Doğal Taş Sektöründe Martura Stones
Martura Stones Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Emre Bekişoğlu ve Yönetim Kurulu Üyesi Eda Bekişoğlu, şirketin geçmişine de değinerek doğal taşın sıkça tercih edildiği alanları paylaşıyor ve madencilik sektörünün son durumunu değerlendiriyor.
Öncelikle kendinizden biraz bahseder misiniz?
Emre Bekişoğlu: İkimiz de ilk, orta ve lise eğitimimizi Özel Bilkent Laboratuvar Enternasyonal Okulunda (BLIS) tamamladık. Anne ve babamız Amerika’da bulunan firmamız Marmiro Stones’ta çalıştıkları için biz de yaz tatillerimizi yurt dışındaki farklı yaz okullarında değerlendirdik. Ortaokuldan itibaren Model United Nations’ta ve Rotary’nin genç kolu olan Interact kulübünde farklı görevler aldık. İkimiz de üniversiteyi Londra’da okuduk. Eğitim hayatımız boyunca aile işimizin bir parçası olmak istediğimizi biliyorduk, seçtiğimiz bölümler ile de bunu desteklemek istedik. Ben Architectural Association’da mimarlık eğitimimi bitirdikten sonra kurumsal mimari bir ofiste meslek deneyimi edindim ve hemen ardından aile işletmemizde çalışma hayatına başladım. Kardeşim Eda ise Kings College London’da işletme ve ekonomi üstüne lisans, University College London’da da kreatif ürün tasarımı ve pazarlama üstüne yüksek lisansını tamamladı ve mezun olur olmaz şirketimizin yönetimine katıldı. Kardeşim şirketimizin ihracat ve finans bölümlerinde bilfiil görev alırken ben ise ocak ve fabrika üretim departmanlarında aktif rol almaktayım.
Yurt içi ve yurt dışındaki faaliyetleriyle verimli ve müşteri memnuniyeti odaklı çalışmalar yapan Martura Stones’un kuruluşuna değinir misiniz?
Eda Bekişoğlu: Firmamız 1959 yılında rahmetli dedem Turan Bekişoğlu tarafından kurulmuştur. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde tahsil görmüş olsa da kendisi ticaret ile uğraşmak ister. Babaannemiz Mediha Bekişoğlu’nun annesi dedeme bir gün kendi memleketinden çıkan onyx isminde bir taş parçası götürür ve bu şekilde dedem doğal taş sektörü ile tanışır. Küçük bir mermer atölyesi ile başlayan serüven bugün Denizli ve Eskişehir’de iki fabrika ve Türkiye’nin farklı illerinde bulunan sekiz taş ocağı ile Martura Stones ismiyle devam etmektedir. Aynı zamanda 1998 yılında Amerika’da kurduğumuz kardeş firmamız Marmiro Stones, bugün sekiz farklı eyalette mermer pazarlaması üzerine hizmet vermektedir. Rekabet seviyesinin yüksek olduğu uluslararası pazarda, geniş ürün yelpazesi ve işlem çeşidi ile tesislerimizi genişletmeye ve geliştirmeye devam ediyoruz. Kuruluşumuzun en önemli gurur kaynağı, üretimin her kademesinde yer alan müşteri odaklılık unsurudur.
Farklı yüzeye sahip doğal taşların kullanım alanları da farklı oluyor. Hangi taş nerede daha çok tercih ediliyor, birkaç örnek verir misiniz?
Emre Bekişoğlu: Doğal taş çok özel bir hammadde. Nasıl metal dövülüyor, ahşap cilalanıyorsa, mermer de aynı şekilde farklı yüzeyler sunan ve neticesinde insanları büyüleyen bir hammadde. Taş ebatlandıktan sonra farklı silme ya da aşındırma metotlarıyla istenen yüzey elde edilir. Cilalı, honlu, fırçalı yüzeyler iç mekânlarda tercih edilirken; kumlama, eskitme, taraklama gibi yüzeyler dış mekânlarda rağbet görüyor. Modern bir evin dış mekânında büyük ebatlı gri renk taşlar ve kumlama yüzey tercih edilirken; daha “country” bir evde eskitme yüzey patern döşeme şekli bej tonlarında bir mermer kullanımıyla tercih ediliyor. Esasında çok kısıtlamamak lazım. Evinin içindeki yüzeyin, dış mekânda da devam ettiğini görmek isteyen müşterilerimiz de var. Tabii zevk meselesi. Portföyümüzdeki taş ve yüzeyler ile her mekâna ve müşteri kitlesine hitap edebiliyoruz.
Hem ülke içindeki hem ülke dışındaki projelerde doğal taş kullanımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Doğal taşlar hangi alanlarda sıklıkla kullanılıyor?
Eda Bekişoğlu: Başta Amerika olmak üzere Avrupa ve Avusturalya, ağırlıklı olarak ebatlı doğal taşlarımızın tercih edildiği pazarlarımızdandır. Bu pazarlara çoğunlukla dış mekân ürünleri tedarik ediyoruz. Cephelerde patlatma, ince taraklı, yakma, mucarta yüzeyler tercih edilirken yer döşemelerinde ise kumlu, eskitme, fırçalı yüzeyler tercih ediliyor. İç piyasa müşterilerine baktığımızda ise, müteahhitler ağırlıklı olarak iç mekân cilalı fayans tercih ederken mimarlar daha farklı yüzeylere yöneliyor. Genel arz talep dengesine baktığımızda cilalı mermerlerin yerine daha dokulu taşların tercih edilmeye başlandığını gözlemliyorum.
Peki, madencilik sektörünün genel durumunu değerlendirecek olsanız neler söylersiniz?
Emre Bekişoğlu: Ülkemizin jeolojik ve tektonik yapısı, çeşitli maden yataklarının var olmasına olanak sağlamış. Türkiye, dünyada bulunan doksan maden tipinden seksenine sahip. Dünyanın yüzde otuz beş mermer rezervi de Türkiye’de bulunuyor. Madencilikte zengin ve üretim kapasitesi yüksek bir ülkeyiz. Maden, hayatımızın her noktasında ve vazgeçilemez bir yeri var. Her geçen gün madencilik sektörü kendini geliştirmekle beraber en yeni teknoloji ile ülkemize katma değer sağlıyor ve önemli bir istihdam kaynağı olmaya devam ediyor. Türkiye’deki madencilik sektörüne yapılan yatırımlar devam etmekte. Hem yerli hem de yabancı maden şirketleri, Türkiye’deki maden potansiyelinden faydalanmak için yatırımlarını sürdürüyor. Sektör olarak çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik adına duyarlı adımlarla ilerlemek için elimizden geleni yapıyor, gelecek kuşaklara ekonomik, ekolojik ve sosyal koşulları devam ettirebilen bir dünya bırakmayı hedef alarak ilerliyoruz.