Çağla Büyükakçay
Türkiye’nin ilk olimpik tenisçisi ve dünya çapındaki mücadeleleri sonucunda elde ettiği başarılarla gururlandıran Çağla Büyükakçay, kariyer yolculuğunda attığı atımları, takip ettiği stratejileri ve prensiplerini MAG Okurlarıyla paylaştı.
Kendinizden bahseder misiniz?
1989 yılında Adana’da doğdum. Tenise sekiz yaşında başladım ve kısa sürede bu spor benim için bir oyun olmanın ötesinde, büyük bir tutku haline geldi. Türkiye genelinde küçük yaş gruplarında öne çıkmam, dünya tenisindeki gelişmeleri merak etmeme ve bir Türk kızı olarak ülkemizi uluslararası arenada temsil etme hayali kurmama sebep oldu. On yedi yaşında profesyonel kariyerime adım attığımda, özellikle benim tenise başladığım yıllarda Türkiye’de pek popüler olmayan bu sporda ilklere imza atma motivasyonuyla yola
çıkmıştım. Kariyerimde Türkiye’nin ilk olimpik tenisçisi, dünya sıralamasında ilk 100’e giren ilk Türk kadın tenisçisi ve ilk WTA şampiyonu olmanın gururunu yaşadığım için çok mutluyum. Benim için bu başarıların gerçekleşmesi; arkamdan gelen genç sporcuların hayal kurmasına ve kendilerine yeni hedefler koymasına katkı sağladığı için de çok önemliydi. Onlara ilham verebilmek ve cesaret aşılayabilmek her zaman en büyük motivasyon kaynaklarımdan biri oldu.
Başarınızın arkasındaki en büyük itici güç nedir? İçsel motivasyon mu, dışsal faktörler mi?
Başarıya ulaşmak için hem içsel motivasyon hem de dışsal faktörler önemli; ancak, itici güç açısından içsel motivasyonun daha belirleyici olduğunu düşünüyorum. Öncelikle, işinize duyduğunuz sevgi ve tutku size doğal bir motivasyon sağlıyor. Ardından, hedefleriniz devreye giriyor. Bu hedeflere ulaşabilmek için günlük disiplininiz, adanmışlığınız ve istikrarınız büyük rol oynuyor. Yolculuğun uzun ve zorlu olacağını bilerek, iyi günlerin yanı sıra kötü günleri de kabul etmek ve her şeye rağmen devam edebilmek ancak güçlü bir içsel motivasyonla mümkün. Dışsal faktörler de kesinlikle göz ardı edilmemeli. Aileniz, ekibiniz, size inanan insanlar ve sizin yolunuzu örnek alacak genç sporcuların varlığı da büyük bir itici güç. İç motivasyonumu kaybettiğim anlarda, onların desteğiyle yeniden ayağa kalktığım çok oldu.
Başarılı ve mutlu olmak için hangi stratejiler üzerinde duruyorsunuz?
Kariyer yolculuğumda edindiğim tecrübelerden biri de mutluluğun başarıya bağlı olmaması gerektiği. Elbette ki skorlar mutlu eder ama olmadığında sağlıklı bir şekilde yola devam edebilmek için skorlara takılmadan, süreci sevmek ve her andan keyif almak çok önemli diye düşünüyorum. Karşılaşılan zorlukları, gelişme fırsatı olarak görmek, her deneyimden bir kazanım sağlamaya çalışmak, zor günlerde olumlu bir üslupta kalmak, aynı zamanda etrafınızda iyi insanlar bulundurup sevdiklerinizle vakit geçirmek, vücudunuzun ve ruhunuzun ihtiyaçlarını dinlemek başarı ve mutluluğu beraberinde getiriyor.
Kariyerinizde kendinizi en çok hangi yönlerinizle tanımlıyorsunuz? Hangi özellikleriniz size en büyük avantajı sağladı?
Çocukluğumdan beri kortta saatlerce kalmayı severim. Oynayacak kimse bulamazsam duvarla antrenman yapardım. Kendimi geliştirmek için her zaman çok istekli oldum. Antrenmanlarımı maç kadar ciddiye almak ve o günün en iyisini korta yansıtmak beni ileriye taşıyan en büyük alışkanlıklarımdan biri oldu… Mücadeleci ve savaşçı bir yapıya sahibim. Olumsuzluklar karşısında pes etmek yerine, zor bir maçın ya da kötü bir günün ardından ayağa kalkma gücünü kendimde bulmak bana büyük avantaj sağladı. Ayrıca, başarının yanı sıra alçak gönüllülüğün de çok kıymetli olduğuna inanıyorum. Ulaşmak istediğim hedefler doğrultusunda istikrarlı bir şekilde çalışmak ve her zaman tevazuyu korumak kariyer mottolarımdan biri oldu.
İş hayatı ve kişisel hayat arasında denge kurmanın yollarını nasıl buluyorsunuz?
Turnuvalar nedeniyle yılın yaklaşık 25 haftasını yurt dışında geçiriyorum. Bu süreçte ailemi, sevdiklerimi ve ülkemi çok özlüyorum; ancak, dengeyi koruyabilmek adına antrenmanlardan sonra sevdiklerimle vakit geçirmeye özen gösteriyorum. Yurt dışında olduğum zamanlar ise daha çok kendime ayırdığım anlarla şekilleniyor. Bireysel spor yaptığım için maçlardan ve antrenmanlardan sonra yalnız geçirdiğim vakit oldukça fazla. Bu zamanları film izleyerek, kitap okuyarak ya da yine sevdiklerimle konuşarak değerlendirmeye çalışıyorum.
Bir kadının, kariyerinde kendine olan güvenini kazanabilmesi için ne gibi önerilerde bulunabilirsiniz?
Bir kadının değerli olduğunu ona kimse söylemese bile, kendisinin bunu hissetmesi çok önemli. Öz güvenli bir duruş sergilemek için önce kendinize inanmanız gerekiyor. Kendimizi geliştirmek, bilgi birikimimizi artırmak ve çok çalışmak hem ruhumuza hem de öz güvenimize katkı sağlayan faktörler. Kendimizi her geçen gün daha iyi bir noktaya taşımak, güçlü bir vücut dili ile etrafımıza da güzel bir enerji yayacaktır diye düşünüyorum.
Çoğu kadının, çalışma hayatında hissettiği “cam tavan” etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Maalesef kadınlar olarak kendimizi sürekli kanıtlama ihtiyacı hissediyoruz. Sporda bu etkileri daha az hissetsem de, bu baskının bizlere ekstra bir güç ve motivasyon sağladığını düşünüyorum. Cam tavanı aşmanın yolu, çok çalışmak ve birbirimize ilham kaynağı olmaktan geçiyor. Güçlü, başarılı ve kendi ayakları üzerinde duran her kadın bana ilham veriyor. Ben de kendi alanımda güçlü bir Türk kadın sporcusu olarak bu zincirin bir halkası olmaya ve genç kızlara ilham vermeye çalışıyorum.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, dünya genelinde ne gibi bir farkındalık yaratıyor? Sizin bugün için özel bir mesajınız var mı?
Bugün, kadın emeğinin ve değerinin daha fazla konuşulduğu özel bir gün; ancak bizler, bu bilinci sadece bir gün değil, her gün yaşamak ve yaşatmak istiyoruz. Kadınlar ölmesin, hep gülsünler istiyoruz. Hiçbir kadın, güçlü olduğunu ispatlamak zorunda kalmasın. Kadınların emekleri görünür olsun, hakları yenmesin, özgür olsunlar istiyoruz. Ellerini attıkları her şeyi güzelleştiren kadınların desteklenmesini ve daha fazla kadının çok iyi işler yapabileceğine dair yüreklendirilmesini istiyoruz. Kadınlara yalnızca bugün değil, her gün hak ettikleri değerin verilmesini istiyoruz. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’müzü kutluyorum.