Büyük Fikirler’den Minyatür Figürlere Recep Alçamlı
Kömür uçlu kurşun kalemlere minik heykeller yaparak “grafit işleme sanatını” hayatı geçiren Recep Alçamlı ile emeği büyük kendi küçük eserleri ve hobileri üzerine samimimi bir sohbet gerçekleştirdik.
Kendinizden bahseder misiniz?
2 Mayıs 1991 yılında Mersin’de doğdum. İki kardeşten küçük olanıyım.
İlkokul, ortaokul ve liseyi Mersin’de tamamladım. Çocukluğum hep şehir merkezinde geçti. Halk oyunları ve gitar kursları aldım. Fırat Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nü kazandıktan sonra, Elazığ’a geldim. Kimya mühendisliği eğitimimin yanı sıra dağcılık sporuyla ilgilenmekteyim. Zaman zaman ekibimizle birlikte önceden belirlediğimiz dağlara zirve tırmanışına gideriz. Bazen de yine önceden belirlediğimiz sektörlere kaya tırmanışına gideriz. Bu sayede şehrin karmaşıklığını, stresini, monotonluğunu geride bırakarak doğayla iç içe oluruz. Ayrıca bisikletim benim en önemli parçamdır. Adeta ikizimdir. Hem doğaya zarar vermediği için hem de spor amaçlı olarak, yaz kış onunla birçok yere giderim. Alışverişimi onunla yaparım, okula onunla gidip gelirim. Boş zamanlarımda fırsat buldukça, bisiklet sporuna gönül vermiş gruplarla uzun turlara çıktığımız hatta bazen uygun yerlere çadırlarımızla birkaç günlüğüne kamp kurduğumuz da olur. Diğer yandan; grafit işleme yapmaktayım.
Yaptığınız sanat tam olarak nedir, kısaca anlatabilir misiniz?
Dünya genelinde bu sanatla ilgilenen kişi sayısı aşağı yukarı ancak iki elin parmak sayısı kadar olduğu için henüz bir isim koyulmamış ama ben kullanılan madde sebebiyle “grafit işleme” diyorum. Kurşun kalemin ağaç kısmı yontularak, içindeki grafit kısmı dışarıya çıkartılır. Bu grafit minik kesici aletlerle şekillendirilir ve heykel haline getirilir.
Kimya Mühendisliği okuyorsunuz. Grafit işleme yapmak nasıl akılınıza geldi?
Canımın sıkkın olduğu bir akşam masamda duran maket bıçağıyla durmadan elimdeki kurşun kalemi açıyordum. Kalem epeyce küçülmüştü. Azar azar grafit kısmını kırıyordum ama kafam tamamen canımın sıkkın olduğu konudaydı. Sonra kaleme odaklandığımda grafite güzel şekil verilebildiğini fark ettim. Böylece kafamdaki konudan kurtulup kaleme odaklanmaya başladım. Kafamı dağıtmada çok iyi işe yarıyordu. Bu şekilde başlamış oldum.
Bu sanata başlarken Dalton Ghetti’nin eserleri size ilham kaynağı oldu mu?
Grafit işlemeye başladıktan kısa bir zaman sonra internette Dalton Ghetti’nin çalışmalarına rastladım. Benden başka grafit işleyen birini görmek epeyce hoşuma gitti. Biraz araştırdım, kırkbeş yıldır yapıyormuş kendisi. İllaki ilham kaynağı oldu tabii ki.
Grafit işleme olarak adlandıran bu sanat dalında yaptığınız ilk işinizde size olan tepkiler nasıldı?
İlk tepki babamdan geldi. “okulunu aksatma!”, “eğitimini iyice özümseyerek öğrenerek bir an önce mezun olmaya bak!” gibi yorumları oldu. Annem pek tepki vermedi. Ancak aldığım övgüler, birçok olumlu reaksiyonlar sonucunda babam da annem de bana hep yardımcı oldular, destek verdiler, veriyorlar.
Çevremden ise hep olumlu reaksiyonlar, övgüler ve destekler alıyorum.
Figürleri neden minyatür olarak çalışmayı tercih ediyorsunuz?
Figürleri minyatür olarak çalışmayı tercih etmemin sebebi; sıradanlıktan uzaklaşmak ve her birimiz kocaman evrende çok küçük yer kapladığımız halde, büyük hayatlar yaşadığımızı düşünmemiz kanısıdır. Aynı şekilde küçük heykellere büyük hayatlar vermek, anlam yüklemek bana keyif veriyor.
Figürlerinizi oluştururken hayal gücünüzü mü kullanıyorsunuz, yoksa günlük olaylar mı esin kaynağınız oluyor?
Geçmişten bugüne tarihi süreçlerde yer alan objeler ve bugünün toplumunda derin izler veya etkiler bırakan olaylar bana esin kaynağı olmaktadır. Ayrıca; doğada bulunan canlı veya cansız objeler ile insani duygular da bana ilham vermektedir. Bu esin kaynaklarımı, hayal gücüm ile birleştirerek geliştiriyorum, ortaya kendime özgü figürler, minik grafit heykeller çıkıyor.
Soma için yaptığınız figür oldukça takdir aldı. Başka yaptığınız sosyal sorumluluk çalışmalarınız var mı?
Toplumda farkındalık yaratmak için kendimi de sorumlu hissettiğim sosyal sorumluluk çalışmalarım var tabii ki. Örneğin; ”Kadını Meta Olarak Gören Zihniyet” i anlatan çıplak kadın figürüm. Son yıllarda hızla artan boşanmalar, yozlaşan ve çöken ailelerin artmasıyla birlikte kadına şiddetin arttığı görülmektedir. Bu tatsız gidişata dikkat çekmek için yaptığım bir çalışmadır. Tüm dünyadaki ve özellikle son yıllarda Orta Doğu’da başta kadınları, çocukları yerle bir eden, yaşam alanlarını kan gölüne çeviren savaşlara bir dur demek için yaptığım “Barış” figürüm özellikle dikkat çeken sosyal sorumluluk çalışmalarım olarak görülebilir.
Yapmakta en çok zorlandığınız figür hangisi oldu?
Hangi çalışmamda en çok zorlandığımı hiç düşünmedim. Aslında işin zor tarafını hiç düşünmedim. Grafit işlerken kalp atışım yavaşlayıp nabzımın düştüğünü hissediyorum sanki. Yani bu benim meditasyonum. Zorlanmanın aksine rahatlıyorum. Üzerimdeki stres ve yorgunluk gidiyor, ruhum dinleniyor.
Grafit işleme sanatı yapmanın incelikleri nelerdir? Kullanılan özel bir teknik var mı?
Grafit işlemenin incelikleri, her güzel üretimin gerçekleşmesini sağlayan istek ve sevgi olduğunu düşünüyorum. Bir de istikrar çok önemli, yani yılmamak gerekiyor. Uzun günler üzerinde çalışılan figürler son kısımda kırılabiliyor. Benim sevdiğim kısım eser ortaya çıkarmaktan çok; eserin üzerinde çalışmak oluyor. Yani başarıya giden yolu seviyorum ben. Sonucunda başarıda olunca mükafatım oluyor. Benim kullandığım teknik, çalışma şeklim şöyle; öncelikle o günkü psikolojim figüre başlamaya uygun mu onu değerlendiriyorum. Ruhsal olarak hazır hissettikten sonra yapacağım figürün önce kağıda kaba çizimini yapıyorum, masa lambamıda ayarladıktan sonra tıbbi kesici aletler ve kretuar bıçağı kullanarak çalışmaya başlıyorum.
Kullanılan kalemlerin herhengi bir özelliği var mı?
Kullandığım kalemler, normal bildiğimiz kurşun kalemler, boya kalemleri ve bazende marangoz kalemi olarak adlandırılılan grafiti birkaç milimetre daha büyük olan kurşun kalem tipleri. Çalıştığım kompozisyona göre kalem tipi değişiyor.
Özel sipariş alarak yaptığınız çalışmalarınız var mı?
Arzu edilirse bu konuda kişilere özel çalışma yapabilirim. Ve bu alanda yaratıcı fikirleri ve dünya genelinde bana sunduğu PR desteğiyle benim duyulmamda yardımcı olan Nazif Berat (twitter/nazifberat) ile uluslararası bir yardım kuruluşunun kampanyasına katılacağım. Sanatımla kimsesiz çocuklara faydalı olacağım için çok mutluyum. Ayrıca farklı ülkelerden farklı işbirliği teklifleri gelmekte. Bu teklifleri de tabii ki değerlendirmek istiyorum.
İlk ve son yaptığınız figürler?
İlk ”Bal Kabağı” figürü yapmıştım. Son olarakta ”Semazen” figürü yaptım. Fiziksel ve ruhsal sağlığım elverdiğince devam etmeyi düşünüyorum.
Bir figür üzerinde çalışmak kaç saatinizi alıyor?
Yapmaya çalıştığım figüre göre değişiyor. Birkaç günde bitirebildiğim figürler de oluyor, aylar süren figürler de… Tek oturuşta iki-üç saat çalışabiliyorum sonra gözlerim yoruluyor ara veriyorum. Ruh halime göre ertesi günlere kalabiliyor veya dinlendikten sonra devam ediyorum.
Yaptığınız sanata ayırdığınız özel günleriniz var mı yoksa canınız sıkılınca kalemi elinize alıp çalışmaya başlıyor musunuz?
Hayır herhangi bir gün ayırmıyorum. Kafamı meşgul eden olumsuz bir konu olduğu zaman, canım sıkkın veya aksine çok mulu olduğumda çalışıyorum. Kısacası ruh halim grafit işlemeye uygun olduğu zamanlarda çalışmaya başlıyorum.
Türkiye ve dünyada grafit işleme sanatına yeterince kullanıldığını düşünüyor musunuz?
Hayır düşünmüyorum. Benim bildiğim dünya genelinde aşağı yukarı on kişi grafit işlemeyle uğraşmaktadır. Araştırmalarıma göre Almanya, Fransa ve Vietnam’da uğraşan kişilere rastladım. Ülkemizde ise grafit işlemeyle uğraşan kimseyi bulamadım ne yazık ki.
İleride kendinizi ve sanatınızı nerede görüyorsunuz?
Sanat işçileri, kol gücüyle çalışan işçiler gibi yönetilmemeli. Yeni bir yaklaşım, ülkemizdeki sanatçıların verimliliğini de ciddi derecede arttırabilir. İşte bu noktada, kendi çapımda bir başlangıç noktası yakalayıp bu yolda farklı bakış açılarını sergilemeye çalışıyorum kalemlerimde… İleride; gerekli teşvik ve desteği görmem halinde, bu sanatı sadece ülkemde değil; dünyada bilinen, tanınan, ilgi duyulan, müzayedelerde sergilenen, minik ama çok kıymetli bir eser durumuna getirebileceğimi, bu sanata değer katacağımı umuyorum.
Kendimi bu sanatın dünyadaki en önemli temsilcilerinden biri olarak görebilmeyi, ülkemi dünyaya tanıtan, evrensel kültürler ile buluşturan bir noktaya gelebilmeyi, kendimi, ailemi, dostalarımı, sanatseverleri ve ülkemi gururlandırmayı diliyor, umuyor ve düşünüyorum.