Etkinlik Tarafı Markaların Eli Kolu
Ace of M.I.C.E 2016 ödül gecesinde yaptığı konuşmasıyla tüm davetlileri kahkahalara boğan Tatu Event Kurucu Ortağı ve Ace of M.I.C.E Genel Koordinatörü Ata Kavame ile etkinlik sektörünün her yönünü konuştuk…
Ata Kavame kimdir? Biraz yakından tanıyabilir miyiz?
35 yaşında, hala çok meraklı bir adam, Tatu Event Kurucu Ortağı, Ace of M.I.C.E. Genel Koordinatörü. Bahçeşehir Üniversitesi’nde Uluslararası ilişkiler ve Siyaset Bilimi okudum. Fark yaratmak için siyasete girmeyi hayal ediyordum. Sonra fark yaratmanın daha huzurlu yolları olduğunu keşfettim galiba… Keşfedince yaşadığını anlıyor insan. Hayal edince nefes alıyor. Ben de derin derin nefes almaya çalışıyorum uzun süredir.
Türkiye’de organizasyon sektörüne dair gözlemleriniz nelerdir?
Bu konuda dünyayı şaşırtmaya devam ediyoruz. İmkansız sürelerde, imkansızlıklar içinde, imkansız projeleri gerçekleştiriyoruz. Tepki hızlarımız, pratik çözümlerimiz ile rakiplerimizin çok önünde yer alıyoruz. Onlar bizim esnekliğimizi anlayamıyorlar, biz de onların nasıl pratik çözümler bulamadıklarını. Genç ve dinamik nüfusa sahip bir ülkeyiz. Gerçekten enerjimiz içimize sığmıyor. Amerika’nın tekrar keşfine gerek yok. Keşfedilen teknolojileri yaratıcılığımızı kullanarak katma değer sağlayan projelere dönüştürüyor, hedef kitleler için en etkin biçimde kurguluyoruz. Yaratıcılığımızla nice uluslararası ödüle layık görülüyoruz. Bir markanın reklam tarafı yüzünü, halka ilişkiler tarafı sesini oluşturuyorsa, etkinlik tarafı da elini kolunu oluşturuyor. Markalar bizler sayesinde dokunuyor, hissediyor, selamlaşıyor. Türk toplumu kendilerine dokunan markaları seviyor. Bunun değerini anlayan markalar rakiplerinden güçlü biçimde ayrışıyor. Evet bu coğrafyanın zorluluklarının farkındayız. Ama biz üretmeye devam etmeliyiz. Başarmaktan, üretmekten daha büyük bir motivasyon yoktur.
Dünya çapında organizasyonlar gerçekleştirebilmenin püf noktaları sizce neler?
İyi bir ekip kurmak, hayal etmek, çözüm üretmek ve çalışmak… Ancak belki hepsinden önemlisi iş güvenliği ve uluslararası regülasyonlara uyumunuz. İşimiz elbette önemli ama insan her şeyden değerlidir.
Ace of MICE 2016 sizce nasıl geçti?
Ace of MICE, 4 yıldır tüm M.I.C.E. sektöründeki ajans, müşteri ve tedarikçileri bir araya getiren aynı zamanda yıl içinde başarılı işleri, şirketleri ve sektörün arka planında yer alan o görünmeyen kahramanları ödüllendiren bir oluşum. Ama bence en önemli yanı; sektöre kalite için yapmış olduğu baskıdır. Bu sayede yaratıcılıktan uzak, kopya projeler üretilmesini engelliyoruz. Kaliteyi arttırmak ve yaymak gibi önemli bir misyonu taşıyoruz. İyileri ödüllendiriyoruz. Oraya gelen 2000 insan bu sektörün her noktasından… Mutlaka birileriyle bu işleri yaparken temas etmiş oluyorsunuz. Herkes tanıdık, bildik. Rakipleriniz, iş ortaklarınız, müşterileriniz… Ancak onlar da sizin gibi, onlar yol arkadaşlarınız… Konuşuyoruz, paylaşıyoruz, hedefler koyuyoruz, iş birlikleri yapıyoruz. Ace of M.I.C.E bir network platformu. Ve bu sene de görevimizi fazlasıyla yerine getirdiğimizi düşünüyorum.
Ödül gecesinde yaptığınız açılış konuşmasında sektör firmaları kahkahalara boğuldu. Müşteriler ve ajanslar arasındaki diyalogları belki de en renkli anlatanlardansınız. Okurlarımızı da bilgilendirmek isteriz. Nedir bu sıkıntılar? Nasıl çözülebilir sizce?
Eğlence çok ciddi bir iştir ancak eğlenmediğiniz sürece etkinlik sektöründe çalışmanız pek mümkün değil. Hem beden hem de akıl gücü ile hareket etmeniz gerekir. Bu nedenle diğer komşu konulara göre daha yorucudur. Zamana karşı, dolayısı ile stresli bir meslek yapıyoruz. Geçenlerde bir istatistik geldi önümüze. Polis, Ambulans Sürücülüğü, Doktorluk ve İtfaiyecilikten sonra gelen en stresli meslek Etkinlik Yönetimidir yazıyordu. Stresi yönetmeyi de öğreniyorsunuz zaman içinde. Konuşmama gelince; ben de anlamıyorum neden gülüyorlar? Ben sıkıntılarımızdan bahsediyorum herkes gülüyor. Şaka bir yana evet bizim sektörün iletişim kazalarından bahsediyorum. Her sektörde vardır zaten. İletişim zor iş. Ancak benim anlattıklarım ne yazık ki sadece bizim yaşadığımız sorunlar değil. O salonda oturan 2000 kişi de aynı ya da benzeri sorunları, sıkıntıları yaşıyor. Dilimizin ucuna gelip de söyleyemediklerimizi söylüyorum. Müşterimizin bütçe kısıntısı sebebiyle bütçeden ses sistemini çıkartıp, mikrofonlar kalsın demesi bizim için 3 günlük gülme sebebi. Ya da bir kamera aparatı ismi olan Jimmy Jip’in bir yolcu ismi zannedilip havaalanında acilen giriş kapısına çağrılma anonsunu duyduğumuz an bizim için unutulmaz. Bu kadar gelişmiş teknolojimize rağmen ölçü birimi olarak “bir tık ” kullanmak çok komik geliyor. İşin garibi herkes anlıyor ve gayet işe yarıyor. Elbette marka yaptığı işin en iyi çıkmasını istiyor. En beğenilen, ödüllere doyamayan iş onun olsun istiyor. Ancak biz de mail imzası gibi olan brieflere isyan ediyoruz. Hepsi aynı başarı arzuları ile başlayıp sonunda “ancak bütçemiz kısıtlı” ile bitiyor. E o zaman da “Biz de sizi seviyoruz sevgili müşterimiz” demekten kendimizi alamıyoruz.
Pazarlama ve iletişim konularının göbeğinde bir sektör; etkinlik sektörü. Ama bence bu sektörde başarı, karşılıklı birbirini iyi anlayabilmekten geçiyor. Markanın bu işe neden ihtiyaç duyduğunu, neyi amaçladığını ve yaratmak istediği etkiyi doğru okuyabilirseniz başarıya ulaşabilirsiniz.
Türkiye’de Etkinlik sektörünün gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yeni yeni üniversitelerde bölümlerin açıldığı, kursların verildiği ve şu anda içerisinde bulunanların neredeyse hepsinin alaylı olduğu bir sektör. Şaşıracaksınız ama can güvenliği en riskli işlerden biri, etkinlik işi. Bu sebeple regülasyonların daha yeni oluşturulduğu, daha öncelerde ise iş güvenliğini bile bilmeyen bir alandı. Ne yazık ki, uzun bir süre turizm sektörünün yıllarca yürüttüğü bir uzmanlık olarak kaldı. Ancak etkinlik, turizm sektörünün bir dalı değildir. Mutlaka destek alır, komşuluk yapar ama turizmcilerin, tur acentelerinin uzmanlığının çok dışında bir konudur. Konu olarak pazarlama ve iletişimin bir dalıdır. Potansiyelin farkındayız, ışıl ışıl parlayan yaratıcı genç beyinlerle tanışıyoruz. Bize umut veriyorlar ve yapabileceklerimizi gördükçe sabırsızlanıyoruz.
Bu konuda birlikler kurduk. Dersler verilmeye başlandı. Eğitimler ve seminerler veriyoruz. Bahçeşehir Üniversitesi iş birliği ile bu konuda dünya oyuncusu olmak için yepyeni bir oluşumun içine girdik. Eğlence sektörünün her aktörünü içine alan ve aynı zamanda etkinliğe yeni bir bakış açısı kazandıracak bir oluşum yakında doğacak. İşte bu donanımı ve vizyonu alan bugünün gençlerinin bu ülkede olimpiyatları organize ettiğine tanıklık edeceğiz.
Event fikirleri geliştirirken en çok nelere dikkat edilmeli?
İki önemli yeri var. İlki detaylar. Detaylar bir işi mükemmel yapmanızla sıradan yapmanız arasındaki farkı belirliyor. En büyük hatayı, katılımcının o detaydaki eksiği görmeyeceğini zannederek yapıyoruz ama görüyorlar. İnsanlar detaylarda yakaladıkları keskin farkları paylaşıyorlar. Bunlardan bahsediyor. Ana hedef mutlaka önemli. Ancak detaylar, gösterdiğiniz özeni ifade ediyor. Özen gören katılımcı sizi mutlaka ödüllendiriyor, kalıcılığınızı arttırıyor. Siz katılımcıya, detaylarda verdiğiniz özenle dokunabilirseniz, o da bu dokunuşa mutlaka karşılık veriyor. Bunu etkinliğe gelenleri karşılarken bir elma ile de verebilirsiniz, uçakta izleyeceği bir sürpriz film yaparak da…
Diğer önemli nokta ise hedef kitle! Hedef kitleye ulaşmayan bir etkinlik, hedef kitlenin beğenisi ve ilgi alanı dışında kalan bir deneyim, başarısızlık demektir. Bu nedenle insan en önemli faktörümüzdür. Maslow’un Güdüler Hiyerarşisi, bizim stratejilerimizin temelini oluşturur. Aritoteles Retorikleri hedef kitlemizi nereden vuracağımızı gösterir, güncel deneyimlerimiz, araştırmalarımız, yaratıcılığımız ve operasyon kabiliyetimiz de eklendiğinde tam anlamıyla bir etkinlik oluşmuş olur.
Sizce etkinlik organizasyon sektörü dijital dünya ilerledikçe ne kadar etkilenecek? Önümüzdeki yıllardaki süreci nasıl gözlemliyorsunuz?
TV, OOH ve diğer geleneksel mecralarda iletişimlerin çok çok azalacağını düşünüyoruz. New Medya baskınlığını artıracak ve sonunda kazanacak. Sosyal Medya ve Dijital Dünya, artık etkinlik endüstrisi ile beraber hareket ediyor. Biz artık sağlığımızdan, ekonomimize, arkadaşlık ilişkilerimizden, haberlere kadar her şeyi dijitalleştiriyoruz. Hayatımızı telefon ve bilgisayarlardan yönetiyoruz. Türkiye’de ilk kez dijital bir etkinlik deneyimi yaşattık. Ama bu daha başlangıç. Yeni dünya düzeninde dijitali üretebilenler ve yönetebilenler her alanda lider olacaklar. Bu sebeple dijital dönüşümün takipçisi değil, lideri olmak gerekiyor. Dünya üzerinde kazananlar, dijital devrimi en hızlı tamamlayanlar olacak. Umarım o liderlerden bazıları bugün bunun farkına varmış olan gençlerimizden çıkacak.
Ses getirecek projeleriniz olacak mı?
Projelerin ses getirmesinden daha önemlisi hafızalarda kalıcı ve sürdürülebilir olması. Geçen sene İspanya’da gerçekleşen ödül töreninde, bir projemizle “Avrupa’nın en iyi sürdürülebilir etkinliği” kategorisinde ödüle layık görüldük ve ödülümüzü Türkiye’ye getirmenin gururunu yaşadık. Amacımız bunun sayısını artırmak.
En büyük hayaliniz nedir?
İstanbul’un günün birinde Dünya Olimpiyatları’na ev sahipliği yaptığını görmek ve bu organizasyonun bir parçası olmak.