Koronavirüs ve Korunma Yolları
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Deniz Demiryürek, editörümüz Beril Çavuşoğlu’nun konuğu olarak, gündemi ve Corona virüsüne dair sizlerin de merak ettiklerinizi @magdergi canlı yayınında açıkladı.
İlk günden ve ilk heyecandan sonra bugünlerde Corona ne durumda, bize genel bir durum değerlendirmesi yapabilir misiniz?
Tabi. Öncelikle bizden sorumlu olan Sağlık Bakanlığı dört dörtlük bir performansla bizleri koruyor ve gerekli her önlemi alıyor. Biz de hekimler olarak bize söylenenler çerçevesinde, sorumlu olduğumuz çevreye karşı üzerimize düşenleri yerine getiriyoruz. Dolayısıyla panik yapılmaması gereken bir durum var ortada. Ancak ne yazık ki hepimizde bu hata var. İçinde bulunduğumuz durumdan korkmak yerine bu durumu yönetmek, alınması gereken tedbirlerle bu süreci tamamlamak gerekiyor. Bu süreci mümkün olan en az kayıp ve en az zararla geride bırakmak alacağımız sıkı tedbirlere bağlı.
Peki, sizce bu ne kadar devam edecek bir süreç? Öncelikle iki hafta diye yola çıkıldı, ancak şu an gidişat daha fazlasını gösteriyor. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz ?
Kişisel görüşüm olarak söyleyebilirim ki uzun sürebilir. Tabii burada süreci yöneten diğer ülkelere, Japonya ve Singapur gibi ülkelere, bakılacak olursa; alınacak tedbirle birlikte süreç kısalabilir. Bu da ancak insanların üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmesiyle mümkün olabilir. Sizlerin evde kalması ve biz doktorların da sizlerin evde kalmasını tavsiye etmesiyle mümkün olan en kısa sürede atlatmak hedefimiz. Ancak bu süreç için şu kadar zamanda çözülebilir demek zor. İzleyip birlikte göreceğiz.
Bizim olduğumuz konumu nasıl görüyorsunuz? Kore ve Çin gibi bu süreçten çıkabileceğimizi düşünmüyorum.
Ben buna katılmıyorum aslında. Evde kalması gerekenlere bağlı olarak bu süreci çok daha az hasarla yönetmek mümkün. Sadece bizlere verilen talimatları yerine getirmeli ve bireysel olarak da önlemlerimizi almalıyız. Objektif olarak bakarsak İtalya ile benzer süreçte olayın içerisine girdik. Oradaki hızlı ilerleyiş ve bizdeki kontrollü ilerleyiş arasındaki fark ortada. Alınan tedbirler sayesinde bu hastalıkla mücadelemizi yine aynı kararlılıkla sürdüreceğiz.
Bir İtalya olmaktan korkuyoruz tabi.
İşte bu yüzden verilen her türlü talimatı, tavsiyeyi, dinlemekte yarar var. Bundan dolayı evde kalıyoruz.
Aşı konusunda fikriniz var mı? Farklı ülkelerden bulunduğuna dair, hatta çeşitleri olduğuna dair söylentiler var.
Açıkçası aşı çalışmaları sürüyor, ancak bildiğim kadarıyla bulunmuş bir aşı bulunmamakta. Olsaydı bütün kamuoyuyla paylaşılırdı. Eminim ki bulunma çalışmalarında sorumlular ve yetkililer süreci hızlandırmak adına canla başla çalışıyorlar. Hep birlikte göreceğiz.
Televizyonlarda ve sosyal medyada gördüğümüz kadarıyla tedbirlerimizi alıyoruz. Ancak temel ihtiyaçlarımızı karşılamak doğrultusunda dışarı çıkmak zorunda kalıyoruz. Çıktıktan sonrası için çok fazla öneri geliyor, kıyafetlerimizi balkona asmak, ayakkabılarımızı dışarı bırakmak gibi, bu durumla ilgili ne düşünüyorsunuz ? Ne gibi önlemler almalıyız.
Açıkçası bunlarda panik havasının getirdiği ucu açık şeyler bulunuyor. Ancak içlerinde bilimsel olarak desteklenmeyen içerikler de var. Temel olarak bakılması gereken konu; el yıkama alışkanlığı ve elin nasıl yıkanması gerektiğini öğrendik. Bunu ne kadar sık yaparsak kendimizi ve çevremizi korumak adına o kadar önemli olduğunu fark ettik. Sadece kendimiz için değil, taşıyıcı olabilme ihtimalimize karşı herhangi bir dış ortama çıktığımızda üzerimizdeki kıyafetleri çıkartıp, mümkünse tekrar duşumuzu almak korunmak adına çok çok önemli. Sokaktan eve herhangi bir şey getirmemek adına sadece kıyafeti çıkartmak değil, eve ayakkabı ile girdiğiniz anda, annelerimizin bize öğrettiği gibi, bütün mikrobu eve getiriyoruz. Bunun için çok basit bir önlem; eve girmeden once çamaşır suyuyla ıslatılmış bir bezle eve girmeden ayakkabılarımızı silmek olacaktır.
Kıyafetlerimizi ne yapmalıyız?
Mümkün olduğunca yıkanabilen ve günlük değiştirilebilen kıyafetlerle ilerlemekte fayda var.
Yiyecekler konusunda neler yapabiliriz? Bazı kişiler yiyeceklerin paketlerini çamaşır suyuyla yıkıyor.
Seçme ürün kullanılmaması yönünde büyük bir uyarı var. Çünkü ne kadar temas, o kadar bulaşma. Dolayısıyla paketli ürünlerin tercih edilmesi gerekiyor. Paketli ürünlerin de herhangi bir açık ortamdan geliyor olmasından dolayı açılmadan önce yıkanması ve öyle açılması tabi ki de bir önlem. Nasıl ki elimizde virüsü getiriyorsak, paketin üzerine daha önce aksırmış olan birisinin virüsünü getirmemek adına önlem alınabilir. Nihayetinde plastik üzerinde de durabilen bir virüs türü.
Bu virüs herkesi öldürecek mi ? Tabi ki de hayır. Bu tamamen bağışıklık sisteminin virüsle birlikte yapacağı mücadeleye bağlı olacak. Kimimiz belirtisiz atlatacağız, kimimiz grip olarak atlatacağız, kimimiz de çok ciddi sorunlar yaşayıp atlatacak. Ama burada eğer ciddi bir halsizlik, yüksek ateş, ciddi solunum problemleri yaşıyorsak, ya bir hastaneye ya da bir sağlık kuruluşuna acil şekilde başvurmamız gerekiyor.
Geçmiş günlerde ben de dahil birçok kişi ciddi ve ağır biçimde mevsimsel hastalıklar ve influenza atlattık. Şimdi bu dönemlerde Corona Virüsü ortaya çıktıkça ve izledikçe, hepimizin aklında bir şüphe oluştu. Acaba bu geçirdiğimiz hastalık Corona olabilir mi?
Açıkçası geçirip geçirmediğimizi ve hali hazırda virüse sahip olmadığımızı belirten testler var. Bu testlerde tespit edilmediği sürece odur dememiz uygun olmaz. Eğer ki test yapılıp sizde bu virüs yok denildiyse bilimsel olarak başka bir şekilde tasdik etme şansımız yok.
Yayını izleyen katılımcılarımızdan birisi sormuş; virüsün bir tedavisi altınçanak çiçeği midir demiş? Bu konuda bir bilginiz var mı ?
Benim bildiğim birçok öneri var, daha doğrusu duyuyoruz. Ancak herkesten farklı bir bilgi geliyor. Tedavisi böyle mümkün olsa herkes bunları kaynatarak şifaya kavuşabilirdi ancak şu anlık böyle bir şey yok.
Japonya’da şu an için bir ilaçtan bahsediliyor, bunun hakkında bir bilginiz var mı?
Maalesef ki şu an için birçok bilgi kirliliği var. Ne yazık ki bizler, çevremizde söylenen şeylerin doğrulunu test etmeden , güvendiğimiz kişilerden duyduğumuz şeylere inanmayı çok severiz. Burada yapılacak tek bir şey var; bilimin önerdikleri dışındakilere inanmayalım ve biraz sorgucu yaklaşalım. Çünkü kaş yapayım darken göz çıkartıp kendimize çok daha fazla zarar verebiliriz.
Biraz önce dediğiniz gibi bazılarımız buna yakalanacağız ve hiç hissetmeyeceğiz veya ağır atlatacağız. Peki iyileştikten sonra kalıcı bir hasar veya defekt bırakıyor mu? İyileşen hastalarda buna benzer bir örnek var mı?
İyileşen hastalarda henüz böyle bir şeye rastlanılmış değil. İyileşiyoruz. Adı üstünde; iyi hale geliyoruz. Tabi burada tekrar vurgulanması lazım. Geçirdiğimiz enfeksiyon sessiz bir enfeksiyon olabilir. Bu yüzden evde kalalım. Biz farkında olmadan, kendimizi iyi hissediyor olsak bile, taşıyıcı ve bulaştırıcı olabiliriz. Bunun gibi çok bulaşıcı olan bir virüste temel kural, bütün virüs enfeksiyonlarında olduğu gibi, lütfen ama lütfen kişisel izolasyon. En korktuğumuz grup yaşlı grubu. Çünkü bağışıklık sistemi ilerleyen yaşlarda gücünü kaybediyor ve savunma gücü azalıyor. Aynı zamanda bazı ilaç tedavileri de bağışıklık sistemimizi zayıflatabiliyor. Yakın bir dostum böbrek nakli oldu ve böbreğin vücuda tutunabilmesi için verilen ilaçlar bağışıklık sistemini güçsüzleştiriyor. Ne yazık ki o süreçte bile, bizim kültürümüzde bu gibi hatalı uygulamalar var, insanlar o kişiyi ziyaret edeceğim diyebiliyor ve ziyaret ediyor. Artık teknolojinin imkanlarıyla birbirimizle görüşebiliyorsak, nasıl şu anda canlı yayın yaparak hedefimize ulaşabiliyorsak, bu süreçte de böyle olmalı. Bu yüzden size de teşekkür ediyorum. Hem beni kendinle bir araya getirdin, hem de bizi izleyenlerle bir araya getirdin. Bu şekilde evde geçirdiğimiz vakitleri daha kıymetli hale getirebiliyoruz.
Yine bir izleyicimiz sormuş: Sıtma ilacıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Bu ilaç protokolü zaten hastane şartlarında yapılması gereken bir tedavi ortamı. Burada önlem olarak sıtma ilacı alalım aman başka ilaçlar alalım diyerek mücadele edilebilen bir şey değil. Bunlar sizlerin işi de değil. Böyle bir konuda tereddüttünüz varsa lütfen ama lütfen kendiniz tedavi etmeye kalkmadan en yakın sağlık kuruluşuna başvurun. Belirtileri gösterdiğiniz anda panik yapmadan sağlık kuruluşuna başvurmak en doğrusu olacaktır. Zaten yanlış kullanımdan dolayı insanlar eczanelere akın etmeye başladı. Sıtma ilacı olarak kullanılan ilaç doğru kullanılmaz ise, doğru doz tutturulamaz ise gözde körlüğe yol açabilecek bir etkiye sahip. Bu yüzden bizler sizlere hastanelerde hizmet veriyoruz, bakanlık da bu yüzden size bilgilendirmeler yapıyor.
İnsanlar her türlü gribal enfeksiyon belirtisinde panikliyor ve acaba ne yapmalıyım düşüncesine giriyor. Hastaneye mi gitmeliyim, sağlık merkezine mi gitmeliyim; ne yapacaklarını bilemiyorlar. Hangi aşamada gidilmeli?
Tekrar söylüyorum, basit bir soğuk algınlığını geçiriyor olsak bile öncelikle izole kalacağız. Çünkü her ihtimalde taşıyıcı olabileceğimizi düşünmeliyiz. Belirli bir süre bekleyip ve toparladıysak işte o zaman sıkıntı yok. Ancak ilerledi ve tablo kötüleşti ise hiç vakit kaybetmeden hastaneye gitmeliyiz. Ama bir kez aksırıldı diye, ortalığı birbirine katmamak gerek. Bilinçli davranmak en önemli çözüm.
Bağışıklığımızı güçlendirmek için neler yapmalıyız, neler tüketmeliyiz?
Öncelikle doğal ve mevsiminde besleniyorsak, kimyasalla temas etmemiş ürünler kullanıyorsak bu bizim çok önemli bir beslenme stratejisi. Proteinle besleniyorsak bağışıklık sistemimiz için çok iyi bir adım. C ve D Vitaminleri bağışıklık sistemimiz için olmazsa olmazlarımızdan. Günlük içeceğiniz portakal suyu, yiyeceğiniz bir greyfurt veya taze sebzelerle yapılmış bir sebze çorbası, sizi çok ciddi olarak koruyacaktır. Ancak tek başına yeterli mi? Hayır. Nasıl şu an fanila ile sokağa çıkıp üşütmemeniz mümkün değil ise, bağışıklık sisteminizi sınamadan kendinizi korumanız öncelikli. Burada uyku çok çok önemli. Uyumadığınız her süre bağışıklık sisteminizi yavaşlatmakta. Fiziksel aktivitelerinizi aksatmayın. Paketli gıdadan öte, taze pişmiş, taze gıdalarla beslenmeniz en önemlisi. Turunçgillere önem vermelisiniz.
Yaşlılara vitamin vermek doğru mu?
Eğer ki eksikleri varsa, biyokimyasal tetkiklerde düşük gözüküyorsa dışarıdan takviye olarak vitamin vermek doğru. Eğer ki kanlarında bir eksiklik yoksa bizler kadar sağlıklı beslenmelerine dikkat ederek bu süreci devam edebiliriz. Daha önceki yıllarda bu besin takviyeleriyle ilgili, yoğun bir katılımcı grubuyla gerçekleştirilen bir deneyde ortaya çıktı ki bu takviyelerin anlatıldığı, bahsedildiği bir etkilerinin olmadığı, birazcık endüstrinin pazarlaması olduğu, doğal yollarla alınanların her zaman daha sağlıklı ve güvenilir olduğu belirlendi. İnsanların daha kolayına geldiği için bunları tercih ettiği belli oldu. Biz müthiş bir ülkeyiz. Elimizde her imkan var. Her meyve sebzenin mevsiminde yetiştiği harika bir coğrafya var. Neden doğalını tüketmeyelim ki?
KOAH, Astım hastasıyım. Dışarda kalabalık olmayan yerlerde yürüyüş yapabilir miyim ?
Dışarısı şu an çok sakin görünüyor. Kalabalık olmayınca daha güvenliymiş gibi bir izlenim veriyor. Ancak o ortamdan bizden önce geçmiş, virüs enfeksiyonuna sahip bir kişi, aksırıp tıksırdıysa onun bıraktığı partikül havada kalıyor, yaklaşık olarak üç saat. Kapı kolunda kalıyor, yaklaşık olarak 24-48 saatten günlere uzayana kadar. Dolayısıyla izole kalmak korunmak adına en doğrusu. Büyük şehirleri boşaltarak büyük bir hata daha yaptık. İnsanlar küçük yerlere ve sahil yerleşimlerine akın akın gittiler. Bu bir tatil değil, korunma arası.
Sizlere çok teşekkür ediyorum ve mesleğinin gereklerini bu zor şartlarda yerine getiren bütün sağlıkçılara kolaylıklar diliyorum.