Uzm. Dt. Nurgül Demir Hamilelikte Ağız ve Diş Sağlığı
Hamileliğin, ağız ve diş sağlığını etkileyen önemli fizyolojik değişimlerle dolu bir süreç olduğunu belirten Uzm. Dt. Nurgül Demir, bu dönemde ağız ve diş sağlığını korumanın yöntemlerini ve dikkat edilmesi gereken noktaları MAG Okurları için ele alıyor.
Hamilelik döneminde meydana gelen fizyolojik ve hormonal değişimlere ağız sağlığını riske sokan, dişleri ve onları çevreleyen yumuşak dokuları etkileyebilecek sorunlar da eşlik edebilir. Var olan diş çürükleri ve diş eti hastalıklarının tedavileri tamamlanmadan hamilelik başlamışsa, bu durum hem anne adayı hem de bebeğin sağlığı için daha fazla önem taşır.
Hamileliğin ilk üç aylık döneminde sıklıkla görülen bulantı ve kusma, diş yüzeylerinde mineral kaybına yol açarak “erozyon” dediğimiz diş aşınmalarına neden olabilir. Bu dönemde sodyum bikarbonatla gargara yapmak, ağız içindeki asidik ortamın nötralize edilmesine yardımcı olur; ancak, kustuktan hemen sonra diş fırçalamak, diş yüzeylerinde aşınmayı artırabilir. Kusmadan sonra dişlerin fırçalanması için kırk beş dakika ila bir saat beklenmesi gerekir. Düzenli olarak sodyum floridli ağız gargaralarının kullanılması, dişlerden sert doku kaybını önlemeye yardımcı olurken diş hassasiyetini de kontrol altında tutar.
Hamilelik dönemindeki hormonal değişimler ağız kuruluğuna yol açabilir. Tükürük miktarındaki düşüş, ağız içindeki yumuşak dokuların ve diş yüzeylerinin temizlenebilirliğini azaltarak diş çürükleri ve diş eti hastalıkları riskini artırır. Düzenli su tüketimi genel sağlık için olduğu kadar ağız ve diş sağlığı için de önemlidir. Ksilitollü sakızlar, çiğneme sırasında tükürük akışını artırarak ağız içi yumuşak dokuların ve diş yüzeylerinin temizlenmesini sağlar. Ayrıca ağızda oluşan asitlerin tamponlanmasına yardımcı olarak çürüklerin önlenmesinde etkili rol oynar ve diş yüzeylerine bakteri tutulumunu azaltarak dişleri çürümeye karşı korur. Ağız kuruluğu şikâyeti olan anne adayları için pratik bir çözüm olacaktır.
Hamileliğin ikinci üç aylık döneminde özellikle diş eti hastalıklarına karşı dikkatli olunmalıdır. “Hamilelik gingivitisi” olarak bilinen ve diş etlerinde kırmızılık, şişlik, hassasiyet ve diş eti kanamaları ile başlayan diş eti problemlerine karşı geç kalınmadan önlem alınmalı ve mutlaka uzman bir diş hekimine danışılarak düzenli takipler yapılmalıdır. Aksi takdirde, hamileliğin sekizinci ayları diş eti hastalıklarının pik yaptığı dönemlerdir. Diş eti hastalıkları, estetik bölgede bulunan ön dişleri arka grup dişlere göre daha çok etkiler. Diş eti hastalıklarının erken doğum, fetüste gelişme geriliği, düşük doğum ağırlığı, preeklampsi ve gebelik diyabeti gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği unutulmamalıdır.
Anne adayları için bir diğer önemli nokta, hamilelik döneminde ağız hijyenine yeterli özen gösterilmemesi durumunda diş yüzeyinde oluşan bakteri plağının uzaklaştırılamamasıdır. Bu durum “hamilelik tümörü” olarak bilinen ve iyi huylu bir diş eti büyümesi ile sonuçlanabilir. Damarlı yapısı nedeniyle koyu kırmızıdan mora, değişen renklerde görülebilir ve genellikle hamileliğin ikinci veya üçüncü üç aylık dönemlerinde oluşur. Kendiliğinden iyileşebileceği gibi bazı durumlarda cerrahi olarak tedavi edilmesi gerekebilir.
Koruyucu diş hekimliği, anne adayları için ileri düzey diş tedavilerinin gerekliliğini azaltarak büyük önem taşır. Florürlü diş macunları ve ağız gargaralarının düzenli kullanımı, profesyonel olarak uygulanabilecek flor preparatları, diş çürüklerinin önlenmesinde ve çürük riskinin kontrol altında tutulmasında etkili rol oynar. Hamilelik sırasında koruyucu diş tedavileri, profilaktik uygulamalar ve diğer diş tedavileri, anne adayını takip eden kadın doğum uzmanının onayı ile uygulanabilir; ancak, en uygun dönem ikinci üç aylık dönemdir. Gerekli görülen ve doğum sonrasına ertelenemeyecek diş tedavilerinin hamileliğin ikinci üç aylık döneminde yapılması, ilerleyen dönemlerde diş enfeksiyonları veya hamileliğe bağlı gelişebilecek komplikasyonların önüne geçilmesini sağlar. Anne adaylarının diş tedavilerinde kullanılacak ilaçların “güvenli ilaç” kategorisinde olmasına özen gösterilmeli ve mümkün olan en düşük dozda ilaç kullanılmalıdır. Hamilelik döneminde diş tedavisi yapılacak anne adaylarında, kronik sistemik hastalıklar ve riskli gebelikler gibi anne ve bebeğin hayatını riske atabilecek durumlar göz önünde bulundurularak, mutlaka anne adayını takip eden kadın doğum uzmanının onayı alınarak işlem planlanmalıdır.
Anne Adayları İçin
ï Çocuk sahibi olmayı planlayan anne adaylarının düzenli diş hekimi kontrollerini aksatmaması, hamilelik döneminde diş problemleri ile karşılaşma riskini en aza indirirken diş eti hastalıkları nedeniyle anne ve bebeğin zarar görme ihtimalini de ortadan kaldırır.
ï Bulantı ve kusma ile seyreden hamileliklerde, kustuktan hemen sonra diş fırçalanmaz; kırk beş dakika beklenmesi gerekir. Ağzın suyla çalkalanması ve sodyum bikarbonatla gargara yapılması, ağız içindeki asidik ortamın dengelenmesine yardımcı olarak diş yüzeylerinin korunmasını sağlar.
ï Hamilelik döneminde, her kahvaltıdan sonra ve her gece uyumadan önce florürlü diş macunu ile dişlerin fırçalanması, kusma kaynaklı diş aşınmalarının ilerlemesini ve aşınma nedeniyle oluşabilecek diş hassasiyetini önler.
ï Ağız kuruluğundan şikâyetçi olan anne adaylarında, ksilitollü sakızlar, çiğneme sırasında tükürük akışını artırarak ağız içi yumuşak dokuların ve diş yüzeylerinin temizlenmesini sağlar. Ayrıca ağızda oluşan asitlerin tamponlanmasına katkıda bulunarak çürüklerin önlenmesine yardımcı olur.
ï Organik yoğurt ve kefir tüketilmesi, yüksek kalsiyum içerikleri ile diş yapısını güçlendirir ve tükürük yapısını kalsiyumdan zengin bir hale getirir. Ayrıca probiyotik özellikleri ile ağız içindeki bakteri sayısını azaltarak diş eti hastalıkları ve diş çürüklerine karşı korur.