Nakışlarda Kültürümüzün İzleri Var
Ayasofya’nın sanat eserlerinden ve farklı ırkların yaşam yapısından ilham alarak hazırladığı “Ayasofya’nın Harikası” koleksiyonuyla ülkemizi Paris’te başarıyla temsil eden tasarımcı Feyza Kurtulmuş modaya çok küçük yaşlardan beri ilgi duyduğunun altını çizerek başarılı moda serüveninden bahsediyor…
Feyza Kurtulmuş ve kariyere başlangıç serüvenini sizden dinlemek isteriz…
Modaya ilgim, çocukken bebeklerimi yaşadığım anlık herhangi bir şeyden ilham alarak giydirmem ile başladı. 10 yaşında kendi kıyafetlerimi tasarlamaya başladım; kot pantolonlarımı yırtardım, altına farklı kumaşlar dikerdim, ceketlerimi boncuklarla işlerdim. Daha sonra bu oyun bende tutkuya dönüştü. Gözlerimi fotoğraf makinesi gibi kullanarak anlık her şeyi beynime kaydedip eskize resmettim. Yeteneğimi uygulamak için Almanya’nın Düsseldorf kentindeki Fashion Design Institute’e başvurdum ve dört yıl moda tasarımı okudum. Uluslararası moda tasarımcısı diplomamı başarıyla aldım. Şimdi ise ilham aldığım anları beynimde kaydedip kumaşlarla onlara hayat veriyorum. Üniversite yıllarımda Paris ve Londra’da eğitim aldığım isimler arasında
Chanel, Karl Lagerfeld, Paul Smith, Alexander McQueen, London Collage of Fashion ve Hermes bulunuyor. Hedefim; gelecekte dünyaya beynimdeki anlık fotoğraflarımı kumaşlar üzerinde anlamlandırarak hayat bulmuş halini sunmak.
Ülkemizi Paris’te temsil etme gururunu yaşattınız bizlere. Koleksiyonunuzda ilham aldığınız detaylar nelerdir? Bize biraz “Ayasofya’nın Harikası”ndan bahseder misiniz?
Çok Teşekkürler. Ülkemizi başarıyla Paris’te temsil etmiş olmak benim için çok büyük bir onur ve keyifti. Ayasofya; İstanbul’da hayran kaldığım, tarihi, sanat ve mimariye sahip olan noktalardan biridir. Ayasofya’nın harikası ve efsaneleri geçmişine bakarsak bir çok farklı ırklarla gelişmiş ve yaşanmış. Ayasofya’nın doğusunda her ırkın bir payı var. Kaç asırlar ve yıllar… Ayasofya’nın sanat eserlerinden ve derin kubbelerinden ilham aldığım kadar, farklı ırkların yaşamından ve bugünkü Ayasofya yapısından da çok etkilendim ve ilham aldım. Ayasofya’dan ilham alınan Preta Porte “Sophia” SS’18 koleksiyonu ile kıyaslarsak koleksiyonun amacı; dünyaca ilgi çekmek, globalliğinden ve mucizelerinden bahsetmektedir.
Ülkemizde modanın gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ülkemizin her bölgesi fevkalade! Bir elden çıkmış bir resim gibi kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına kültür ve renk zenginliğini modacılarımızın çok iyi kullandığını düşünüyorum. Ülkemizde moda hızla yükseliyor; bunda en büyük etken ise kültürel zenginliklerimizin çok yaratıcı beyinlerle nakşedilmesidir.
Yurt dışı ile kıyasladığınızda Türkiye modada nasıl bir ivme sergiliyor?
Bence Türkiye kültürel zenginlikleri nedeniyle zaten dünyanın dikkatini çekmiş bir ülke. Biz modacılar da bu kültürel zenginlikleri kıyafetlerimize işleyerek daha da ön plana çıkarıyoruz. İnanılmaz yaratıcı ve farkındalık yaratan modacılarımız var. Bu sayede dünyanın hayranlıkla baktığı, hızla yükselen bir grafik çiziyoruz.
Gerçekleştirmeyi düşündüğünüz projeleriniz nelerdir?
Hedeflerimden biri; İstanbul Mercedes Benz Fashion Week’e çok yakın bir zamanda katılmak ve koleksiyonumun yaratıcılığını, farklılığını tüm Türkiye’ye sunmak. Diğer projelerimi şimdilik kendime saklıyorum ve size sürpriz olarak bırakıyorum.