Her Projede Yeniden Öğreniyorum
TRT Belgesel ekranlarında yayınlanan “Sıfır Atık” ve “Büyük Düşler Büyük İşler”in başarılı sunucusu Doğan Akdoğan, programlarının detaylarından Babala Tv’de yayınlanacak “Sapları Sıklaştıralım” projesine, dijital platformların sektöre etkilerinden gelecek dönem hedeflerine kadar merak edilen her şeyi
MAG Okurları ile paylaşıyor…
Öncelikle çalışmalarınız nasıl gidiyor? Yeni projeleriniz var mı?
Aslında çalışmalar bu aralar her sektörde olduğu gibi biraz sıkıntılı gidiyor. Hem sağlık endişesi hem de yasaklar ve kısıtlamalardan dolayı plan ve program yapmak çok zor. Ertelemelere ve iptallere alışır hale geldik. Ama her şeyin başı sağlık diyerek sabırla normale dönmeyi bekliyoruz. Hem sahne hem televizyon hem de dijital platformlar için yeni projeler var. Kimisi hayata geçti kimisi de hayat bulmak üzere son hazırlık aşamasında.
TRT için hazırladığınız programdan bahsedebilir misiniz?
Bu sene TRT Belgesel için iki ayrı programda sunucu olarak yer alıyorum. Birincisi geçen sezon başladığımız bu sene ikinci sezonunu çektiğimiz “Sıfır Atık”. Özellikle ülkemizdeki geri dönüşüm ve sıfır atık bilincini oluşturmaya yönelik her yaşa hitap eden ve izleyenlerin bilgi yağmurundan sıkılmamaları için eğlenceli bir üslupla yapmaya çalıştığımız bir belgesel. İlk sezon İstanbul ve çevresindeydik. Bu sezon Türkiye’yi dolaşıyoruz. Anadolu şehirlerindeki tesisleri geziyoruz, yapılan çalışmalara bakıp “daha fazla ne yapılabilir” bunun peşine düşüyoruz.
Diğeri ise bu sene ikinci sezonuna dahil olduğum “Büyük Düşler Büyük İşler” projesi. Türkiye’nin çeşitli yerlerinde köy okullarında okuyan çocukların hayallerini dinleyip onlara hayallerindeki tematik sınıfların, atölyelerin yapıldığı bir mimari renovasyon programı. Projede hem mimar hem de sunucu partnerim olarak yer alan Ayşe Senem Göral ve kırk kişilik bir ekip ile her bölüm Anadolu’nun bir köy okulunda yoğun ve yorucu dört günün ardından çocukları hayallerine kavuşturuyoruz.
Çevre Kirliliği ile ilgili bir olayınız da sosyal medyada gündem oldu. İşin aslını öğrenebilir miyiz?
Sıfır Atık belgeselinin ilk sezonunda, çöpe atılan gıda atıklarına dikkat çekmek istenen “gıda atıkları” alt başlıklı birinci bölümünde atıkları; organik, plastik, dönüşen ve dönüşemeyen diye dörde ayrılıp kategorize edildiği bir sekansta çöpe atılan gıdaların çoğunun aslında kullanılabilir durumda olduğundan bahsettiğim bloktan otuz saniyelik bir kesit kötü niyetli bazı yayın organları tarafından “TRT’de çöpten yemek yemeyi öğretiyorlar” diye servis edildi. İlk etapta birçok insan işin ne olduğuna, ne anlattığına asla bakmadan izledikleri kısımla yetinerek ön yargıyla sosyal medyada başlayan karalamaya dahil oldular. Bazı dikkatsiz siyasilerin bu tuzağa düşmesiyle iş daha da büyüdü. Bu arada bölüm yaklaşık bir sene önce yayınlanmıştı ve bu kesit servis edilene kadar en az yirmi kere de tekrarı verilmişti. Ancak bir gazetenin tepki çeken bir manşetiyle beraber sanki yeni bir şeymiş gibi servis edildi. Aklı selim kişilerin açıklamalarıyla ve destekleriyle işin doğrusu kısa sürede anlaşıldı ve rüzgar aslında birden tersine döndü, linç birden her kesimden gelen bir desteğe dönüştü. O süreçte yakın çevremin yanı sıra Güven İslamoğlu, Vedat Milor gibi isimlerin, birçok akademisyenin açıklamaları ve Sunay Akın’ın bizzat telefonla arayıp destek vermesi zaten rahat olan vicdanımı iyice rahatlatmıştı.
Dijital platformlar hız kesmeden yeni yapımlara devam ediyor. Youtube kanalınızı bir dijital platforma taşımayı düşünüyor musunuz?
En yakın arkadaşım Onur Atilla ile beraber 2017’den beri hem İstanbul’da hem de birçok farklı şehirde “Abur Cubur Show” adlı interaktif katılımlı kapalı devre bir sahne talk showu yapıyoruz. İlk başladığımız zamanlarda showun tanıtımı için Youtube’a çeşitli videolar koyuyorduk. Bu videolar kısa sürede beklediğimizden fazla izlenince “Abur Cubur Tv” diye bir kanala dönüştü ama diğer projelerimizden dolayı son iki yıldır buraya istediğimiz özeni gösteremiyoruz. Tam bundan hayıflanırken Pervasız Yapım’ın Babala Tv ile ortaklık kurması ve Babala Tv’nin yeni bir yapılanmaya girmesi ile bize gelen davetle beraber çok heyecanlandık ve kanala dahil olduk. Onur ile beraber “Sapları Sıklaştıralım” diye bekarları dinlediğimiz, sorun gerçekten onlarda mı yoksa karşı tarafta mı sorusuna cevap aradığımız, muhabbetin yanı sıra oyunlar da oynadığımız eğlenceli bir formatla artık Babala Tv’deyiz. Çekimleri yapmaya başladık, yakın zamanda yayınlanmaya da başlarız.
Dijital platformların sektöre getirdiği avantajlar ve dezavantajlar nelerdir?
Bence dijital platformalar sektöre büyük bir nefes oldu. Yapımcısından yönetmenine, oyuncusundan teknik ekibine herkesi özgürleştirdiğini ve üretmeye teşvik ettiğini düşünüyorum. Artık yayıncılık televizyon patronlarının elinde olmaktan, reyting savaşlarından bir nebze de olsa kurtuldu. Youtube zaten harika bir mecra. Herkes kendi kanalının patronu. Youtube’da sevmediğim veya ilgimi çekmeyen birçok kanal ve içerik var ama ben ve benim gibi düşünen kişilerin ilgisini çekmedi diye o içeriğin yok olması diye bir durum yok. Youtube’un televizyona göre en büyük farkı bu. Dezavantaj olarak gördüğüm pek bir şey yok aslında ama para konusuna değinebilirim. Birçok platform var ve hepsi de mecburen ücretli. Hepsine üye olmak ciddi bir maddi yük. Maddi gücü yetmeyen kişilerin sadece televizyona mecbur kalması birazcık canımı sıkıyor açıkçası. O yüzden hala ücretsiz olan Youtube’a daha çok sempatiyle bakıyorum.
Son olarak gelecek hedeflerinizi öğrenebilir miyiz?
Aslında şu an otuz dört yaşında birisi olarak lise zamanlarından itibaren mesleki anlamda hayalini kurduğum ve yapmak istediğim her şey gerçekleşti diyebilirim. Umarım ülkemizdeki her genç benim kurduğum bu cümleyi kurabilecek hale gelir bir gün. Ama buradan motoru rölantiye aldım öyle duruyorum anlamı da çıkmasın tabi. Sürekli üretme ve yeni projeler ve işler peşinde koşma heyecanı hep var. Meslekten birkaç ağabeyimin sözüne uyuyorum “iş sana gelmez, sen işe git demişlerdi”. Ben de öyle yapıp fikirler, projeler üretip yazmaya çizmeye çalışıyorum. O yüzden her yeni işte oynayarak öğrenmeye devam ediyorum. Geleceğe dair bir hedef olarak değil ama istek olarak diyelim, iki tanesi biten bir tanesini de yazmaya devam ettiğim uzun metraj film senaryoları ve bir tane de dizi senaryosu var. Gerçekleşmeleri için bir süredir görüşmeler ve toplantılar yapıyorum. Umarım en yakın zamanda sırasıyla gerçekleşir.