Güneş Işınlarına Dikkat Edin
Yaz aylarında güneşin zararlı ışınlarına maruz kalmanın cilt üzerindeki olası etkilerini ele alan Uzman Dermatolog Özge Banu Öztürk, güneşten korunmanın önemine değiniyor.
Güneş yanıkları; gün ortası saatlerde, on beş dakika ve üzeri süre boyunca, güneş koruyucu kullanmadan, direkt güneş ışınlarına maruziyet sonrası açık tenli bireylerde, çeşitli derecelerde görülebilen ve deri kanserleri riskini iki ila dört kata kadar arttırabilen bir durumdur. Güneş ışınları, ultraviyole (UV) radyasyonun asıl kaynağıdır.
Güneş ışınları;
görünür ışık (400- 700nm),
kızılötesi ışık (>700nm) ve
UV ışıkları…
Güneşten yansıyan UV radyasyonu; UVA, UVB ve UVC olmak üzere üç dalga boyundadır. UVC (<280 nm) dalgaları atmosferi geçemez. UVB (280-315 nm) ozon tabakası, su buharı, oksijen ve karbondioksit tarafından emilir. Az bir miktar UVB, gün ortası saatlerde yeryüzüne ulaşabilir. UVA (315-400 nm) yer yüzeyine ulaşabilir.
UVB, D Vitamini yapımından ve güneş yanıklarından, UVA ise cildin yaşlanması ve cilt kanseri gelişiminden sorumludur. Yapay UVC ışınları ise ortam ve cihaz sterilizasyonundan sorumludur.
Güneş Yanığı
Güneş yanığı, UVB’nin neden olduğu toksik bir reaksiyondur. UVB, UVA’dan bin kat fazla kızarıklık ve yanık yapma gücüne sahiptir.
Yazın, gün ortası gibi UVB’nin yoğun olduğu zamanlarda, daha sık güneş yanığı görülür. Güneş yanığı, koruyucu pigment melanin üretme kapasitesi zayıf olan kişilerde ve bebekler ile çocuklarda daha sık görülür.
Asetil salisilik asit, parasetamol ve NSAID ilaçlar, C vitamini, antioksidan alımı, propolis; yara iyileşmesini hızlandırması açısından faydalı olur. Sıcak çarpması bulguları varsa, hızlıca acil servise başvurmak gerekir.
Güneşten Korunmanın Önemi
Bizler, tüm ömrümüz boyunca alacağımız toplam UV’nin yarısına, hayatımızın ilk yirmi ila yirmi beş yılında maruz kalıyoruz. Unutmamalıyız ki maruziyet, cilt hücrelerimizin DNA’sında kırılmalar, bazı gen dizilimlerinde bozulmalar yapıyor. Gençken hücre DNA’mızın onarımı hızlı ancak, yıllar geçip de biriken hasar arttıkça, eklenen vitamin mineral eksiklikleri, ağır metal, oksidatif stres ve inflamasyon yükü ile DNA onarımında aksamalar olmaya başlıyor. Güneş yanığı olursa, o bölgelerde melanositik nevus dediğimiz benlerin birer birer belirdiğini görebiliriz. Bu renk benleri çoğunlukla masum olsalar da yıllar içinde, güneş gördükçe, kendi DNA’larında bozulma ile prekanseröz formlarına dönüşebilirler. Bu sebeple melanositik nevus’lar -her yaş grubunda, özellikle bebeklik döneminde çıkanlar- titizlikle biz dermatologlarca takip edilmelidirler. Ayrıca kırklı yaşlardan itibaren diğer prekanseröz cilt lezyonları oluşumunu gözlemleyebiliyoruz. Bunlardan en sık görüleni solar lentigolar. Ellili yaşlara doğru aktinik keratoz’lar belirmeye başlıyor. Melanositik nevus ve lentigo’lar melanom gelişimi için; aktinik keratozlar ise melanom dışı cilt kanserleri (bazal hücreli kanser ve yassı hücreli kanser) için takip ve tedavi edilmelidir.
Dönelim güneşten nasıl korunmalıyız konusuna… Güneş banyosu yaparak ve güneşte oturarak güneşten korunamayız. Güneşten korunmak, güneşlenmemek, bronzlaşmamak ile mümkün olabilir. Gün içinde gölgede ve serin ortamlarda oturmalı, bu süredeki güneş hasarını önlemek için de güneş koruyucular kullanmalıyız.
Konu bu kadar net.
Güneşin sıcak masumiyetine kanmayacağınız, dikkatle korunacağınız yanıksız günler olsun… ν