© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Güven Çayyolu Cerrahi Tıp Merkezi Rejeneratif Tedavilerin Yenileyici Gücü

Güven Çayyolu Cerrahi Tıp Merkezi Rejeneratif Tedavilerin Yenileyici Gücü

Ortopedi ve travmatoloji alanında yenileyici ve iyileştirici tedavi imkânları sağlayan rejeneratif uygulamalar, kas-iskelet sistemi yaralanmaları ve eklem kireçlenmelerinde etkili sonuçlar sunuyor. Güven Çayyolu Cerrahi Tıp Merkezi, Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Mustafa Akkaya detayları MAG Okurlarıyla paylaşıyor.

 

Rejeneratif tedavi nedir?

Ortopedi ve travmatoloji alanında uygulanan rejeneratif (yenileyici) tedaviler, özellikle kas-iskelet sistemi (kas, tendon, kıkırdak, menisküs, eklem içi bağlar veya kemik doku) yaralanmalarında ya da eklem yüzü harabiyeti ile seyreden diz, kalça ve omuz kireçlenmelerinin (artroz) erken evrelerinde hekim kontrolünde uygulanarak başarılı sonuçlar alınabilen güncel tedavi yöntemleridir.

 

Nasıl uygulanır?

Biyolojik bir tedavi yöntemi olarak öne çıkan bu uygulamalar, vücudumuzda bulunan ve iyileşmeyi sağlayan kan, yağ ya da kemik dokuda bulunan hücrelerin (aynı kişiden – otolog) çeşitli yöntemler ile ayrıştırılarak, ardından zenginleştirilerek, ortopedik yaralanma, hasar ya da aşınma bulunan bölgeye uygulanmasına dayanır. Bu tedavilerin amacı, özellikle kas-iskelet sistemindeki hasarlı dokuları iyileştirmek ve yaşlanma, hastalık veya yaralanma nedeniyle kaybedilen işlevi yeniden sağlamaktır.

 

Hangi yöntemler mevcuttur?

Rejeneratif tedaviler ana olarak üç farklı yönteme dayanır. Bunlardan ilki, kan hücrelerinden yapılan tedavilerdir. Bu yöntemler arasında trombositten zengin plazma (PRP) ve otolog sitokinden zengin serum (ACRS) ön plana çıkmaktadır. PRP uygulama yönteminde, hastadan özel bir kit yardımı ile kan alınır ve santrifüj edilir. Santrifüj işlemi sonrası kit içindeki trombositler ayrıştırılarak toplanır ve ardından hasarlı bölgeye yeni bir enjektör sistemi ile uygulanır. ACRS tedavisinde ise vücuttaki hasarlı dokuların iyileşmesini sağlayan sitokinler hızlı bir şekilde hastanın tedavi ihtiyacı olan bölgesine uygulanır. Bu tedavide hastadan özel bir kit yardımı ile alınan kan örneği kültüre edilerek sitokinden zengin hale getirilir ve ardından santrifüj edilerek bu hücreler toplanır. Bu serum, hastaya genellikle iki doz olarak uygulanır ve hastadan tek seferde alınan iki kan örneği dondurularak saklanabilir ve uygun tedavi programı içinde kullanılabilir.

 

İkinci yöntem, stromal vasküler fraksiyon (SVF) olup, yağ dokusundan hücrelerin toplanmasına dayanır ve sıklıkla karın bölgesindeki yağ doku tercih edilir. İşlem öncesi karın bölgesi lokal olarak uyuşturulabilir veya hasta tercihe bağlı olarak bel bölgesinden itibaren uyuşturma (spinal anestezi) ya da genel anestezi altında uygulanabilir. İşlem sırasında göbek deliği ya da göbek deliğine yakın bir bölgeden çok küçük bir delik açılarak karın yağlarının ayrılması için özel bir solüsyon ile yıkama yapılır. Ardından yağ hücrelerinin toplanmasına geçilir ve ortalama 40 cc yağ dokusu toplanır. Toplanan dokular çeşitli boylardaki ayrıştırıcılar ile uygun boyuta getirildikten sonra tekrar yıkanır ve santrifüj edilerek uygulamaya hazır hale getirilir. Elde edilen SVF içinde yağ dokudan ayrıştırılmış kök hücrelerin yanı sıra kıkırdak dokunun yenilenmesini sağlayan hücreler ve hücresel yangı prosedürlerini kontrol altına alan diğer hücresel faktörler bulunur. Bu sayede özellikle eklem içi kas-iskelet sistemi yaralanmalarında kontrollü bir iyileşme sağlar.

 

Üçüncü yöntem ise kemik iliği aspiratı konsantrasyonu (BMAC) olup, bu işlem anestezi altında hastanın leğen ya da kaval kemiğine çok küçük bir bölgeden girilerek kemik iliği toplanmasına dayanır. Özel bir toplama kiti kullanılarak yaklaşık 50 cc kemik iliği toplanır ve özel ayrıştırma yöntemleri ile santrifüj edilerek konsantre edilir. Elde edilen konsantrenin içinde orijinal formuna göre altı kat daha fazla mezenkimal kök hücre, yangıyı kontrol altına alan proteinler ve büyüme-onarımı destekleyen hücresel faktörler bulunur. Yoğun kök hücre içermesi ile özellikle yüksek iyileşme ihtiyacı olan hasarlara ve doku defektlerine uygulanan hücresiz çatı elemanlarına da enjekte edilebilen BMAC tedavisi, rejeneratif uygulamaların en kapsamlısıdır.

 

Kimler için uygundur?

Rejeneratif tedaviler, ortopedi alanında özellikle kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarında sıklıkla kullanılmaktadır. Spor travmaları (kıkırdak, menisküs ve bağ yaralanmaları), eklem yüzeyinde aşınma (artroz-artrit) ve çeşitli cerrahiler sonrası iyileşmeyi hızlandırmak ve desteklemek için kullanılabilir. Hastaların uygulama öncesi hekimleri tarafından mutlaka ayrıntılı bir fizik muayene ile değerlendirilmesi ve bunlara ek olarak radyolojik görüntüleme (röntgen, ultrason ya da manyetik rezonans görüntüleme – MR) yapılması gerekir. İlerlemiş eklem hasarlarında ve ileri yaş hasta grubunda tedavinin başarısı azalmaktadır. Dolayısıyla uygun hasta grubuna uygun yöntem seçilerek tedavi yapılmalıdır. Bazı durumlarda uygulama yapılacak bölgeler için radyolojik asistan gerekli olabilir. Özellikle omuz ve kalça eklemine uygulanacak rejeneratif enjeksiyonlar sırasında ultrason ya da skopi kullanımı doğru bölgeye ulaşmada hekimin başarısını artırmaktadır. Pediatrik yaş grupları için bu uygulamaların yeterince kanıta dayalı bilimsel çalışmaları olmadığı için önerilmemektedir.

 

Bu uygulamaların riskleri mevcut mudur?

Rejeneratif tedaviler, kişinin kendi hücresel içeriklerine sahip olduğu için bu enjeksiyonlardan kaynaklanan komplikasyon riski çok azdır. En sık görülen yan etki, birkaç gün süren geçici ağrı ve şişliktir. Diğer olası yan etkiler ise ateş veya döküntü gibi geçici bir yangısal reaksiyon, enjeksiyon bölgesinde lokal enfeksiyon, minimal damar yaralanması ya da tedaviden beklenen sonucunun alınamamasıdır.

 

Uygulama sonrası nelere dikkat etmek gerekir?

Rejeneratif tedavi uygulaması sonrası hastaların ağrı kesici tedavi almaları önerilmez. Bunun nedeni, ağrı kesicilerin hücresel iyileşmeyi hızlandıracak bu tedavinin etkinliğini azaltmasıdır. Hastalar bölgesel ağrıları için lokal soğuk uygulama yöntemi ile takip edilmelidir. Uygulanan enjeksiyon sonrası çeşitli eklem hareketleri ile hücresel tedavinin bütün yüzeylere eşit ulaşmasını sağlamak önemlidir. Uygulama sonrası günlük aktivitelerde belirgin kısıtlamaya gidilmemektedir. Ancak, ilk iki üç günün çok önemli olması nedeniyle bu döneme yoğun iş temposu ya da seyahat planı konmaması önerilmektedir.

 

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.