Her Şeyin Başı Ruh Sağlığı
Psikiyatrist & Psikoterapist Prof. Dr. Nurper Erberk Özen ile gerçekleştirdiğimiz röportajda mesleki geçmişini dinlerken psikolojik sorunların aşılma yöntemlerine de değiniyoruz…
Çok önemli ve üstün bir dikkat gerektiren mesleğinizi seçmeye nasıl karar verdiniz?
Mesleğimi seçmeye okuduğum Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 5. sınıfta psikiyatri stajını yaptığım sırada karar verdim. O zamana kadar bedensel hastalıklarla ilgili eğitim almıştık. Psikiyatri stajında insan beyninin gizemi, ruhsal hastalıkların halen bilinmeyen pek çok yönünün olması, hem ilgimi hem merakımı artırdı. Zorunlu hizmetimi tamamladıktan sonra girdiğim uzmanlık sınavı sonucunda, mezun olduğum okulumda psikiyatri uzmanlık eğitimime başladım. Beynin moleküler yapısı ilgimi çektiği için nörobilim alanında da Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde doktora eğitimi aldım.
İnsanları dinlemek, hayatlarına şahit olmak ve onlara mutlu, huzurlu bir hayat geçirmeleri için çözüm sunmak nasıl bir duygu?
Danışanlarımı dinlerken, öncelikle yaşadıklarının onu nasıl etkilemiş olabileceğini hissetmeye ve anlamaya çalışıyorum ki buna “empatik dinleme” diyoruz, işimizin temeli budur. Kendi sınırlarımızı koruyarak, karşımızdakinin duygularını anlamaya, kişinin kendisini keşfetmesini sağlamaya çalışmak gerekiyor. Bu keşif yolculuğu olumlu sonuçlanırsa karşılıklı memnun oluyoruz elbette.
Özellikle ülkemizde psikiyatri deyince insanlar biraz çekimser davranıyor. Mesleğinizi icra ederken insanlara bu konuda ulaşmakta zorlanıyor musunuz?
Psikiyatri ile ilgili önyargıların, medyanın olumlu bilgilendirmesi ve bu konuda çalışan meslek örgütlerinin gayreti ile önceki yıllara göre önemli ölçüde azaldığını düşünüyorum. Artık ruh ve beden sağlığının ayrılmaz bir bütün olduğu, tıbbi bir şikayetle doktora başvurulduğu gibi, yaşam kalitesini etkileyen düşünce, duygu ve davranış sorunlarında da bu konunun uzmanı olan psikiyatriste başvurmak gerektiği konusunda toplumumuzun daha bilinçli olduğunu görüyorum.
Kişilerin psikolojik sorunları olduğunu kabullenme süreci oldukça zor olabiliyor ve hatta yakın çevreleri kişinin tavırlarında bir gariplik hissetse de onu tedaviye ikna edemiyorlar, böylesi bir durumda siz nasıl bir yol izliyorsunuz?
Tıpta bir psikiyatri, bir de diğer branşlar vardır, deriz kendi aramızda. Bunun nedeni psikiyatrinin muayene, değerlendirme, tanı koyma, uygulama ve takibinin diğer tıbbi branşlardan tamamen farklı olmasıdır. Bir ağrınız varsa bunun dindirilmesi için doktora gider ve verdiği tedaviyi uygularsınız. Ancak ruhsal problemi olan kişi bazen kendisinin tamamen sağlıklı olduğunu, etrafındakilerin “hasta” olduğunu iddia ederek tedaviyi reddedebilir. Böyle durumlarda hasta yakınları ile işbirliği içinde, onların onayı ile ve bazen yasal yollarla tedavi uygulanmaktadır ki bu da diğer tıbbi branşlarda olmayan bir durumdur. Yine diğer tıbbi hastalıklardan farklı olarak, psikiyatrik tedavide kullanılan ilaçlarla ilgili çok yaygın, yanlış ve önyargılı şehir efsaneleri vardır. İlaç kullanılması durumunda danışanlarımı bilgilendirerek, tedavisini aksatmamasını sağlamaya çalışıyorum. Yan etki gibi durumlarda diledikleri zaman ulaşılabilir olduğumu hatırlatmak bu konuda rahatlatıcı oluyor.
En sık ne tür problemlerle karşılaşıyor ve çözüm sürecini nasıl yönetiyorsunuz?
En sık karşılaştığım sorunların başında, stres ve buna bağlı sorunlar geliyor. Günümüzün hızlı tempolu, yorucu ve yarışmalı yaşam koşulları stresi artırıyor, kişiler kendilerine kaliteli zaman ayıramıyor. Stres, zorlanma demektir; kişiyi etkileyen, yaşamın normal akışını bozan, bedensel ve ruhsal olumsuz sonuçları olan bir süreçtir. İkili ilişkilerde yaşanan zorluklar, aile içi iletişim sorunları, mesleki veya ekonomik zorluklar, kronik tıbbi hastalıklar, sınav kaygısı, gelecek endişesi, stresin en önemli sebepleri arasında sayılabilir. Stresten bir kademe daha ciddi olan ise travmatik deneyimlerdir; şiddet, taciz, tecavüz, afet, kazalara maruz kalmak gibi travmatik deneyimlerde özellikle yardım alınması önerilir.
Kişi depresyona girdiğinde kendiliğinden depresyondan kurtulması mümkün mü?
Depresyon tıbbi bir hastalıktır ve mutlaka tedavisi gerekir. Ancak depresyon kadar şiddetli olmayan mutsuzluklar, hayal kırıklıkları, her türlü kayıp sonrası yaşanan üzüntülere kişi zaman içinde uyum geliştirebilir yani kabullenir. Bu aşamada danışmanlık almak, tablonun kronikleşip depresyon ya da kaygı bozukluğuna dönüşmesini engelleyebilir. Kişilere mevcut başa çıkma becerilerini kullanması ve geliştirmesi, psikoterapi yöntemleri ile öğretilebilir.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Bu bilgilendirici ve keyifli röportaj için çok teşekkür ederim.