Orta Vadeli Program ve Dezenflasyon Yorumu
Ankara Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, kısa süre önce açıklanan OVP hakkında değerlendirmelerde bulunarak KOBİ’lere yönelik yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi veriyor.
Türkiye ekonomisinin 2025-2027 dönemini kapsayacak olan Orta Vadeli Program açıklandı. Son dönemde yaşanan gelişmelere baktığınızda bu hedefleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Tahminleriniz neler?
Öncelikle, iş dünyası olarak ekonomide öngörülebilirliğin artırılması ve yatırım ikliminin iyileştirilmesi adına Orta Vadeli Program’da (OVP) ortaya konan hedef ve politikaların kamuoyuyla şeffaf biçimde paylaşılmasını çok kıymetli bulduğumu ifade etmek isterim. OVP, iş dünyası için umut verici hedefler ortaya koydu. Gelişme ve kalkınmayı hedef alan bu programın, ülkemizin daha müreffeh yarınlara erişebilmesinin anahtarı olacağına inanıyorum.
OVP’nin temel amacı, enflasyonun kademeli olarak tek haneli seviyelere düşürülmesi, büyüme potansiyelinin dezenflasyon süreciyle uyumlu şekilde yükseltilmesi. Programın enflasyondan istihdama, büyümeden cari dengeye kadar tüm alanlarda başarıya ulaşması açısından tüm paydaşların üzerine düşeni titizlikle yerine getirmesi önemli. Programda; verimliliğe dayalı yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın artırılması için yapısal reformların hayata geçirilecek olmasına yer verilmesi de çok önemli. Yeşil dönüşüm ve yapay zekâ ile birlikte, küresel ekonominin büyük bir dönüşüm yaşadığı bu süreçte, Türkiye’nin geleceğini her alanda gerçekleştirecek yapısal reformların şekillendireceğini düşünüyorum.
Diğer yandan, Orta Vadeli Program’da konulan hedeflere uyumlu şekilde, ihracatımızı artırmak ve ithalata bağımlılığı azaltmak için üretim yapısının dönüştürülmesi şart. Bu bağlamda, yüksek teknolojili ve katma değeri yüksek ürünlerin üretimini teşvik etmek, cari dengeyi sağlamada kritik rol oynayacaktır. Bu yaklaşım, Türk lirası üzerindeki baskıyı azaltacak ve döviz kurlarının piyasa koşullarında dengeli seyrine kavuşmasına destek verecektir. Sağladığı istihdam, üretim ve ticaretle, Türkiye ekonomisinde önemli bir yere sahip olan KOBİ’lerin sürdürülen sıkı para politikalarıyla çelişmeyecek seçici kredi uygulamalarıyla desteklenmesi de büyük fayda sağlayacaktır. Orta Vadeli Program’ın omurgasını oluşturan konulardan birinin kayıt dışı ile mücadele olması da programın hedefine ulaşacağına inancımızı pekiştirdi. Biliyorsunuz, kayıt dışı konusu, Türkiye ekonomisinin uzun yıllardır mücadele ettiği bir olgu. Reel sektör olarak, adil ve etkin bir vergi sistemini savunuyor ve bekliyoruz. Bunun için öncelikli olan da kayıt dışı ile mücadele ve denetimlerde etkinliktir.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz yaptığı açıklamada, uygulanan ekonomi programıyla dezenflasyon sürecinin gelecek dönemde daha güçleneceğini ve tek haneli enflasyon hedefine ulaşılacağını belirtmişti. Bu konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Geçmiş yıllarla karşılaştırma yaptığınızda nasıl sonuçlar ortaya çıkıyor?
Enflasyonla mücadelenin sonuçlarının ortaya çıkabilmesi ve enflasyonun tekrar tek haneli seviyelere inerek fiyat istikrarının sağlanabilmesi için para politikalarının tek başına yeterli olmadığını her fırsatta ifade etmiştik. Orta Vadeli Program’da da, para, maliye ve gelirler politikaları arasındaki güçlü eşgüdümün sağlanacağına vurgu yapılmasını önemli buluyoruz. Bu süreçte, bir yandan etkin mali politikaların para politikasına eşlik etmesi, diğer yandan kamu kesiminin ve özel sektörün iş birliği yapması gerekiyor. Fiyat istikrarının sağlanması, iş dünyamızın önünü görmesi açısından çok önemli. Bu nedenle, enflasyonu dizginlemeye yönelik her türlü çalışmayı yürekten destekleyeceğimizi de belirtmek isterim.
Orta Doğu’nun, endişeleri arttırıcı hareketliliği üzerine petrol konusu doğrudan etkileniyor ve petrolün 100 dolar olabileceğine yönelik işlemler dikkat çekiyor. Bunun yanında Çin’in ekonomiyi canlandırmak adına teşvikleri de fiyat artışında bir rol oynuyor. Sizin bu konudaki izlenimleriniz ve değerlendirmeleriniz neler?
IMF’nin tahminlerine göre, küresel ekonomi 2024’te yüzde 3,2 oranında büyüyecek. Bu oran, pandemi sonrası toparlanma sürecinin, beklentilerin altında kaldığını gösteriyor. Özellikle, Çin ekonomisinin büyümesindeki yavaşlama, tüm dünya ticaretini etkilerken; Avrupa ve ABD’deki görece yüksek enflasyon oranları da, küresel piyasalarda belirsizlik oluşturuyor. Ülke olarak, bu gelişmelerden doğrudan etkileniyoruz. Küresel ekonomide yaşanan gelişmeleri yakından takip ederek, ticaret stratejimizi buna göre şekillendirmeliyiz. Doğru planlama ve adımlarla, dünyadaki değişimlere adapte olabilirsek, iş insanlarımızın karşısına çıkacak fırsatları en iyi şekilde değerlendireceğine ve ekonomimizin orta-uzun vadede çok daha güçlü hâle geleceğine inanıyorum.
KOBİ’lerin öneminden bahsetmiştiniz. Ekonomide istihdam sağlama, yeni fırsatlar yaratma ve rekabetçi olma konusunda değerli bir yerde bulunuyorlar. ATO olarak, üyelerinize sağladığınız ve planladığınız destek programları neler?
KOBİ’ler ülkemiz ekonomisinin ana omurgasını oluşturuyor. Ülke olarak üretim gücümüzü koruyarak yenilememiz için KOBİ’lerimizi güçlendirmemiz şart. KOBİ’lerimizin en önemli sorunlarının başında bugün, finansmana erişim sorunu geliyor.
Küresel ısınma ve iklim değişikliğiyle mücadele süreciyle birlikte, dijitalleşme ve yeşil dönüşüm süreçleri ve sürdürülebilirlik gibi konular da, KOBİ’lerin finansman ihtiyacını artırıyor. Ankara Ticaret Odası olarak, gerçekleştirdiğimiz toplantı ve organizasyonlarla, KOBİ’lerimizi doğru bilgilendirerek, finansman ihtiyaçlarını en uygun koşullarla sağlamalarına destek olmaya çalışıyoruz. Şöyle ki, finansmana erişimin yanı sıra, makul oranlarla finansmana erişim, KOBİ’lerimizin ayakta kalması ve sürdürülebilirliğini sağlaması açısından çok önemli.
Yine iklim değişikliğine karşı tüm dünyanın gündeminde yer alan dijitalleşme ve yeşil dönüşüm sürecine uyum sağlamaları konularında da KOBİ’lerimizi, aralarında eğitim programlarının da yer aldığı çalışmalarla destekliyoruz. Özellikle pandemi sürecinde başlattığımız e-ticaret ve e-ihracat seferberliği ile daha önce hiç ihracat yapmamış üyelerimizi ihracat yapabilir ve küresel ticarette ortaya çıkan değişim ve dönüşüme adapte olmaya hazır hale getirdik.