Söz Müzik KÜRŞAT BAŞAR
Biraz bize jazz festivalinden bahsedebilir misiniz, neler düşünüyorsunuz Türk halkının jazz’a eğilimi konusunda?
Yıllar önce Türkiye’de jazz festivalinin ilk başladığı dönemi hatırlıyorum. O zamanlar İstanbul festivalinin içerisinde jazz vardı, bir de Bilsak Festivali düzenlemiştik. Onlara dünyadan sayılı isimleri getirmiştik. Bu o zaman bizim için çok büyük bir olaydı. Tabii zaman içerisinde artık neredeyse Türkiye’ye gelmeyen kalmadı, çok ünlü isimler geliyor. Çok değişti artık Türkiye’nin yapısı ve halkın da büyük bir ilgisi olduğunu düşünüyorum artık… Her ne kadar ilgisizmiş gibi görünseler de jazz konserlerinde yer bulunamıyor, çok zor gidilebiliniyor. Onun dışında tam Amerikan jazzı diyemeyeceğim ama o türe benzer müzik yapan birçok grup ve sanatçı geliyor. Onlar da festival dışında başka yerlerde çıkıyorlar. Ankara festivalinin en önemli özelliği; 20.yılını doldurmuş olması, bu çok büyük bir başarı. Çünkü bu tür festivallerin sayısı dünyada artık gittikçe azalıyor. Bugün artık çok az festival bir şehir ile anılıyor. Aslında Ankara’nın buna bence daha fazla önem vermesi gerekiyor. Özellikle Ankaralı iş adamlarının önem vermesi lazım. Çünkü dünyanın birçok kentinde muhakkak onlar da gidiyorlardır ve bilirler ki; bu tür festivaller kentin değerini arttırır, özellikle de turistler açısından. Jazz ve klasik müzik festivalleri önemsizmiş gibi dursa da, aslında tüm dünyada çok ciddi bir potansiyeldir.
Yazarlık kariyerinizin yanında bir de müzik var, kendinizi hangisiyle daha iyi ifade ettiğinizi düşünüyorsunuz?
Benim esas işim yazarlık, çok eski yıllardan beri bununla uğraştım. Ayrıca onun dışında gazetecilik ve editörlük de yaptığım için yazı benim bütün hayatımı oluşturan bir şey… Müzik ise çocuklukluğumdan beri benimle gelen ama profesyonel olarak çok geç başladğımı bir olay… O, benim için hem hayalimin gerçekleşmesi hem de beni strese sokan bir iş oldu. Çünkü daha fazla çalışmam gerekti.
Peki bu tempoda kendinize nasil zaman ayırıyorsunuz?
Aslında yaptığım işlerin hepsi sevdiğim işler olduğu için, hepsini kendime zaman ayırmak gibi görüyorum. Arkadaşlarımla oturup müzik konuştuğum zaman, prova yaptığımız zaman ya da yeni bir albüm hazırlarken aslında bir yandan da eğleniyorum. Bunların içerisinde çok mutlu olduğum için kendime ayrıca bir vakit ayırmaya çalışmıyorum.
Sinema sektörüne yönelmeyi düşünüyor musunuz hiç? Malum, bu aralar sinema sektörü çok popüler olmaya başladı ve önemli bir ivme kazandı. Bu yönde bir proje gelse bununla ilgili düşünceleriniz neler olur?
Ben birkaç dizide konuk oyuncu olarak oynadım, birkaç dizi senaryosunun başlangıçlarında da yazar olarak bulundum ama tabii zor bir iş ve çok vakit alan bir iş. Benim esas işlerimden biri değil oyunculuk ama belki yine yazı grubunda veya bana çok uygun bir rol olursa düşünebilirim.
Son çıkan kitabınızdan bahseder misiniz bize biraz? Ve tabii sıradaki projeler ne zaman gelecek biraz tüyo alalım…
Son kitabım bu hafta çıktı, “Hayal” adında, benim anılarımdan oluşuyor; kitaplarımı yazarken neler yaşadığımı anlattığım bir kitap… Yeni bir romana da hemen başladım ama o ne zaman biter bilmiyorum. Belki önümüzdeki yaz yeni bir albüm çalışmasına gireceğiz, onun ön hazırlıkları da başladı.