Müziğin Duayen İsmi
Henüz 14 yaşında iken yazdığı eserin seslendirilmesi ile büyük başarılara imza atacağının ilk kıvılcımlarınız veren Müzisyen Musa Göçmen ile çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik…
Merak edilen müzik kariyerinden turne yolculuğuna uzanan röportajımız sizlerle…
Musa Göçmen’in kim olduğunu bir de kendi ağzından dinlemek isteriz.
Kendimi müzisyen olarak tanımlamak çok hoşuma gidiyor. Müziği her alanında özgürce üretmek, müziği yaşamın içinde paylaştığımız sevgiyle büyüttüğümüz bizi birleştiren bir şey olarak görmek çok hoşuma gidiyor. Müziğin coşkusu salonlardan sokaklara hepimizi sarmasını arzu ediyorum. Bu coşkuyla da bestecilik ve orkestra şefliği yaşantım son hızıyla devam ediyor. Artık dinleyicilerimiz ile öyle büyük bir aileyiz.
Sizden “sıra dışı müzisyen” diye bahsediliyor. Müziğe müthiş bir coşku ve eğlence katarak fark yaratıyorsunuz. Bundan bahseder misiniz?
Yaptığım konserler gerçekten sıra dışı. Bu senfonik konserlerde eğlenip, dans edip, şarkılar söyleyip, hüzünleniyoruz. Kuralların ötesinde müzik bizi birleştiriyor. Eğer bir fark varsa bunu coşku olarak tarif edebilirim. Çünkü yaptığımız her konserde coşku en ön planda. Senfonik Rock’dan interaktif konserlere bu coşkuyu yaşamak hepimiz için her konserde ayrı deneyim oluyor. Bu deneyimi birbirine anlatan seyirci de daha çok seyircinin konserlere gelmesini sağlıyor. Kartopu etkisiyle büyüyoruz, artık coşkulu bir çığ olduk.
Müzikle ilişkiniz nasıl başladı? Müzik konusunda aileniz her zaman destekçiniz oldu mu?
Aslında çoğu müzisyen, ailesi tarafından çocuk yaşta fark edilenlerden oluşuyor. Bu yüzden çocuklarımızı gözlemlemek çok önemli. Benim de oyunlarımla başladı müzik. Eğitimimin ardından sanırım yine oyun devam ediyor. Ailem her zaman yanımda oldu. Çocukluktan yönlendirmeye anne babayla başlayan süreç, şimdi eşimle çocuklarımla devam ediyor. En büyük gücüm ailem, her an yanımda ve destekler.
Daha 14 yaşınızda iken yazdığınız bir eser seslendirildi. O zaman neler hissetmiştiniz, çevreden nasıl tepkiler aldınız?
Müzikle ilk profesyonel eğitimle tanışınca müziği çalandan çok yazan tarafta olmak istediğimin farkına vardım. Daha müzik eğitimimin başladığı altıncı ayda ilk eserimi yazdım. İşte o zaman içime bir ateş düştü ve müziğin sihri beni bu güne taşıdı. O ateş hala içimde yanıyor. Hem de ilk günkü kadar güçlü.
Birbirinden güzel sayısız eser yazdınız. Bu eserleri yazarken nelerden, kimlerden ilham aldınız?
Eser yazmak, kendini akışa bırakmakla aynı şey. Hayat sizi öyle bir besliyor ki duygusal tüm donanım ruhunuza işliyor. İyi günler kötü günler hep bizim için. Yeter ki o anları anlamlandırırken her şeyi güzelleştirelim. Her yaşanan benim için bir ilham.
Klasik müzik sanatçısı olduğunuzu biliyoruz ancak Avrupa’nın en önemli rock festivallerinden olan “Masters of Rock” festivalinin açılışını da siz yaptınız. Klasik müzik haricinde diğer müziklere de ilginiz ve onlarla ilgili çalışmalarınız var mı?
Klasik müzik çok güçlü, rock müziğin de kitleleri harekete geçirme gücü de malum. İkisi birleşince ortaya çok güçlü konserler çıkıyor. Avrupanın en büyük rock festivalinin açılışında 60 bin seyirci ile senfoni orkestrası Rock Band ve solistlerle sahne aldık. Muhteşem bir gündü. Bu konser DVD olarak tüm dünyada satışta. Yansımaları da beni tüm dünyadaki konserlere taşıdı. Sayısını takip edemediğimiz yurtdışı konserleri oldu. Ama şimdi kendi ülkemizde hizmet zamanı. O yüzde 2 senedir ülkemizde gidilmeyen yer bırakmayacak bir tur uyguluyoruz. Her yere gideceğiz.
“Shine” isimli şarkı için ülkemizden tek davet alan sanatçı siz oldunuz. Bu ve bunun gibi birçok başarınızı neye borçlusunuz?
Shine dünya rock müzik starları ile Japonya depreminde zarar görenlerin yararına yaptğımız bir şarkı. 250 müzisyen ile kaydedildi, orkestrasyonları ve şefliği bana ait. Her şeye yeni bir pencereden bakmayı ve insanları seviyorum. Bu sevgi dünyanın neresinde olursa olsun hissediliyor. İnsanın özü sevgi. Müziğim gücünü buradan alıyor bence. Çünkü müziğin sihri kalplerdeki kilitleri sevgi anahtarı ile açıyor.
Yurt içinde ve yurt dışında sayısız konser verdiniz. Ulaştığınız milyonlarca insan size neler kattı?
İnanç. Hepimizin o bilinen yetenek tanımları içerisinde olan ayrı ayrı yeteneklerimiz var. Ama bunun ötesinde kendimizi keşfetmemiz çok önemli. Kendimize yeni bir yetenek tarifi ile hayatın içerisinde bir yol çizebiliriz. Kendimize inanmak bu yolun ilk başlangıcı. Ondan sonrası bu bahsettiğiniz milyonların size inanması ile taçlanıyor. Ben küçücük bir çocukken bir düş kurmuştum. Sanatı, müziği herkesle paylaşmak ve yepyeni bir iletişim dili olarak bu duyguda birleşmek. Şimdi herkesle bunu paylaşabiliyor olmak muhteşem bir şey. Bu milyonların sevgisi inancımı daha da güçlendirdi. Harika günlerde, harika anlar yaratabiliriz. Müziğin bu gücüyle evlerimize, yüzümüzde bir gülümseme ile dönebiliyorsak daha ötesi yok zaten.
Yeni projeleriniz, çalışmalarınız var mı, yakın zamanda sizden neler göreceğiz acaba?
Senfrock son hızıyla devam ediyor. Metallica özel ile çok büyük bir ivme yakaladı. Günler öncesinden kapalı gişe oluyor. Funniest Maestro interaktif eğlenceli senfonik orkestralı bir standup 7’den 70’e herkesin beğenisi ile yoluna aynen devam ediyor. The Funtime of the Opera (Operada Hayalet Değil Eğlence Var), Devlet Opera ve Balesi’nin çatısı altında gerçekleştirdiğimiz interaktif bir opera gösterisi.
Geçen ay harika bir Türkiye turnesi gerçekleştirdik. Bir ayda 24 konser ile bir rekor bu. Senfonik müziğe çok büyük bir ilgi var. Bu coşkuyu beraber yaşamak isteyen herkesle buluşuyoruz. Yepyeni projeler konserler hep bu çizgide sizlerle olacak. Sizler gelip o koltuklarda oturup bizi desteklediğiniz sürece bizler sahnede sizler için üretmeye devam edeceğiz. Dedim ya her şey sizin o gece yastığa başınızı koyduğunuzda bir gülümseme ile günü tamamlamanız için.