Tasarımın Asil Yüzü A-YUZU
Yaşamını Cenevre’de sürdüren takı ve şapka tasarımcısı Ayşegül Armağan O’rell’in, her biri hayatın içinden bir hikayeye sahip özgün takı ve şapkaları, A-YUZU adıyla Cenevre ve Amerika’dan sonra Türkiye’de ilk kez Ankara’da satışa sunuluyor. Ayşegül Armağan O’rell’e , Haziran ayından itibaren Ankara Kalesi, Rahmi Koç Müzesi Dükkanları, Kapı Gümüş’te satışa sunulacak olan koleksiyonunu sorduk.
Kimdir Ayşegül Armağan O’rell? Neden A-YUZU?
1978 yılında İzmir’de doğdum. Eğitim hayatıma İstanbul’da başladım, lise eğitimime İstanbul Notre Dame de Sion kız lisesinde devam ederken ailemin aldığı bir kararla İsviçre’ye taşındık. Lise eğitimimi Collège Voltaire’in resim bölümünde tamamladım. Üniversite eğitimimi ise, ilk olarak Cenevre Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde: İngilizce ve İspanyolca bölümlerini, ardından da Cenevre Güzel Sanatlar okulunda Fotoğrafçılık bölümünü okuyarak tamamladım. Örgü örmek ve takı yapmak benim için bir keyifti. Yıllarca kendim ve sevdiğim insanlar için bereler ördüm, takılar yaptım. Yaptığım kolyeleri, bilezikleri uzunca bir süre arkadaşlarıma, anneme hediye ettim. Günlerden bir gün Kapalıçarşı’nın derinliklerinde girdiğim bir dükkan her şeyi değiştirdi. Oradaki renk cümbüşü, maviler, sarılar, turkuazlar, morlar ve yeşillerle donanmış taş ve boncuklar içimdeki yaratıcı ruhu öylesine körükledi ki, fark etmeden orada geçirdiğim o üç saatin sonunda A-YUZU markasını yaratmaya karar verdim. Ürünlerime bir isim ararken, her lisanda anlaşılabilen ahenkli bir isim olsun istedim. A-YUZU bünyesinde iki anlam taşıyan bir marka. Öncelikle Aysegül’ün A’sı….YUZU ise Japonca’da limon çiçeği anlamına geliyor. Fonetik olarak her dilde aynı şekilde, aynı sesle söylenebilmesi de ayrıca benim için önemli oldu elbette.
A-YUZU tasarımlarının hikayesi nedir? Bu tasarımlar nerede ve nasıl satışa sunuluyor?
A-YUZU markasıyla broştan şapkaya, kolyeden bileziğe renklerin büyüsünü tasarımlarıma taşıyorum. Öncelikle A-YUZU tasarımlarının iki önemli özelliğinden bahsetmeliyim. Birincisi, tüm yaptığım tasarımlardan sadece bir tane yapıyorum. Hiçbir zaman bir ikincisi olmuyor, olamaz. O kadar az bulunan materyallerle çalışıyorum ki, hiçbir ürünün tekrarı olmuyor. A-YUZU tasarımına sahip olan kişi bilir ki, kendisinde bulunan tasarımdan, küpe veya kolye fark etmez asla bir benzerini başka birinin üzerinde görmeyecek. İkincisi ise, yaptığım her bir tasarım hayatın içinden, hepsinin ayrı bir hikayesi var. Broşta kullandığım bir kumaş yıllar önce giyilmiş bir kimono parçasından oluşurken, başka bir kolyede kullandığım boncuk, Afgan bir kadına ait kolyenin bir boncuğu olabiliyor. Yaptığım takılarda kullandığım taş ve boncukların mutlaka bundan önce başka hikayeleri var. Tasarlamaya, bundan önceki hayatın tüm mutluluğunun yeni tasarıma geçmesini dileyerek yapmaya başlarım. A-YUZU tasarımlarının insanlara uğur ve şans getireceğine inanarak yapar ve öyle satarım.
A-YUZU Cenevre ve Amerika’dan sonra Türkiye’de satışa sunuldu. Neden önce Türkiye değil?
Yıllardır Cenevre’de yaşadığım için tabii ki önce Cenevre’de satmaya başladım. Cenevre’nin en güzel alışveriş caddesindeki, en özel dükkanda satılıyor A-YUZU ürünleri. Sonra Amerika geldi arkadan. Ama en büyük hayalim de bir gün tasarımlarımı ülkemde, İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de “benim ürünüm sadece bende olsun” diyen ve özel ürün isteyen kişilerle buluşturabilmekti. Takılarımı ilk önce www.a-yuzu.com isimli sitemdeinternet üzerinden satışa sundum. Şimdi ise çok yeni bir işbirliğine imza atarak, Haziran ayından itibaren Türkiye’de ilk defa Ankara Çengelhan’da Kapı Gümüş isimli dükkanda tüm tasarımlarımı tek parça ürünlere ilgi duyan alıcılarla buluşturmaya başladım. Türkiye’de ilk defa ailemin de yaşadığı Ankara’da alıcılarla buluşmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum.
Bir tasarımcı olarak hayaliniz nedir? Tüm dünyada A-YUZU markasını satıyor olmak mı?
Birçok hayalim var tabii ki. Çok özel, çok az rastlanan parçalar bulmaya ve bunları tasarımlarımda kullanmaya devam edebilmek istiyorum. Bunun için imkanlarım ölçüsünde dünyayı dolaşmaya devam ediyorum. Dünyanın her ülkesinde olmaz ama hedeflediğim ülkelerde A-YUZU takan hanımların sayısının artması da hayalim elbette. Öte yandan, yıllardır yurt dışında yaşadığım için ülkemi çok özlüyorum. Her sene en az üç-dört kere ülkeme geliyorum, ailemle birlikte oluyorum, ama yetmiyor tabii ki. Klasik olacak belki ama çayı-simidi bile çok özlüyorum. Bir başka hayalim de yıllar sonra İstanbul, Cunda Adası ya da Alaçatı’da açacağım küçük ama bir o kadar da özel butiğimde tasarladığım tüm ürünleri alıcısına kendim sunmak, her birinin hikayesini tasarımlarıma ilgi duyan insanlara aktarmak. O takıyı ya da bereyi, alan kişiye kendim şans dileyerek takdim etmek istiyorum. Çok yıllar sonrası için bir hedef ama düşündükçe mutlu oluyorum.
www.a-yuzu.com
[nggallery id=1297]