D’interiors Minimalist Tasarımlar
Etrafındaki yenilikleri gözlemlemenin ve farkındalık oluşturmanın önemli olduğunu vurgulayan İç Mimar Didem Tan, tasarım anlayışını ve müşterileriyle olan ilişkilerinde nasıl bir yol izlediğini MAG Okurlarıyla paylaşıyor.
Kendinizden de bahsederek D’interiors’ın kuruluş sürecini anlatır mısınız?
Nisan 1996’da Ankara’da doğdum. 2014’te TED Ankara Kolejinden mezun oldum. 2020’de Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı lisans eğitimimi tamamladım. Kendimi bildim bileli psikolojiye, edebiyata, mimariye hayran biriyim. Tasarımcı olmayı, kendi tasarımlarımı inşa etmeyi ve en çok da insanları anlayıp onların ihtiyaçlarına yönelik konfor alanları yaratmayı çok istedim. Her şey önce inanmakla başlıyor. Her zaman, önce kendine inanan, “Bu işte zorlanırsın.” diyen kişilere meydan okuyan biri oldum diyebilirim. İdeallerim yönünde çalıştım ve kendi iç sesimi dinledim. Biz tasarımcılar ve mimarlar olarak etrafımızdaki yenilikleri gözlemlemek, farkındalık oluşturmak durumundayız. Yeniliklere ayak uydurup yaratıcılığımız ile tasarımlarımızı vizyonumuz ve gücümüzle birleştirerek hayallerimizi gerçekleştiriyoruz. İşte bu düşünce ve vizyon ile kendi markamı, D’interiors’ı ortaya çıkardım.
Projelerinizde oldukça şık tasarımlarınız olduğu görülüyor. Peki, siz tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz?
Projelerimde, tasarımlarımda minimalizm vizyonu ile sıcak, yumuşak yaklaşımları birleştiriyorum. “Yaşamda sadeleşme” anlayışını takip ediyorum. İç mekânlarda yumuşak dokunuşlar ile minimalist tarzı benimsiyorum. Minimalizm yaşamda sadeleşmeyi getiriyor. Sade bir yaşam, kararlarımızın daha net bir çizgide ilerlemesini sağlıyor, çünkü çevremizdeki her eşyanın zihnimizde bir yansıması var ve gereksiz olan her şey belleğimizde fazladan yer kaplayarak bizi hantallaştırıyor. Bu nedenle önümüzdeki dönemde yumuşak, daha az renkli ve sade tasarımların öne çıkacağını düşünüyorum. Kullanılan malzemelerin yanında tasarımlarda renkler çok önemli. Mekânların rengi, insan psikolojisini etkiliyor. Yeni dönemde bej ve kahverengi gibi renklerin giderek daha fazla kullanıldığını göreceğiz. Ben de tasarımlarımda minimalizim yaklaşımı ile ahşap, kumaş, pürüzsüz, yuvarlak şekiller, formlar kullanmayı seviyorum. İster bir apartman dairesi ister bir kır evi olsun, binanın mobilyaları ve yapısı için bu çizgiden ilerliyorum. En önem verdiğim diğer bir başlık ise sürdürülebilirlik. Sürdürülebilirliğin anahtarı, gereksiz her türlü eşya ve nesneden kurtulmak. İhtiyaçlarımızda doğa dostu malzemeleri kullanarak tercihimizi doğadan ve sürdürülebilirlikten yana kullanmak. Diğer önemli husus ise teknoloji. Bugünün dünyasında teknolojiden bağımsız bir ev düşünemeyiz. Akıllı ev sistemleri ile yatırımcılarımızın ister evlerini ister ofislerini çok daha güvenli ve kolay yaşanır hale getirebiliyoruz. Her tür sensor, uzaktan kumandalı anahtar, zamanlayıcı, sesli asistan ve akıllı cihaz; herhangi bir daire veya ofis için büyük bir kolaylaştırıcı. Zamana ve güneşe duyarlı perdeler yaşamımızı kolaylaştıran yardımcılar olarak karşımıza çıkıyor. Ben bu tür yardımcıları projelerime dahil etmeye özen gösteriyorum.
Kendi tarzınızla müşterinizin istediğini nasıl orta noktada buluşturuyorsunuz?
Bu bir iletişim süreci diyebilirim. Bu süreçte geri bildirim almak önem kazanıyor, karşılıklı birbirimizi, yapabileceklerimizi, beklentileri ve ihtiyaçları ortaya koyuyoruz. Bir noktadan sonra artık aynı işin birer parçası ve paydaş oluyoruz. Görsel sunumlar oluşturarak, tasarım fikirlerimi ve tarzımı iş yaptığım paydaşlarımıza net bir şekilde aktarıyorum. Renk paletleri, malzemeler, mobilya ve dekorasyon öğeleri gibi unsurları görsel olarak sunarak aynı frekansı yakalayıp ortak bir vizyon oluşturmaya çalışıyorum. Bunu yaparken yani paydaşlarımızın istekleriyle kendi tarzımı birleştirirken esnek olmaya özen gösteriyorum. Geri bildirimleri dikkate almak ve gerektiğinde bu geri bildirimleri kendi tasarımıma uyarlayarak tasarımda değişiklikler yapmak ortak noktada buluşmayı kolaylaştırıyor. Bu noktada esneklik, müşterinin isteklerini önemseyen bir yaklaşım ile uyum ortamı oluşturuyor. Diğer yandan bizler iç mimar olarak, paydaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılayacak yaratıcı ve fonksiyonel tasarımlar sunmalıyız. Estetik kaygılarla birlikte pratik ve kullanışlı çözümler sunmak çok önemli. Bütçe ve zamanın da etkili bir şekilde yönetilebilmesi gerekir. Projenin bütçesini baştan belirlemek, maliyetleri kontrol etmek ve yatırımcı ile sürekli iletişim halinde olmak, ihtiyaç duyulan konfor alanını oluşturur. Asıl hedef takvim, süreçleri iyi yöneterek projenin zamanında tamamlanmasıdır. Kaliteli malzemelerin ve işçiliğin tercih edilmesiyle uzun ömürlü, dayanıklı ve estetik olarak tatmin edici sonuçlar yaratmaktır. Benim için önemli olan; projenin sonunda hem yaratıcının hem de kullanıcının, ortaya çıkan eserden tatmin olmasıdır.
Web sitesi: https://www.dinnteriors.com