Mimari Tasarımlarıyla Fark Yaratan “Kontra”
2009 yılında üç arkadaşın ortak idealleri ve fikirleri doğrultusunda kurulan Kontra, mimarinin, kişinin duruşunu ve dünya görüşünü yansıttığına inanıyor. Farklı fikirleri ve mimari çalışmalarıyla ön plana çıkmış bu üç tasarımcıdan Gülşah Cantaş ile çok hoş bir sohbet gerçekleştirdik. Kontra’dan, ileriye dönük planlarından ve şu an gerçekleştirdikleri projelere dair birçok konudan bahsettik…
Bize biraz Kontra’dan bahseder misiniz?
Ağustos 2009’da Cem Demirtürk, Pelin Peker ve ben ideallerimizin ve tasarıma bakış açımızın paralelliğini Kontra bünyesinde toplamaya karar verdik. İstanbul’un tarihi dokusuna yakın 160 senelik Taksim Sıraselviler’deki ofisimizde ticari ve konut projelerinde konsept danışmanlığı ve mimari uygulama hizmeti veriyoruz. Mekana özel ihtiyaçları karşılarken tüm süreci de yönetiyoruz. Ürünlerimizi yaşam alanlarını daha keyifli hale getirmek için tasarlıyoruz.
Tasarımlarınızı yaparken nelerden etkileniyorsunuz?
Tasarımı ve projeye bakış açısını etkileyen birçok nokta var; başta İstanbul’un kozmopolit ve çok kültürlü yapısı karmaşıklığının içinde kendine has düzeni… Sadece şehir değil, hayat da besliyor bizi; gezdiğimiz yerler, okuduğumuz kitaplar, izlediğimiz filmler, yaşadığımız duygular, mekanın bize hissettirdikleri her şey yaratım sürecimizin bir parçası. Tüm bu karmaşanın içinden gördüğünü yeniden yaratım sürecine sokabilmek, yeniden tanımlayabilmek ve işlevsel bir estetik seviyesine ulaştırabilmek… Bunun için her türlü yeniliğe açık olmak gerek tabi ki.
Tasarımlarınızda ortak bir özellik var mı? Yoksa hepsi birbirinden bağımsız mı? Kişiye özel tasarım yapıyor musunuz?
Her mekan kendine özel bir ihtiyaç belirliyor aslında. Önemli olan bu ihtiyacı görebilmek ve onu doğru yorumlayabilmek. Estetiğin ve işlevin, mekanın kendi dili ile ortak bir paydada buluşması sürecin en önemli noktası. Kontra, her projeye özel ihtiyaçları doğru analiz etmek ve mekanın içinde yaşayanı mutlu ve huzurlu kılacak mekanlar yaratmak için kuruldu. Bu nedenle kişiye özel tasarımdan çok mekana ve onu yaşayacak olana yönelik tasarım yapıyoruz.
Mekan tasarlamak mı yoksa ürün tasarımı mı sizce daha yaratıcı?
Yaratmanın ve tasarlamanın her yönü çok keyifli, önemli olan özgün olabilmek. Tasarımla ilgilenmeye başlayınca aslında her konuya ilgi duyuyorsun; tasarım biraz da böyle bir şey. Bütünsel bir görme biçimi. Gözün gördüğü her şeyi belli bir estetik seviyede, uyum içinde yaşatabilme yeteneği. Biz, insanların içinde kendilerini özel hissedecekleri özel mekanlar tasarlamayı, onlar için bir dünya yaratmayı seviyoruz aslında, yaptığımız iş bu. Bizim için mekan ve ürün birbirinin tamamlayıcısı.
Dünyada veya Türkiye’de örnek aldığınız tasarımcılar var mı?
Tabi ki var… Ronan Erwan Bouroullec, Masamichi Katayama, Konstantin Grcic, Piet Hein Eek, Patricia Urquiola, Ray Charles Eames, Jean Prouve, Hans Wagner, Isamu Noguchi de vazgeçemediklerimiz arasında.
Şu an yaptığınız projeler neler?
Bizi çok heyecanlandıran projeler var elimizde. Önümüzdeki ay açacağımız Youth Republic Reklam Ajansı projesi ve Avrupa’nın en yüksek çelik konstrüksiyon binası olarak inşaat edilen Double Tree Hilton projeleri var.
İleriye dönük hedefleriniz nedir?
Kontra’yı dünyada tanınan ve bilinen bir marka haline getirmek… Bunun için girişimlerimiz var, önümüzdeki aylarda yurtdışındaki tasarım fuarlarına katılacağız. Bunun hem ülkemizi hem de Kontra’yı tanıtmak için çok önemli olduğunu düşünüyoruz.
Son olarak MAG okuyucuları için söylemek istedikleriniz neler?
Yaşadığınız çevreye özen gösterin, çok küçük detaylarla bile yaşam alanınızı daha güzel bir dünyaya dönüştürebilirsiniz.
[nggallery id=691]