Doç. Dr. İrem Küçükkyıldız Doç. Dr. Emre Günakan Kadın Hastalıklarında Kapalı Cerrahi
Medicana International Ankara Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Doç. Dr. İrem Küçükyıldız ve Doç. Dr. Emre Günakan, menopoz dönemi kadın hastalıkları ve bu hastalıkların kapalı cerrahi yöntemlerle tedavisi konusunda bilgi veriyor.
Öncelikle eğitim ve çalışmalarınızı anlatarak kendinizden bahseder misiniz?
Emre Günakan: 2007 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesini tamamlamamın ardından, 2013 yılında Başkent Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nde uzmanlık ünvanımı aldım. Mecburi hizmetimi bitirmemin ardından yine Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak görev yaptım. Burada jinekoloji, jinekolojik onkoloji, riskli gebelik takibi üzerine klinik çalışmalar ve bunun yanında tıp eğitimi faaliyetlerinde bulundum. Şu anda Medicana International Ankara Hastanesinde çalışmakta ve aynı zamanda Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim dalında öğretim üyesi olarak akademik hayatıma devam etmekteyim. Jinekolojik açıdan endoskopik, üro-jinekolojik ve jinekolojik onkolojik cerrahi; obstetrik açıdan plasenta previa ve yüksek riskli gebelik takipleri uzmanlık alanlarımdır.
İrem Küçükyıldız: 2009 yılında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun olduktan sonra Ankara Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nde uzmanlık ünvanımı aldım. Devlet hizmetimi tamamladıktan sonra T.C. Sağlık Bakanlığı Kanser Araştırma Dairesi Başkanlığı’nda uzman olarak kadın kanserleri konusunda ulusal ve uluslararası araştırmalar ve projelerde görev aldım. Prag Charles Üniversitesi Tıp Fakültesi Jinekolojik Onkoloji kliniğinde jinekolojik onkoloji cerrahi eğitimi için bulundum. Jinekolojik kanser taramaları, HPV enfeksiyonları da özellikle ilgilendiğim alanlar olarak bulunmaktadır. 2019 yılından 2022 yılına kadar Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı’nda öğretim görevlisi olarak çalıştım ve doçentlik ünvanımı aldım. 2023 yılında Gazi Üniversitesi Üreme Sağlığı Merkezine atandım. 2024 yılı itibarı ile Medicana Ankara Hastanesinde kadın hastalıkları ve doğum uzmanı olarak görevime devam etmekteyim.
Kadınlarda yaş ilerledikçe, özellikle menopoz dönemi ve sonrası hangi hastalıkların oluşma riski artış gösterir?
Menopozal dönem; overlerin fonksiyonlarının azalması ile birlikte, östrojen hormonunun düşük seviyeleri ile karakterize kadın vücudunda, hormonal ve yapısal pek çok değişikliğin olduğu bir dönemdir. Östrojen hormonunun azalması; bu hormona duyarlı olan rahim, endometrium (rahim duvarı), vajina ve vulva (dış genital organlar) gibi organlarda atrofiye (gerileme) sebep olabilir. Aynı nedenle, genital sistemi tutan bağ dokusu zayıflamaya başlayabilir. Bu doku değişiklikleri karşımıza; vajinal kanama, vajinal kuruluk, ağrılı cinsel ilişki, bunların yanında rahim, mesane (idrar kesesi) ve rektumun (barsak son kısmı) çeşitli derecelerde sarkma, hatta vajina dışına çıkması ile gelebilir.
Bununla birlikte görülen hastalıklar arasında miyomlar bulunur. Miyomlar kadın genital sisteminin en sık görülen iyi huylu tümörleridir. Aynı zamanda, jinekolojik cerrahinin en sık nedenlerinden biridir. Menopozal dönemde miyomlar genelde küçülme eğilimindedir. Yeni tespit edilen veya büyüme şüphesi olan miyomlar yakından takip edilmelidir. İlerleyen yaş, bağımsız bir faktör olmakla birlikte, obezite, erken adet görme, geç menopoza girme, polikistik over sendromu, dışarıdan hormon kullanımı gibi uzun östrojen maruziyet süresi ile ilişkili durumlar, rahim duvarının kanser ve kanser öncülü lezyonları için önemli bir risk faktörüdür. Menopoz sonrası kanama bu durumların en önemli belirtisi olabileceği gibi kimi hastalarda semptom olmadan da gelişebilir.
Menopoz döneminde tespit edilen yumurtalık (over) kist veya kitleleri, kanser riski açısından ek değerlendirmeler gerektirir ve bu görülen yumurtalık kitlelerinin pek çoğuna cerrahi uygulanması gerekir. Yumurtalık kanseri özellikle yaş ile birlikte artış gösterir ve sıklıkla menopoz sonrası dönemde olan kadınlarda görülür. Yumurtalık kanseri sinsi bir seyre sahiptir ve çoğunlukla semptom vermeyebilir. Karın şişliği, karın ağrısı gibi subjektif semptomlar da menopoz döneminde önemsenmelidir.
Menopoz sonrası rahim duvarının kalınlaşması neden olur? Bu neye işaret eder ve tedavisinde nasıl bir süreç izlenebilir?
Rahim duvarı östrojen hormonuna duyarlıdır. Üreme
çağındaki kadınlarda her ay rahim duvarı, yumurtalıktan salınan östrojen etkisi ile fizyolojik olarak kalınlaşır. Embriyo gelip buraya yerleşmez ise menstrüasyon başlar ve rahim duvarı dökülür. Menopoz döneminde ise yumurtalıklar rahim duvarını uyaracak miktarda östrojen üretmez ve rahim duvarı atrofiye uğrar (geriler). Çeşitli yapısal ve genetik faktörler, erken adet görme, geç menopoza girme gibi dışarıdan hormon kullanımı, hastanın östrojen maruziyet süresini artıran faktörler, obezite, şeker hastalığı, hipertansiyon gibi metabolik hastalık ve durumlar rahim duvarı kalınlaşmasının alt yapısını oluşturabilir. Bunlardan genetik ve yapısal faktörler değiştirilemese de özellikle obezite gibi edinsel nedenlerin önüne geçilebilir.
Rahim duvarının polip, miyom gibi iyi huylu lezyonları, rahim duvarı kalınlaşması olarak görülebilir. Bu durumlar sıklıkla histeroskopi (rahim içine kamera ile bakılması) gibi basit işlemler ile değerlendirilir ve tedavi edilebilir. Önemli olan ve halk arasında rahim duvarı kalınlaşması olarak adlandırılan olgular, endometrial hiperplazi dediğimiz durumlardır. Bunlar rahim duvarı hücrelerinin anormal bir yapıya sahip olarak daha kontrolsüz çoğaldığı ve derecelerine göre kanser potansiyeli olan durumlardır. Bu hastalıkların tanısı, rahim içinden çeşitli yöntemlerle yapılan biyopsi ile koyulur. Menopoz sonrası hastalarda bu hastalıkların tedavisi genellikle rahim alınması şeklinde uygulanır.
Menopoz sonrası oluşan kanamalara yaklaşım nasıl olmalıdır?
Menopoz sonrası kanama önemli bir semptomdur ve ihmal edilmemelidir. Değerlendirme; hastanın öyküsündeki genetik, yapısal ve edinsel risk faktörleri göz önünde bulundurularak yapılmalıdır. Sonrasında değerlendirmenin ilk kısmı jinekolojik muayenedir. Vulva, vajina ve serviksin (rahim ağzı) muayenesinin yanı sıra jinekolojik muayene; idrar yolları ve anüsün değerlendirilmesini de içerir, çünkü bu bölgelerin kanamaları da vajinal kanamayı taklit edebilir. Rahim, rahim duvarı ve yumurtalıkların değerlendirmesinde en sık kullanılan görüntüleme yöntemi ultrasonografidir. Şüpheli durumlarda manyetik rezonans görüntüleme de gerekebilir. Görüntülemede rahim içi şüpheli lezyon veya kalınlık tespit edilen hastalarda biyopsi ile doku tanısı gerekir. Özellikle kanser potansiyeli yüksek hastalarda kanda bakılan tümör belirteçleri, tanı ve yaklaşımda yardımcı olabilir.
Peki, bu kadın hastalıklarının tedavisi ve özellikle cerrahisi nasıl uygulanıyor? Cerrahide kapalı yöntemler hastalara ne gibi avantajlar sağlıyor?
Artık pek çok jinekolojik cerrahi, kapalı yöntemle yapılabilmektedir. Minimal invaziv cerrahi olarak da bilinen bu yaklaşımın en büyük avantajları küçük ameliyat kesisi, daha iyi kozmetik sonuç, ameliyat sonrası daha az ağrı, daha az hastanede kalış süresi olarak sıralanabilir. Menopoz sonrası kanaması olan hastalarda yapılan histeroskopi veya küretaj gibi minimal invaziv işlemler tanı için temel yöntemlerdir. Aynı zamanda bu işlemler sonrası elde edilen doku tanısında kanser veya kanser öncülü olan bir hastalık tespit edilmediği durumlarda çoğunlukla tedavi edicidir.
Menopoz sonrası rahim veya yumurtalıklarda bir hastalık saptandığında, yaklaşım sıklıkla cerrahidir. Rahim duvarının kanser öncülü lezyonları veya erken evre kanserleri de, gelişen cerrahi teknik ve teknolojiler ile laparoskopik yöntem kullanılarak tedavi edilebilir. Laparoskopik olarak yapılan rahim alma ameliyatları zamanla bu hastalıkların tedavisinde en çok uygulanan yöntemlerden biri haline gelmiştir. Semptomatik hale gelen veya büyüyen miyomlar nadiren de olsa bu dönemde cerrahi gerektirebilir. Miyomlar da laparoskopik yöntemle tedavi edilebilen hastalıklar arasındadır. Menopoz döneminde tespit edilen yumurtalık (over) kist veya kitleleri kanser riski açsısından ek değerlendirmeler gerektirir ve bu görülen yumurtalık (over) kitlelerinin pek çoğu minimal invaziv yöntem ile opere edilebilir.