Oskay Hukuk ve Danışmanlık Şirketlerde Hukuki Süreç
Türkiye’nin önde gelen medya, perakende ve e-ticaret şirketlerinde staj yaparak henüz okurken çalışma hayatına atılan ve 2017 yılında ise kendi hukuk bürosunu kuran Avukat Aybike Şatır Oskay, şirketlere verilen hukuki danışmanlık hakkında merak edilenleri yanıtlıyor.
Kendinizden biraz bahsederek başlar mısınız? Eğitimleriniz, çalışma ve uzmanlık alanlarınız nelerdir?
1985 yılında İstanbul’da doğdum. Orta ve lise öğrenimimi Saint Michel Fransız Lisesinde tamamladıktan sonra Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandım ve 2009 yılında mezun oldum. 2011 yılında İstanbul Barosuna kaydolarak, mesleğimi icra etmeye başladım. Mezun olduğum okullarda, dil eğitimi hep ön planda olduğundan, iyi derece İngilizce ve Fransızca bilmekteyim. Henüz hukuk fakültesinde okurken, Türkiye’nin önde gelen bir medya şirketinin hukuk departmanında yaz aylarında staj yaparak olabildiğince erken çalışma hayatına atılmaya çalıştım. Yasal staj süreci ve sonrasında hukukun çeşitli alanlarında birçok sertifikalı eğitime katıldım. Avukatlık ruhsatımı aldıktan sonra ise medya, perakende ve e-ticaret alanlarında faaliyet gösteren ve Türkiye’nin önde gelen yerli ve çok uluslu şirketlerinde uzun yıllar avukat ve hukuk danışmanı olarak; özellikle reklam ve medya hukuku, sözleşmeler hukuku, ticaret ve şirketler hukuku, iş hukuku ve tüketici hukuku alanlarında çalıştım ve yine bu alanlarda uzmanlaştım. 2017 yılında ise kendi hukuk büromu kurdum. 2017 yılından beridir, ağırlıklı olarak yerli ve yabancı sermayeli müvekkil şirketlerimize ihtiyaçları doğrultusunda, çoğunlukla ticaret ve şirketler hukuku, sözleşmeler hukuku, iş hukuku, reklam ve medya hukuku ve gayrimenkul hukuku alanlarında avukatlık hizmeti veriyorum. Avukatlık, dinamik ve devamlı güncelleme gerektiren bir meslek olduğu için, gelişen ve değişen düzenleme ve yasaları takip ediyor, iş yoğunluğumun olduğu çalışma alanlarına uygun olan eğitimlere mümkün olduğunca katılım gösterip mesleki donanımıma her fırsatta katkı sağlamaya çalışıyorum.
Şirketlere hukuksal danışmanlık vermekten kasıt tam olarak nedir? Bir şirket, avukattan danışmanlık aldığında ne tür hizmetleri almış oluyor?
Hukuki danışmanlık hizmetleri; şirketlerin her tür faaliyetlerini yasalara uygun şekilde yürütmesini sağlayarak, onların hem maddiyat hem de prestijleri açısından çeşitli potansiyel zararlardan korunmasına yardımcı olur. Ayrıca, hukuki danışmanlık hizmetleri, şirketlerin hukuki süreçlerde pürüz yaşamadan başarılı olmalarını, söz konusu davalarda kazanan taraf olmalarını sağlayarak, şirketlerin kârlılıklarını ve sürdürülebilirliklerini artırır. Bir şirket, hukuksal danışmanlık aldığı durumda, avukatlarla sürekli çalışarak veya ihtiyaç duyduğu durumlar için dışarıdan hukuki danışmanlık hizmeti alarak hukuki süreçleri yönetebilir. Her iki durumda da, hukuki danışmanlık hizmetlerinin sağladığı avantajlar, şirketlerin rekabet gücünü ve başarılarını artırmada önemli bir rol oynamaktadır.
Ayrıca, şirket hukuk danışmanlığı ile avukatlık hizmeti arasında esasen bilinenin aksine önemli bir fark olduğunu belirtmek isterim. Şirketlere sunulan hukuksal danışmanlık ile, önleyici bir hukuk hizmeti sunulmaktadır. Hukuk danışmanlığı, yasalara uyumu sağlar ve hukuki riskleri yönetir. Bu, kuruluşların hukuki sorunları önlemelerine ve bunları etkili bir şekilde çözmelerine yardımcı olur. Hukuk danışmanlığının amacı, müşterilerin yasal süreçlerini sorunsuz ve verimli bir şekilde yönetmelerini sağlamaktır. Bu, onları yasal sorunlardan korur ve hukuki süreçlerin gerektirdiği zorlukları minimize eder. Bir şirket, avukattan danışmanlık aldığında esasen, faaliyetleri ve gündemlerindeki önem arz eden tüm yasal konular hakkında hizmet almış oluyor. Bu konu, şirketin iştigal konusu ve dinamikleri ile birebir bağlantılı olduğundan esasen hukuki danışmanlık konuları da şirketten şirkete oldukça farklılık gösterebiliyor; ancak, temel olarak, sermaye durumlarına bile bakılmaksızın tüm şirketlerin, sözleşmeler hukuku, iş hukuku ve ticaret hukuku alanında hizmet aldığını söyleyebiliriz. Zira bu konular bir şirketin faaliyetine devam edebilmesi, cirosunu yönetebilmesi ve resmî merciler ile pürüzsüz bir süreç geçirmesi adına elzem hukuki konulardır. Bunun haricinde, daha büyük ölçekli, özellikle yabancı sermayeli şirketlere de günümüzde yoğunluklu olarak, fikrî mülkiyet hukuku ve patent danışmanlığı, rekabet hukuku ve regülasyon danışmanlığı, KVKK uyum, bilişim hukuku danışmanlığı gibi konularda hukuki danışmanlık hizmeti verilmektedir.
İşletmelerin karşılaştığı hukuki riskleri belirleme ve yönetme konusunda nasıl bir strateji izliyorsunuz? Özellikle, işletmelerin günlük operasyonlarında karşılaştığı tipik hukuki sorunlar nelerdir?
Bu konuda müvekkil şirketler ile çalışmaya başladığımızda onların da talebi ile kendilerine en uygun çalışma rutinini oluşturuyoruz. Yani örneğin bazı şirketler ile haftalık genel toplantılar yaparak tüm konuların üzerinden geçebiliyoruz veya hukuki gündemi çok kalabalık olmayan bazı şirketler ile de sadece ihtiyaç halinde tarafımıza ulaşmaları durumunda iletişim kurup ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Günlük operasyonlarda karşılaştıkları tipik sorunlar ise; kendilerine yapılacak olan ödemelerin gecikmesi veya hiç yapılmaması, çalışan işçiler ile alakalı sorunlar, her tür iş ve işlem için imzalamaları gereken sözleşme, yasal yükümlülük yaratacak evrakın incelenmesi veya resmî kurum ve kuruluşların kendilerinden beklentilerine ve yeni regülasyonlara uyumlanması gibi hukuki sorunlar olabiliyor.
Türk hukukuna göre şirketlerin hukuksal danışmanlık almaları yasal olarak zorunlu mudur?
Türk Ticaret Kanunu 332. maddesinde öngörülen esas, sermaye miktarının beş katı veya daha fazla sermayesine sahip bulunan bir anonim şirketi veya üye sayısı yüz ya da daha fazla olan yapı kooperatifi ise, zaten bu şirket
Avukatlık Kanunu’nun ilgili maddeleri gereğince bünyesinde bir avukat çalıştırmak ya da sözleşmeli olarak bir avukat istihdam etmek zorundadır.
2023 yılında yapılan düzenleme ile 2024 yılı itibarıyla Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili maddesinde ön görülen esas sermaye miktarı 250.000,00 Türk lirası şeklinde belirlenmiştir. Dolayısıyla, Avukatlık Kanunu madde 35/3 gereği bu miktarın beş katı 1.250.000,00 Türk lirasına tekabül etmektedir. Buna göre de; esas sermayesi 1.250.000,00 Türk lirası veya daha fazla olan anonim şirketler avukat bulundurma zorunluluğuna tabi olmaktadırlar. Ayrıca bilinmesi gerekir ki; sermayenin tamamının ödenmiş olması gerekliliği yoktur. Bu düzenlemeye aykırı davranan şirketler için ise idari para cezası uygulanmaktadır. Bu sebeple, söz konusu para cezalarından kaçınmak için, bir sözleşmeli avukatın atanması ve ilgili konularda gereken hukuki danışmanlığın alınması büyük bir önem arz etmektedir.
Şirketlerin hukuksal danışmanlık almalarının avantajları nelerdir?
Şirketlerin hukuksal danışmanlık almalarının birçok avantajı mevcut. Bunlar arasında, rekabet avantajı, maliyet tasarrufu, hukuksal güvence, hukuki uyum ve prestij korunması gibi birçok avantajı sayabiliriz. Örneğin; hukuk danışmanlığı hizmeti, hukuki riskleri en aza indirerek şirketlerin piyasada güçlü bir konum elde etmesini sağlayarak rekabet avantajını arttırır ya da hukuki sorunların erken dönemde çözülmesiyle uzun vadeli maliyet tasarrufu sağlar. Böylece, mahkeme masrafları, yüksek miktarlı tazminatların ödenmesi yerine önceden önlemler alınarak şirketler kaynaklarını korumuş olur. Daha önce de belirttiğim gibi, şirketlere sunulan hukuksal danışmanlık ile önleyici bir hukuk hizmeti sunulmaktadır. Bu bir şirketin sermaye yönetimi, cirosu ve prestiji açısından büyük önem arz etmektedir. Zira, bir şirket aynı zamanda, yaşayan bir organizma olduğu için karşılaşabileceği risk ve tehlikeleri bu şekilde önceden tespit etme şansına sahip olur. Yani, potansiyel hukuki sorunların büyümeden, o şirketi maddi ve manevi büyük zararlara sürüklemeden tespit edilmesini ve önlenmesini sağlar. Aynı zamanda avukat ve hukukçular sayesinde mevcut hukuki sorunların da kontrol altında kalmasını ve hızlı bir şekilde en az hasar ile çözümlenmesine odaklanılır. Bu bir şirket açısından aynı zamanda yasal sorunları önleyebilmek ve çözmek için yapılan maliyetleri de azalttığından ekonomik avantaj da sağlar. Çok basit bir örnek vermek gerekirse, bir şirketin devamlı olarak hukuksal danışmanlık aldığını varsayalım. Bu durumda bu şirket, avukatları tarafından kendisinin takip edemeyeceği yeni yasal güncellemelerden düzenli olarak haberdar edilir. Bu durumda resmî makamlarca kendisinden istenen gerekliliklerin yerine getirilmesi için avukatları tarafından uyarılır ve süresi içinde şirketi için gerekli güncellemeleri yerine getirerek olası maddi resmî cezalardan kurtulmuş olur.
İş hukuku ile ilgili olarak neler söyleyebilirsiniz? Bir şirket sizden danışmanlık alırken işverenin ve işçinin yasal durumu ile ilgili olarak nasıl hareket ediyorsunuz?
Günlük operasyonlarda en çok karşılaşılan tipik sorunlar genellikle iş hukuku ile alakalı oluyor. Zira hukuk, sosyal bir bilim ve esasen birebir insan ile ilişkili. Şirketleri yönetenler, çalıştıranlar ve para kazandıranlar da aslında ürün veya hizmetler değil, yine insanlar. Bu sebeple en sorunsuz şirketin bile mutlaka bir gün yolu iş hukuku ile kesişebiliyor.
İş hukukundan kasıt, bir işçinin şirkete bile isteye zarar vererek şirketi zarara uğratması, çalışanların birbirleri ile kavga etmesi veya ciddi performans yetersizlikleri gibi işveren tarafından işçinin iş sözleşmesinin feshedilmesinin gerekliliğini doğuran ve ciddi sonuçlara sebebiyet verebileceği durumlar olabileceği gibi, iş yerinin taşınması sebebiyle yeni adreste mecburi olarak çalışamayacak bir işçinin veya doğum iznine ayrılıp geri işe dönemeyen bir kadın işçinin haklarının korunması, onu mağdur etmeme gibi, insani ve sonuç odaklı daha basit sorunlar da olabiliyor. İşçinin bilerek yapmadığı fakat işvereni oldukça zor durumda bırakacak iş kazaları, meslek hastalıkları gibi konular da gündemi oldukça meşgul edebiliyor. Bu gibi durumlarda, tabii ki bizim açımızdan öncelik müvekkil şirketin haklarını korumak oluyor. Bunu yaparken müvekkil şirketin menfaatleri el üstünde tutulurken bir yandan da hukuksal gerekliliklerin tamamen yerine getirilmesi de önem arz ediyor. Sonuç olarak, genellikle yaşamış oldukları sorun ile alakalı olarak müvekkil şirkete birden fazla seçenek eşliğinde seçimler sunuyoruz. Zira unutulmaması gereken şey öncelikle avukatın müvekkiline karşı şeffaf olmasıdır ve net olarak tüm riskleri müvekkiline iletmek zorunda olmasıdır. Müvekkil şirkete de ister iş hukuku ile alakalı olsun, ister diğer hukuk alanları ile ilgili olsun, söz konusu hukuksal süreç hakkında maddi külfetlerden, olası tehlikelerden bahsetmek zorunludur. Bu noktadan sonra karar tabii ki de yine, avukatın mesleki sorumluluğuna sirayet etmediği sürece müvekkil şirkete aittir.