Prof. Dr. Mustafa Ulubay Mayer-Rokitansky-Küster-Hauser Sendromu
Özellikle kadın kanserleri ve myom gibi jinekolojik rahatsızlıkların tedavisi konusunda uzman olan Prof. Dr. Mustafa Ulubay, “Tıp dünyasında sürekli gelişen bir alan olan kadın hastalıkları ve doğum uzmanlığında, her geçen gün yeni tedavi seçenekleri ve teknikler ortaya çıkıyor. Bu nedenle, hasta memnuniyetini ve sağlık sonuçlarını en üst düzeye çıkarmak için eğitimlerimi sürekli güncellemekteyim.” diyor. Şimdilerde kendi kliniğinde hastalarını kabul eden Prof. Ulubay, Mayer-Rokitansky-Küster-Hauser sendromu hakkında MAG Okurlarını bilgilendiriyor.
Kendinizden bahseder misiniz?
İstanbul’da doğan ve Kuleli Askeri Lisesinde eğitim gördükten sonra Gülhane Askeri Tıp Akademisinde (GATA) Tıp Fakültesi lisans eğitimini tamamlayan Dr. Mustafa Ulubay olarak, uzun bir askerî ve akademik kariyere sahibim. Türk Silahlı Kuvvetlerinde Jandarma Tabip Teğmen rütbesiyle başlayan görevim, kıta hizmeti ve Gülhane Askeri Tıp Akademisinde Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanlık eğitimini içerdi. Van ve Ankara askerî hastanelerinde uzman tabip olarak çalıştım ve akademik kariyerimde yardımcı doçent, doçent ve nihayetinde Sağlık Bilimleri Üniversitesinde profesör ünvanı aldım. Emekli olduktan sonra kendi kliniğimde kadın hastalıkları ve doğum uzmanı olarak çalışmaktayım.
Özellikle kadın kanserleri, myom, endometriosis gibi jinekolojik rahatsızlıkların tedavisinde uzmanlaşmış durumdayım. Ayrıca, robotik cerrahi ve IVF (tüp bebek) sertifikasyonlarına sahibim. Kliniğimde; rahim ağzı kanseri, rahim kanseri ve yumurtalık kanserleri gibi cerrahi müdahaleler gerçekleştiriyor ve hastalarımın sağlığına kavuşmalarına yardımcı oluyorum.
Özellikle minimal invaziv cerrahi tekniklerini tercih ediyorum. Laparoskopik ve robotik cerrahi ile başarıyla birçok ameliyat gerçekleştirdim. Bu yaklaşımlar sayesinde hastalarımın iyileşme süreçlerini hızlandırarak, yaşam kalitelerini artırmayı hedefliyorum.
Doğuştan vajinası olmayan (MRKH sendromlu) kadınlara yönelik olarak peritoneal vajinoplasti gibi yenilikçi cerrahi yöntemler uygulamaktayım. Bu teknikle; kadınlara doğal bir vajina oluşturarak cinsel fonksiyonlarını geri kazandırmak ve üreme yetilerini desteklemek mümkün olabiliyor. Bu beni hem mesleki olarak hem de insani açıdan son derece mutlu eden bir uygulama.
Hekimlik kariyerim boyunca, özellikle doğum sonrası kanamalar gibi acil durumlarda uzmanlaştım ve sağlık personeline eğitici olarak katkı sağladım. Tüp bebek ve üreme sağlığı konularında edindiğim bilgileri de kliniğimde başarıyla uygulamaya devam ediyorum. Robotik cerrahi sertifikasyonumu alarak, bu alandaki teknolojik gelişmeleri de hastalarıma sunabiliyorum.
Tıp dünyasında sürekli gelişen bir alan olan kadın hastalıkları ve doğum uzmanlığında, her geçen gün yeni tedavi seçenekleri ve teknikler ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, hasta memnuniyetini ve sağlık sonuçlarını en üst düzeye çıkarmak için eğitimlerimi sürekli güncellemekteyim. Hastalarımla güvene dayalı bir ilişki kurarak, onların sağlık yolculuğunda yanlarında olmayı ve en iyi tedaviyi sunmayı amaçlıyorum.
Rahim ağzı kanserleri neden oluşur ve tedavi yöntemleri nelerdir?
Rahim ağzı kanserleri genellikle HPV (İnsan Papilloma Virüsü) enfeksiyonuna bağlı olarak gelişen kanser türleridir. HPV, cinsel yolla bulaşan bir virüstür ve çoğu zaman belirti göstermez. Bazı yüksek riskli tipleri, rahim ağzında kansere yol açabilecek değişikliklere neden olabilir. Rahim ağzı kanserlerinin erken evrelerinde genellikle belirti yoktur, bu nedenle düzenli pap smear testleri önemlidir, çünkü erken teşhis, tedavi şansını artırır. HPV aşısı, özellikle genç kadınları HPV enfeksiyonlarına karşı korur ve rahim ağzı kanserlerini önler. Risk faktörleri arasında sigara içme, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, bağışıklık sistemini baskılayan durumlar ve çok sayıda doğum bulunur. Tedavi seçenekleri evre ve hastanın genel sağlık durumuna göre değişir; bunlar arasında cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi yer alır. HPV enfeksiyonlarından korunmak için düzenli sağlık kontrolleri ve korunma yöntemleri önemlidir. Kadınlar, rahim ağzı kanserleri ve HPV ile ilgili bilgi sahibi olmalı ve sağlık uzmanlarıyla düzenli olarak iletişimde kalmalıdır.
HPV lezyonlarında, genital siğillerde kullanılan kolposkopi nedir?
Kolposkopi, rahim ağzı kanserinin erken teşhisinde ve tedavi planlamasında kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntemde, özel bir cihaz olan kolposkop ile rahim ağzı ve vajina yakın bölgeler detaylı bir şekilde incelenir. Kolposkop, büyütücü lensler ve bir ışık kaynağı içerir, bu sayede dokuların daha net görüntülenmesi sağlanır.
Kolposkopi genellikle pap smear testi sonuçları anormal olan kadınlara veya HPV testi pozitif çıkanlara uygulanır. Bu test, rahim ağzındaki anormal hücrelerin ve lezyonların daha detaylı olarak görülmesini ve değerlendirilmesini sağlar. Kolposkop altında alınan biyopsi örnekleri, patoloji laboratuvarında incelenerek kanser öncesi lezyonların doğası ve ciddiyeti belirlenir.
Kolposkopi ayrıca rahim ağzı kanseri dışında, rahim ağzı erozyonları, polipler ve diğer anormalliklerin tanısında da kullanılır. Bu yöntem, doğru tanı ve tedavi planlaması yapılmasına yardımcı olurken, hastalar için minimal invaziv bir prosedürdür ve genellikle poliklinik ortamında gerçekleştirilir.
Sonuç olarak kolposkopi, rahim ağzı kanseri tarama ve takibinde önemli bir araçtır ve doğru tanı konulmasına katkı sağlar.
Doğuştan vajina olmaması MRKH nedir?
MRKH sendromu (Mayer-Rokitansky-Küster-Hauser sendromu), vajinal agenezinin yanı sıra rahimde gelişimsel bir anormallik (hipoplazi veya aplazi) bulunan bir durumdur. Bu sendromda, kız çocukları normal dışı veya tamamen olmayan bir vajinaya sahip olabilirler, ancak genellikle normal görünümlü dış genital organlara ve normal bir yumurtalık fonksiyonuna sahiptirler.
MRKH sendromu nadir görülen bir durumdur ve genellikle adolesan dönemde adet görmeyen kızlarda veya cinsel ilişki sırasında fark edilir. Hastalar genellikle doğurganlık isteği nedeniyle bir uzmana başvururlar. Tanı; fiziksel muayene, görüntüleme çalışmaları (ultrason veya MRI gibi) ve bazen genetik testlerle konur.
Tedavi, vajina oluşturma ameliyatı (vajinoplasti) ile sağlanabilir. Bu cerrahi prosedür, hastanın vajina uzunluğunu ve fonksiyonunu restore eder. Genellikle cerrahi sonrası dönemde psikolojik destek ve danışmanlık önerilir, çünkü bu durum hastalar üzerinde psikolojik etki yaratabilir.
MRKH sendromu olan kadınlar, genellikle normal cinsel yaşam sürebilirler ve modern tıbbın sunduğu tedavi seçenekleri sayesinde doğurganlık seçenekleri de değerlendirilebilir.
Özellikle karın iç zarından yaptığımız neovajina sayesinde bu hastalar cinsel birliktelik gerçekleştirebilmektedir. Bu hastalar ameliyat olmazlar ise cinsel birliktelik mümkün olmamaktadır. Bu yöntem sayesinde kalın barsak kullanılmadığı için hastalar daha konforlu bir cinsel ilişki yaşamakta hem de vajinal akıntı ve koku gibi problemler ile karşılaşmamaktadırlar. Aynı zamanda karın iç zarından vajina oluşturulduğunda kayganlık, ıslaklık doğal olarak sağlanmakta ve hastalar ilişkide ağrı gibi problemlerle karşılaşmamaktadır.