Romantik Tasarımcı
Babası Derviş Bağzıbağlı’nın yolundan meslek hayatına devam eden modacı Raşit Bağzıbağlı Mercedes Benz Fashion Week 2016’da podyumlarda romantik rüzgarlar estirdi… Defile sonunda Demet Kutluay ile podyuma çıkarak son dönem yaşanan üzücü terör olaylarıyla ilgili mesaj veren başarılı tasarımcı ile İstanbul’daki moda haftasını değerlendirdik…
MBFWI 2016’daki koleksiyonunuzdan bahsedebilir misiniz? Hangi renkler, nasıl bir tarz hakimdi? Hazırlarken nelerden ilham aldınız?
Koleksiyonun çıkış noktası romantizmdi, zaten “Son Romantik” olarak isim verdim. Hayalimde olan, görmek istediğim kadını ifade etmek istedim. Daha giyilebilen dekolteler, soft renkler, romantik detaylar tercih ettim. Mesela romantik olması için dantel kullandım kumaşlarda, uçuşan kumaşlar kullandım. Kırmızıya yer vermedim, sarılar kullandım, sarı en sevdiğim renktir ve çok romantik olduğunu düşünürüm. Pudra tonları, beyaz ve tabii ki olmazsa olmaz renk olan siyahı kullandım. Siyahın zaten bence yazı kışı yok, her zaman kullanılabilir.
MBFWI 2016’yı genel olarak nasıl buldunuz?
Bence genel olarak çok buruk geçti. Ben ilk defa bir defilemde podyuma slogan içeren bir t-shirt ile çıktım, defile sonunda Demet Kutluay ile birlikte. Moda bir eğlence olmadığı için moda haftasının iptal olmamasına en çok bu yüzden sevindim. Biz burada eğlence düzenlemiyoruz çünkü, bu bizim işimizin bir parçası. Nasıl insanlar bankaya, iş yerine gidiyorsa işini yapmaya bizimki de bir iş, sonuçta orada kimseye çalgılı zurnalı eğlence yapmıyoruz biz de. İşimiz gereği mutlaka olması gereken müziği de zaten çok hafif bir şekilde seçtik. Aynı zamanda modaya da her zaman bu tip olaylar, savaşlar yön vermiştir. Şimdi yaşadıklarımızın tabii ki yaşanmasını istemiyorum ama bu yaşananların etkisinin modaya yansımasını 5 sene sonra hissedeceğiz. O yüzden bu tip organizasyonlarda moda ile mesajın birleşmesini çok doğru buluyorum. O yüzden ben de o şekilde bir t-shirt giydim. Toparlarsam, genel olarak buruktu ama az once de belirttiğim gibi iptal olmamasına çok sevindim, çünkü halkın bunun bir eğlence olmadığı hakkında bilinçlenmesi lazım.
Moda haftasının ekonomi ve tasarımcılar açısından ne gibi faydaları olduğuna inanıyorsunuz?
Türkiye’deki moda haftasının dünyaya açılan kısmı ne yazık ki şu an çok kısıtlı. Ekonomik açıdan döngüsü yalnızca Türkiye ile sınırlı bence. Dolayısıyla Türkiye ekonomisiyle aynı oranda ilerliyor. Hatta bu sene çok tasarımcının defile yapmamasının ve yapamamasının sebebi ekonominin iyi olmaması, çünkü çoğu insan bu masrafları ne yazık ki karşılayamadı. Ki ben defile yapabildim diye bu benim açımdan iyi bir şey oldu diye de bir şey yok. Çünkü katılımcı ne kadar fazla olursa dünyadan da rağbet o kadar fazla oluyor. On kişi ile gerçekleştirilen bir moda haftasının dünyadan çok fazla rağbet görmemesi normal. En azından kulis kısmında ben bu sene birkaç farklı insanla karşılaştım, özellikle yabancı satın almacılar büyük ilgi gösterdi. Fakat bunu bir kez değil sürekli yapmak gerekiyor ve bir proje olarak düşünürsek en önemlisi buna inanmak gerekiyor. Umarım ileride daha iyi noktalara gelecek.
Günlük tarzınız ve davetlere katılırken tercih ettiğiniz tarzınızdan bahseder misiniz? Ankara ve İstanbul’un giyim tarzını nasıl karşılaştırabilirsiniz?
Ben kişisel tarzımı şöyle tanımlıyorum; ben takım elbise insanıyım. Kendime çok yakıştırıyorum ve iyi taşıdığımı düşünüyorum. Tüm takım elbiselerimi babam Derviş Bağzıbağlı yapıyor, gömleklerim, her şeyim kendi atölyelerimizde dikiliyor. Bir marka elçisi olarak da çeşitli organizasyonlara bunları giyiyorum. Günlük yaşantımda ve iş yaşantımda da tabii ki kullanıyorum. Sadece bu defilede t-shirt giyceğim için jean tercih ettim. Yoksa şimdiye kadar hiçbir defilemin sonunda jean giymedim.
Ankara’nın giyim tarzını nasıl bulduğuma gelirsek; sadece babam olduğu için söylemiyorum, bence Derviş Bağzıbağlı’nın erkek giyim tarzına çok büyük katkısı oldu, Ankara’daki iş adamları ile ilgili konuşacak olursak… Birçok erkek babamla çalışmaya başladıktan sonra renk giymeye başladı. Birçoğu da kilo vermiştir, çünkü takım elbiselerini hep daha fit, ceketi üste oturan tarzda yapıyor. O yüzden Ankara bazlı konuşuyorsak eğer, babamın erkek modasına çok katkısı olduğunu düşünüyorum. Genel anlamda çok da şık buluyorum erkekleri.
Çok fit görünüyorsunuz, çok kilo vermişsiniz… Son olarak bunu nasıl gerçekleştirdiğinizden bahsedelim…
Teşekkür ediyorum. Tamamen spor yaparak ve sağlıklı beslenerek toplam 12 kilo verdim. Mesela ben normalde çikolata delisiyimdir, bayılırm çikolataya ama bir tane çikolata bile yemiyorum. Ekmek, un bağımlılığım hiçbir zaman olmamıştı zaten ama şimdi şekeri de tamamen hayatımdan çıkardım. Ara öğün kesinlikle yemiyorum, onun yerine bütün öğünlerimi çok ciddi yemek yiyerek geçiriyorum. Geç saatlerde yemek yeme gibi bir sıkıntım yok, çünkü zaten spor yapıyorum ve spor yaptıktan sonra uyuduğunuzda bile o yağ yakımı devam ediyor. Yani spor artık hayatımın bir parçası oldu. Kendime de çok yakıştırıyorum, zaten bir tasarımcı olarak da yalnızca yaptığım kıyafetlerle değil, fiziğimle de örnek olmalıyım.