Uzm. Dt. Ela Çabuk Renklibay Öz Güvenli Gülüşler
Periodontoloji Uzmanı Dt. Ela Çabuk Renklibay; pembe estetik konusuna da değinerek kliniğinde uyguladığı tedavi yöntemlerini detaylandırıyor.
Kendinizden biraz bahsederek başlar mısınız, diş hekimi olmaya nasıl karar verdiniz?
1986 tarihinde Ünye, Ordu’da doğdum. Evliyim ve sevgili eşim Seçkin Renklibay ile dünyalar güzeli bir kız çocuğumuz var. Daha çok yeni anne olmama rağmen çok kutsal bir duygu olduğunu söyleyebilirim. Kızımızın da ileride bu değerli mesleği yapmasını çok istiyoruz. Ayrıca çocukluğumdan beri beyaz önlük benim de hep hayallerimi süslemişti. Öğrenim hayatıma gelecek olursak; 2004 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinde lisans eğitimime başladım ve 2009 yılında onur belgesi alarak mezun oldum. Mezuniyetten sonra bilgi ve becerilerimi daha donanımlı hale getirmek ve özellikle bir alanda uzmanlaşmak istediğim için 2012 yılında başladığım periodontoloji alanındaki (diş eti hastalıkları ve implant cerrahisi tedavisi) uzmanlık eğitimimi 2016’da tamamladım. Diş hekimliği teknolojik anlamda yeniliklere açık bir branş olduğu için, mezuniyet sonrasında birçok sertifikalı kurs ve programlara katılarak kendimi güncel tutmaya çalışıyorum. Bu süreçte yaklaşık yedi yıl boyunca hem kamu hem de özel sektörde çalışarak mesleğimi icra ettim. 2019 yılında ise muayenehanemi açarak en büyük hayalimi gerçekleştirdim ve artık hastalarıma en iyi ve en güncel tedaviyi sunmak için, uzman bir diş hekimi olarak kendi muayenehanemde hizmet vermekteyim.
Kliniğinizde hangi tedavi yöntemlerini uyguluyorsunuz?
Kliniğimde diş hekimliği alanında uygulanan tüm tedavi hizmetlerini ben sunmaktayım. Diş hekimliğinin en basit uygulamaları olan diş taşı temizliği, dolgu kanal tedavisi gibi restoratif işlemlerin yanı sıra gömülü diş çekimi, implant cerrahisi, açık-kapalı sinüs lifting, kemik greftleme, kemik augmentasyonu gibi komplike cerrahi tedaviler çok sık yapılmaktadır. Özellikle son zamanlarda çokça yaygınlaşan dijital gülüş tasarımı, porselen laminalar, bonding, diş ve diş eti seviyeleme, pembe estetik gibi estetik diş hekimliği uygulamaları en sık yaptığım tedaviler arasında yerini almakta. Bunun yanı sıra özellikle uzmanlık alanım olan diş eti hastalıklarını, hemen hemen tüm hastalarımda uyguluyorum, çünkü toplumumuzda yaklaşık her on kişiden en az birinde bu hastalık maalesef çok yaygın görülmektedir.
Diş eti hastalıklarından ve bu alanda yaptığınız tedavilerden bahseder misiniz?
Diş eti hastalığı; diyabet (şeker hastalığı) gibi dünyada en çok görülen kronik hastalıklar arasında yerini almaktadır ve maalesef hiçbir ağrı bulgusu vermeden sinsice ilerleyerek diş eti çekilmesi ve kemik erimesi ile karakterize olan bir hastalıktır. Günümüzde erken dönemde diş kayıplarının birincil sebebi olarak gösterilmektedir. Diş eti hastalığı ile bağlantılı olarak bireylerde kalp ve diyabet hastalıklarının görülme riskinin arttığı kanıtlanmıştır. Kliniğimde on beş yaşında gençleri de, elli beş yaşında yetişkinleri de tedavi etmekteyim. Yaş aralığı olmamakla beraber, özellikle ileri yaşlarda ciddi kemik kaybı ile karşılaşmaktayım ve maalesef böyle bir durumda dişlere çekim kararı almak durumunda kalıyorum. Hastaların bu durumun farkına varması ancak bir periodontoloji (diş eti hastalıkları ve cerrahisi) uzmanının detaylı ağız içi klinik muayenesi ve sonrasında alınan dental radyografilerle mümkündür. Onun için hastalarıma her zaman şikayetleri olmasa bile altı ayda bir düzenli diş hekimi muayenesi önermekteyim. Burada önemli olan, hastalığı erken evrede teşhis edip diş kaybını önleyerek hastalığı ve dolayısı ile kemik kaybını kontrol altına almaktır. Yapılan tedaviler hastadan hastaya ve hastalığın şiddetine göre çeşitlilik göstermektedir. Diş taşı temizliği başta olmakla beraber, subgingival küretaj tedavileri, cerrahi operasyonlar ile kombine uygulanan antibiyotik tedavileri, PRP, periodontal splintler, kemik greft (kemik tozu) materyalleri ile kaybolan dokunun tekrar onarımı gibi birçok tedavi yöntemi vardır. Vurgulanması gereken en önemli nokta; düzenli yapılan diş eti tedavisi, uzun vadede sağlıklı dişlere sahip olmada ve diş kayıplarını önlemede yüzde yüz etkilidir.
Estetik diş hekimliği nedir ve gülüş tasarımı uygulamaları nelerdir?
Estetik diş hekimliği günümüzde belki de en revaçta olan ve hastalarımızın bizlere danıştıkları ve merak ettikleri en önemli konuların başında geliyor. Teknik olarak anlatmam gerekirse hastanın çene, yüz ve diş yapısına göre kişiye özel bir gülüş dizayn edilmesidir. Estetik diş hekimliği, kişinin gülüşünün şeklini, rengini, hizasını, boyutunu iyilileştiren diş hekimliği dalıdır. Estetik diş hekiminin hedefi; kişiyi negatif etkileyen, diş estetiğini bozan, diş kaynaklı problemi çözmektir. Bu anlamda, kişiyi hayal ettiği gülümsemeye kavuşturmayı hedeflemeyi içeren tedaviler bütünüdür. Burada önemli olan estetiği sağlıkla birleştirerek kişinin mevcut diş yapısına zarar vermeden sonuca ulaşmaktır.
Gülüş tasarımı için bize başvuran hastalarımıza birçok tedavi yöntemi uyguluyoruz. Estetik ihtiyaçlar kişiden kişiye değişiklik gösterdiği için planlamalar da tamamen hastaya göre değişmektedir. En çok yaptığımız işlemler arasında lamine veneerler (yaprak porselen), bonding (kompozit lamina), tam seramik kaplamalar, zirkonyum kaplamalar ve diş beyazlatmayı söyleyebiliriz. Bunlardan hangilerinin uygulanacağına ise tedavi sürecine başlamadan önce hastadan aldığımız işlem öncesi fotoğraflara ve hasta şikâyetlerine göre karar veriyoruz. Bazı hastalarda birkaç dişe işlem yapıp küçük dokunuşlarla büyük farklar yaratabileceğimiz gibi, bazı hastalarda tüm dişlere müdahale ettiğimiz durumlar da olabiliyor. Tüm bunların dışında gülüş tasarımını etlileyen çok önemli bir uygulama var ki o da pembe estetik dediğimiz; diş, diş eti seviyesinin ve dudağın birbiriyle uyumlu hale getirilmesidir.
Pembe estetik (diş eti seviyeleme) tedavisi nedir? Hangi durumlarda hastalarınıza uyguluyorsunuz?
Pembe estetik, gülüş tasarımı için gelen hastalarımın neredeyse tümüne uyguladığım bir tedavi yöntemi. Pembe estetik ile kombine uygulanan gülüş tasarımları kişinin gülüşünü bambaşka bir seviyeye taşımaktadır. Bu uygulama ile, dişlerin diş eti seviyesini eşitlemeyi, dişler arasındaki asimetriyi ortadan kaldırmayı ve dudak hattı ile diş eti seviyesi arasındaki uyumsuzluğu gidermeyi hedefliyoruz. Özellikle “gummy smile” (diş eti gülümsemesi) olan hastalarda bu yöntemle diş etlerinin görünürlüğünü azaltarak, hastalarımızın gülüşünü saklamadan daha öz güvenli bir şekilde gülümsemesine yardımcı oluyoruz. Özetlemek gerekirse, diş hekimliğinin her alanı çok ciddi bir planlama ve analiz gerektirmektedir. Hele ki gülüş tasarımı tedavileri tamamen kişinin diş şekline, yüzüne, çene yapısına göre özel oluşturulmaktadır. Önemli olan, kişinin yüzüne yakışan en uygun tedaviye karar verip, en özgün tedaviyi uygulayabilmektir. Ben mesleki hayatımda öncelikli olarak, kişinin mevcut dişlerini korumayı, var olana zarar vermemeyi ve yapılan tedavilerde doğal gülüşleri yakalamayı hedefliyorum. Tedavilerimizin sonunda hastalarımızın kliniğimizden ayrılırken mutlu ve öz güvenli gülüşlerini görmek bizim de en büyük mutluluğumuz.