Serap Minaz Kıratik Psikolojik İlk Yardım
Çiftlere, çocuklara, ergenlere, ailelere ve yetişkinlere danışmanlık veren ve kurucusu olduğu anaokulu ile yüzlerce aile ve çocukla çalışmalar yapan Uzman Psikolog Serap Minaz Kıratik; acil durum, afet veya travmatik bir olaydan etkilenen kişilere destek vermek amacıyla gerçekleştirilen psikolojik ilk yardım hakkında açıklamalarda bulunuyor…
Psikolojik ilk yardım nedir? Amacını biraz açıklar mısınız? Kimler psikolojik ilk yardım uygulayabilir?
Psikolojik ilk yardım kavramı sanıldığı gibi psikoeğitim, tedavi, teşhis, terapi ya da bir danışmanlık değildir. Doğru şekilde anlaşılır ve ilk yardım yönergeleri doğru izlenirse herkes tarafından uygulanabilir. Bunun için ruh sağlığı alanında çalışıyor olmak şart değildir. Yıllar içinde, acil durumlardan sonra birçok insanın birtakım temel desteklerle iyileşebildikleri ve psikolojik sağlıklarında herhangi bir problemle karşılaşılmadığı gözlenince ilk aşamada öncelik, psikolojik ilk yardıma verildi. Hem çocuklara hem de yetişkinlere bu anlamda hepimiz destek olabiliriz. Çocukların bolca oyunla kendilerini ifade etmelerine alan tanımamız, yetişkinleri ise dikkatle ve samimiyetle dinlememiz gerekiyor.
Psikolojik ilk yardım diye bahsettiğimiz; acil durum, afet veya travmatik bir olaydan etkilenen kişilerin psikolojik sağlığının kötüye gitmesini önleme amacıyla gerçekleştirilen insani bir destek faaliyetidir. İnsanların kendilerini güvende, anın içinde, umudunu yitirmemiş hissetmelerini, sosyal olarak izole olmadan bağ kurmaya devam edebilmelerini ve yaşadıkları yoğun stresi azaltmayı amaçlar. “En azından yaşıyorsun,”, “En azından sakatlanmadın,” gibi durumu küçülten şeyler söylememeye özen göstermeli, avutmaya yönelik gerçekçi olmayan, tutulamayacak, umut vadeden sözlerden uzak durulmalıdır. “Seni anlıyorum,” gibi sığ ve anlaşılmamış bir cümle yerine “Seni anlamam mümkün değil ama yanındayım, güvendesin.” demek çok daha anlamlı olacaktır. Kişiye destekleyici, şefkatli ve güvenli bir ortam sağlamalı ve her nasıl hissediyorsa, böyle hissediyor olmasının çok insani ve doğal olduğu hatırlatılmalıdır. Travmatize olmuş kişilere, detay vermeleri veya yaşadıklarını anlatmaları yönünde herhangi bir şekilde ısrar etmemeye özen göstermeli, sadece dinlemek ve destek olmak için içtenlikle yanında olduğumuzu hissettirebilmeliyiz.
Farklı kültürler ya da ayrımcılığa maruz kalma riski olan bireylerde psikolojik ilk yardım uygulamaları nasıl ilerler?
Risk altında olarak bahsedebileceğimiz grupta kadınlar, çocuklar, zihinsel ve fiziksel engeli olan bireyler ile farklı kültür ve inanca mensup kişiler bulunur diyebiliriz. Psikolojik ilk yardım uygulamaları bu aşamada öncelikle bu kişilerin güvenliklerinin sağlanması ile başlar. Riskleri değerlendirilir ve herhangi bir kriz ortamı varsa, gerekli önlemler alınır. Güvenlik sağlandıktan itibaren temasta olmalarını desteklemek için yakınları ile irtibat sağlanır ve gıda, barınma gibi temel ihtiyaçları karşılanır.
Psikolojik ilk yardım uygularken, yani kişiye dinleme, anlama ve yanında olma desteği verirken, yardım verdiğimiz kişilerin içinde bulundukları kültürü göz önünde bulunduruyor olmamız önemlidir. Grup çerçevesinde bulunan insanların kültürel özelliklerine, kültür geçmişlerine göre hareket etmemiz gerekir. İnançları, ritüelleri, hayat rutinleri, selamlaşma ve giyim şekilleri hakkında bilgi sahibi olmaya özen gösteririz. Bu bağlamda en çok zorlanılan konu dil konusu olur. Her zaman; ortak dil, ortak kültür yaraların daha hızlı sarılmasına olanak sağlar. Şu anda da birbirimizi en iyi anlayan, ortak kültür mirasını paylaşan bireyler olarak hepimizin birbirimize iyi gelmesi tam da bundandır.
Psikolojik ilk yardım müdahalelerinde etik ve ahlak konularına değinir misiniz? Bu hassasiyetle ve zarar vermeden nasıl ilerlenir?
Bizim psikolojik ilk yardım müdahalelerinde en temel aldığımız iki konu “zarar vermeme” ve “gizlilik” ilkeleridir. Herkes psikolojik ilk yardım uygulayabilir dedik; ama herkes bu etik konulara dikkat ederek uygulayabilir. Kişilerin bizlerle paylaştıkları tüm özel ve mahrem bilgiler gizlilik esası ile korunuyor olmalıdır. Anlamsızca gerçekleşmesi mümkün olmayan sözler vermek, başlarından geçenleri anlatmaları konusunda ısrarcı olmak, sözleri veya düşünceleri sebebiyle kişileri yargılamak ve para ya da hediye kabul etmek de etik dışıdır.
Afet bölgesi ve çevresi hakkında doğru bilgilendirme yapmak, ilişkideki güven açısından çok önemlidir. Psikolojik ilk yardımın yetersiz kaldığı durumlarda; hayati tehlikesi olan yaralılar, kendine veya başkasına zarar verebilecek olan insanlar, çocuklarına ve kendilerine bakım veremeyecek durumda olanlar için daha profesyonel destek gerekebilir. Bu durumda ilk yardım desteği veren kişinin kendi durması gereken noktayı bilmesi ve kişiyi uygun kaynaklara yönlendiriyor olması da elzemdir.
Psikolojik ilk yardım dediğimiz aslında ilişkide olmak, ilişkide kalmak. Bağ kurmak, bağlantıda olmak. Ne hissettiklerini ne yaşadıklarını bilmek zor, bilemeyiz. Amacımız ilk kez anladığımızı ifade etmek değil, ancak gerçekten anlayarak göz teması kurmak olabilir. İhtiyaçları, yalnız olmadıklarını bilmektir. Hepimiz ilişkide güçleniriz.
Bireyler afet mağdurlarının iyi olmalarını nasıl destekleyebilirler?
Bizim yardım etme, iyi olma hallerini destekleme konusundaki istekliliğimizden ziyade afet mağduru kişilerin neye ihtiyaçları olduğu çok daha önemli. Kişiler olağanüstü bir olay yaşadıkları için konuşmak istemiyor, kendileri ile kalma konusunda ısrarcı oluyor olabilirler. Travma sonrası stres bozukluğu tepkileri verebilirler. Bu tip durumlarda geçici olarak çevreye uyum sağlamakta zorluk yaşanması olağandır. Uykusuzluk, olayı tekrar tekrar yaşıyor gibi hissetme, irkilme, ümitsizlik, yabancılaşma, öfke patlamaları ve gerginlik görülebilir.
Psikolojik iyilik halleri için günlük rutinlere dönebilmelerini destekliyor olmak ve sevdikleriyle bağlantı kurmalarına yardımcı olmak başlangıçta yeterlidir. Rutinden kastım basit hayat içindeki rutinlerimizdir; kahvaltı edilmesi, çay veya kahve içilmesi vs. Güvenlik ve kontrol hissini kaybettikleri için bunun yerine konabilmesinde onlara zaman tanımak gerekir. Önce olayı anlamlandırmaya sonra da yeniden güvende olduklarını hissetmeye ihtiyaçları vardır. “Uyuman lazım, yemen lazım,” diye iyi niyetlerle üstelemek yerine ufak adımlarla ilerlemeli. Böylesi zorlu duygular varken, regüle değilken, tehlikede hissederken yemek yemek ve uyumak çok kolay değildir, anlayış gösterebilmeli.
Afetten dolaylı değil de doğrudan etkilenen çocuklarımız için ise, öncelikle kendi duygularımızın regülasyonu ile ilgilenebiliyor olmamız gerekiyor. Bu hızlıca ve her an olamayabilir. Kendi duygu durumumuzun endişeli, üzüntülü veya korku dolu olması da insani. Kendimizi zorlayarak her an çocuklarımızın karşısında güçlü görünmemiz gerçekçi değil. Yaşını gözeterek yaşadığımız duyguları onlarla paylaşmamızda sakınca yok. Çok zorlayıcı bir ruh halindeysek, profesyonel destek almayı ihmal etmiyor olmamız önemli. Her durumda biliyoruz ki önce kendimiz dengeli olacağız ki çocukların dengesini koruyabilelim.
Kendi duygularımızdan bahsettiğimiz gibi onların duygularından da açıkça bahsetmeliyiz. Korkusunu, kaygısını yok saymadan yaşadığımız tüm duyguların doğal olduğunu konuşabiliriz. Konuşmak istemediklerinde anlayış gösterip konuşmaya zorlamamalıyız. Yetişkinler olarak bile izlediğimiz görüntülerle oldukça zorlandığımızın farkında olarak çocukları bu görüntülere maruz bırakmamaya özen göstermeliyiz. Uygun şartlar sağlandıysa çocuklara kendilerini oyunla ve yaşanılanları resmederek ifade edebilmeleri için destek olunabilir. Rutinlerine geri dönmelerini sağlayabilmek, her nasıl bir ortamda olursak olalım güvende olduğumuzu hissettirmek çocuklara da iyi gelir. Birlikte ve güvendeyiz diyerek bol bol temasta ve iletişimde kalmak bu dönemlerde hem onlara hem de biz yetişkinlere fayda sağlayacak. Onlarla birlikte zorlanacak, yine birlikte iyileşeceğiz. Hepimize çok geçmiş olsun. Tekrarının yaşanmaması dileğiyle.