Gonca Karakaş, prensiplerinden de bahsederek 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne dair mesajlarını paylaşıyor.
Effect BCW CEO’su Gonca Karakaş, prensiplerinden de bahsederek 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne dair mesajlarını paylaşıyor.
Kendinizden bahseder misiniz?
İstanbul’da doğdum, büyüdüm. Küçük yaşlardan başlayarak uzun yıllar piyano eğitimi aldım. Piyanist olmanın bana uygun olmadığına karar verdiğimde, eğitimime siyasal bilgilerde devam ettim. Kariyerime yatırım bankacısı olarak başladım ve uluslararası finans alanında yüksek lisans yaptım. 1994 yılında yaşanan ekonomik krizle birlikte büyük bir karar verdim ve iletişim sektörüne geçerek Effect’i kurdum. Effect, işimi çok severek yaptığım için yorulmak nedir bilmeden çok yoğun çalıştığım yer oldu. Sektöre yön veren pek çok başarılı işe imza attığımız Effect’te bu yıl otuzuncu senemizi kutluyoruz.
Vazgeçemediğiniz prensipleriniz nelerdir?
Keyif alarak üretmek. Üretmekten vazgeçemem ve keyif almadığım hiçbir konuda çalışmayı tercih etmem. Siyasal bilgiler okumama rağmen siyasal iletişim hiç yapmadım. Tütün şirketleri ile hiç çalışmadım. Birlikte çalıştığım iş arkadaşlarımın da, müşterilerimin de, zaman geçirmekten mutlu olduğum insanlar olmalarına önem verdim. Zamanımın büyük kısmında yanımda olan insanlarla, hep birlikte keyifle üretmeye, bu üretim sürecinin kendisine her zaman büyük değer verdim.
Kadınların iş hayatındaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz? İş hayatına yeni atılan kadınlar için tavsiyeleriniz nelerdir?
İş hayatında başarı eşitlikten geçiyor, zira tek kanatla uçmak mümkün olmuyor. Bu nedenle kadınların, iş hayatında anahtar konumda olduklarını vurgulamak isterim. Gelişmiş ülkelerin, güçlü ekonomilerin yapısına baktığımızda kadınların iş gücüne katılma ve karar mekanizmalarında yer alma oranının çok yüksek olduğunu biliyoruz. İş hayatına yeni atılan kadınlara, bu güçlerinin farkında olmalarını ve kendilerine güvenmelerini tavsiye ediyorum.
Çağdaş kadını tanımlar mısınız? Çağdaş kadın hangi özelliklere sahip olmalı?
Kadın; üreten ve geleceği inşa edendir. Gelecek için, her zaman daha iyisi için çalışan ve aynı zamanda talep edendir. Barıştıran, birleştiren ve çoğaltandır. İyileştirmek, güzelleştirmek doğasında vardır. Zamanın ötesinde sahip olduğu bu özellikleri, çağdaş kadını tanımlamak için de kullanabiliriz. Bütün bunlara ek olarak ve en önemlisi; çağdaş kadın eğitimlidir. Bilgi birikimini kullanarak aydın düşünen bireydir. Bu güçlerinin farkında olan, öz güveni yüksek ve birey olarak bunlarla yaratabileceklerine inanan kişidir,
çağdaş kadın.
Kadınlar iş hayatında ne gibi zorluklar ile karşılaşıyor? Kendi sektörünüzde yaşadığınız deneyimlerden ve gözlemlerden bahsedebilir misiniz?
Ben iş hayatım boyunca zorluklarla karşılaşmadım. Halkla ilişkiler sektörüne geçmeden önce de böyleydi, iletişimci olarak geçirdiğim otuz yıl boyunca da zaten sektörümüzün yapısı nedeniyle bu durum geçerli oldu. Kişisel olarak hiçbir zorlukla karşılaşmasam da iş hayatında kadın olmanın dünya genelinde ek bedelleri olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Türkiye de bu konuda zorlukların -ne yazık ki- fazla olduğu ülkeler arasında yer alıyor. Zorluklar, çalışma hayatına katılma aşamasında başlıyor, kariyerlerinin ilerleyen aşamalarında kırık basamakla ve üst yönetimde yer alma noktasında da cam tavanlarla devam ediyor.
İş ve sosyal hayat arasındaki dengeyi nasıl koruyorsunuz?
Keyif alarak ürettiğim için çok yoğun bir şekilde severek çalışıyor, iş ve sosyal hayatı birlikte yaşıyorum.
Çalışmanın ve üretmenin size neler kazandırdığını düşünüyorsunuz?
Hayata üretmek ve öğretmek için geldiğimize inanıyorum. Descartes’ın sözünü şöyle uyarlıyorum: “Üretiyorum, öyleyse varım.” Bu nedenle de aslında anlamlı bir hayat yaşamak için üretmenin hiç kesintiye uğramaması ve durmaması gerektiğini düşünüyorum. Bence üretmeden yaşamak büyük bir bencillik.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, dünya genelinde ne gibi bir farkındalık yaratıyor? Sizin bugün için özel bir mesajınız var mı?
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü; aslında toplumun gelişimi, ekonominin güçlenmesi ve şirketlerin sürdürülebilir başarısı için katkı sağlayan cinsiyet eşitliği konusunda gelinen noktayı görmek, göstermek açısından büyük önem taşıyor. Bildiğiniz gibi cinsiyet eşitliği; Birleşmiş Milletlere üye devletlerin 2030 yılına kadar ulaşmayı kabul ettiği “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri”nin merkezinde yer alıyor ama yapılan analizler, küresel ölçekte cinsiyet eşitliğini sağlamak için yüz otuz iki yıla ihtiyaç olduğunu ortaya koyuyor.
Ayrıca “kadına şiddet” konusu da 8 Mart’ı anarken gündemimizin başında yer almalı; zira kökleri, sadece daha iyi çalışma şartları isteyen kadınların yaşadığı bir felakete dayanan ve dünyada 1911’den, ülkemizde de 1921’den bu yana kutlanan 8 Mart, “kadına şiddet”i yok etmek için verilen mücadelenin bayrağıdır. Kadına şiddet, insanlık dışıdır ve önlenmesi de temel bir insanlık görevidir. Bu nedenlerle, 8 Mart’ta şu iki mesajı vermek istiyorum: “Eşitlik için pozitif ayrımcılık” ve “kadına şiddete son”.