Uzm. Dt. Nurgül Demir Çocuklarda Konuşma Bozukluğu
Çocuklardaki konuşma bozukluklarında çocuk diş hekiminin rolünü açıklayan Uzm. Dt. Nurgül Demir, dil bağı ve üst çene darlığı sorunlarına değiniyor.
Çocuklarda konuşma bozukluklarının veya gecikmelerinin birçok farklı nedeni olabilir. Dil bağı olarak bilinen, dilin alt tarafında yer alan kalın bir bağ doku uzantısı olan lingual frenulum, doğuştan gelen bir doku farklılığıdır. Dil bağının patolojik farklılıkları, çocuklarda konuşmanın başlamasını engellemez veya geciktirmez; ancak, zamanında ve doğru tedavi edilmediğinde konuşma bozukluklarına yol açabilir. Çenelerin kalıtsal faktörlere bağlı olarak ideal kabul edilen boyutlara göre küçük veya dar olması ya da normal konumuna kıyasla yanlış pozisyonlanması da, çocuklarda konuşma bozukluklarının bir sebebi olarak karşımıza çıkabilir.
Dil Bağı
Çocuklarda konuşma ve dil gelişimi, paralel olarak ilerleyen bir süreçtir. Dil bağının ideal boyutlara göre daha kısa olması veya dilin ön bölgesine kadar uzanarak hareketini kısıtlaması; bebeklik döneminde emme fonksiyonunda yetersizliklere, yutkunma fonksiyonunda farklılıklara neden olabilirken, çocukluk döneminde telaffuz bozukluklarına yol açabilir. Çocuklar, özellikle dil ucunun doğru hareketi ile çıkarılabilen “l, r, t, d, n, s, ş, z, j” gibi sesleri çıkartmakta zorlanabilirler veya bu sesleri farklı şekilde çıkarabilirler. Kısa dil bağı ve dil hareketlerini kısıtlayan yapısı, aynı zamanda çocuğun yutkunması sırasında dilin üst damağı desteklemesini engelleyerek, dişlerde dizilim ve çenelerde gelişim bozukluklarına, hatta çiğneme fonksiyonlarını etkileyebilecek kapanış bozukluklarına sebep olabilir. Özellikle, konuşmaya henüz başlamamış çocuklarda ebeveynler tarafından fark edilmesi zor olabilecek dil bağı patolojileri, rutin çocuk diş hekimi muayenesi sırasında kolaylıkla tespit edilebilir.
Dil çıkarma hareketinin yapılamaması dil bağı patolojisinin dikkat çekmesini sağlayabilen basit bir bulgudur. Çocuğun, dilini dışarı uzatması istendiğinde, dilin bulunduğu konumda bombeleşmesi ve dil ucunun “V” şeklini alması ise, daha spesifik bir bulgu olarak karşımıza çıkar. İleri boyutlardaki dil bağı patolojilerinde, dilin dudaklara dahi değdirilememesi, dil bağının tedavi edilmesi gerektiğini gösteren önemli işaretlerdendir.
Dil bağı tedavisinin zamanlaması, hastanın dil hareketlerinin kısıtlılık derecesine ve fonksiyonel hareketlerin etkilenme düzeyine göre belirlenir. Dil bağı tedavisi, dil hareketlerini kısıtlayan bağ dokunun cerrahi olarak uzaklaştırılması ile gerçekleştirilir. Bu cerrahi işlemin, lazer kullanılarak yapılması, işlem başarısını artırırken, komplikasyon riskini azaltır. Lazerin; uygulandığı bölgede kanama kontrolünü sağlaması, hastanın koltukta geçireceği zamanı klasik cerrahi prosedürlerine göre çok daha kısa tutması, kullanılan malzeme sayısının azlığı, dikiş atılmasına gerek kalmaksızın işlemin tamamlanabilmesi ve bölgedeki bakteri üremesini önlemesi, bu yöntemin çocuklarda kullanımında öne çıkan temel avantajlardır.
Dil bağı ile büyüyen çocuklarda, akıcı ve hızlı konuşma zorlukları, bazı seslerin düzgün çıkarılmasındaki problemler gibi sorunların çözülebilmesi için cerrahi işlem sonrası konuşma terapisi alınması gerekebilir. Dil bağı tedavisi, çocukluğun ilerleyen dönemlerine bırakıldıysa ve çenelerde gelişim, dişlerde dizilim bozuklukları konuşma problemlerine eşlik ediyorsa, mutlaka bir ortodonti uzmanından görüş alınarak ideal tedavi planlanmalıdır.
Üst Çene Darlığı
Çocuklarda ilk diş hekimi muayenesinin önemi vurgulanırken, erken çocukluk çağı çürüklerinden korunma yöntemleri ve süt dişlerinin erken kaybının önlenmesi gibi diş sağlığına yönelik konular ön plana çıkar. Çenelerin kalıtsal faktörlere bağlı olarak ideal kabul edilen boyutlara göre küçük veya dar olması ya da normal konumuna kıyasla yanlış pozisyonlanması da, çocuklarda konuşma bozukluklarına ve bazı seslerin çıkarılması sırasında farklılıklara yol açabilecek bir diğer önemli problemdir.
Burundaki kemik eğrilikleri, geniz eti veya bademcik büyümeleri, alerji gibi etkenler, çocukların burundan nefes alıp vermesini zorlaştırarak ağızdan nefes alıp verme alışkanlığı kazanmasına neden olabilir. Çocuk, ağızdan nefes alıp vermeye devam ettiği sürece, dilin öne ve aşağıya doğru yer değiştirmesiyle dilin istirahat pozisyonunda üst çeneyi destekleyememesi nedeniyle, çocukta üst çene darlığı gelişmesine veya mevcut darlığın artmasına neden olabilir. Emzik kullanımının doğru zamanda bırakılamaması, parmak emme, tırnak yeme, kalem ısırma gibi kötü ağız alışkanlıkları da çene kemiklerine sürekli bir kuvvet iletilmesine neden olarak üst çenede deformasyon gelişmesine ve konuşma bozukluklarına yol açabilir.
Çocuklarda süt dişlerinin tamamlandığı, ortalama 3 yaşlarında, diş dizilim muayenesinin yapılması ve gerekli durumlarda hastanın çocuk diş hekimi ve ortodontist takibinde olması, hem ortodontik tedavi olma ihtimali taşıyan hastanın ağız hijyeni alışkanlıklarının idame ettirilmesini ve diş sağlığının korunmasını sağlayacaktır, hem de ortodontik tedavi için uygun görülen yaşa kadar doktor kontrolünde olunması, planlanan tedavinin seyri için önemlidir.