojik ihtiyaç dışında, kontrol dâhilinde ruhu beslemek de gerekir. Kişinin haftada bir yaptığı minik bir kaçamak bile sürece olumlu yönden katkı sağlar. Diyeti yaşam biçimi haline getirmeniz gerekiyor. Kişiye özel beslenme planı ile en uygun sürdürülebilir programları hazırlıyorum. Diyet sürecinde de danışanlarımla sürekli iletişim halinde kalıyorum. Psikoloji yüksek lisansı yapmış bir diyetisyen olarak diyet sürecinde motivasyonu artırmak, stres yönetimi ve yeme eyleminin duygusal sorunlarımıza çözüm olmadığını anlatabilmek büyük önem teşkil ediyor. Diyet listelerinin önemi kadar dengelemeyi de danışanlarımıza öğretebilmek, liste dışına çıkıldığında “zararın neresinden dönersek kârdır” diyerek hızlıca nasıl telafi edilebileceğini anlatmak çok önemli.
Kilo vermek isterken en çok yapılan yanlışlar nelerdir?
Besinlerin içeriğine değil de sadece aradaki kalori açığına bakarak kilo vermeyi planlamak, fiziksel aktiviteyi ihmal etmek, kan sonuçlarını göz ardı ederek diyet uygulamak ve hormonal dengemize zarar vermek, endokrin uzmanına ve diyetisyene danışmadan takviye kullanmak, her gün tartılmak, sosyal medyayı çok kullanarak elde edilen bilgi kirliliği, gerçekçi olmayan hedefler, kısa süreli çözümler, uykusuzluk, kendi idealinize ulaşmak yerine vücudunuzu başka beden tipleri ile kıyaslamak, dengesiz beslenme, kilo vermek için tek bir besini veya takviyeyi mucizevi görmek.