Batı Dünyası’nda Bir Türk Kızı
Nasreddin Hoca’nın sevilen hikayelerini podyuma taşıyan, hem sesi hem de yaratıcı tasarımlarıyla fark yaratan tanıdığımız genç yetenek Aslı Jackson moda serüvenini bizlerle paylaştı…
Aslı Jackson kimdir?
Moda tasarımcısı, akademisyen ve müzisyendir. Ülkemizi yurt dışında birçok başarı ile temsil eden dahi ve genç bir kadın girişimcidir.
Ne zamandır moda dünyasındasınız?
Kendimi bildim bileli bu hayal dünyasının içindeyim. Moda dünyasından daha çok” “koza”; bu işe inanma fikri, tasarımcı olmanın arkasında yatan felsefe bir dünya yaratıyor. Durduğunuz yerden modaya yön veriyorsunuz. 1998 yılında Londra’da başlayan moda eğitimimle beraber profesyonel anlamda kariyerime dair ilk tohumları ekmiş oldum. Son beş yıldır da İstanbul’da bambaşka bir dünyaya adapte oldum.
Moda serüveniniz nasıl başladı?
En başa dönelim; çocukluğumla bağlantılı her şey… Küçükken teyzemin dizinin dibinde bekler, dikiş makinesinin sesini dinleyip sabırsızılıkla elbiselerin bitmesini beklerdim. Çocukluğumuzda etrafımızda olup biten bir sürü şey kişiliğimizin oluşmasında etkili öğeler… Sanırım tam orada beni o kadar heyecanlandıran, dikiş makinesinden gelen ses ile kıyafetleri yaratma fikriydi. İstanbul’dan İngiltere’ye göç, sonra tekrar eve dönüş ve bu iki farklı kültür arasında kurduğum bağ ile birlikte cesaretim kendi denklemimi bulmama yardımcı oldu. Modada farklı bir şey yapabilme fikrini seviyorum. Başka bir şey yapsaydım, belki de bir yenilik getiremezdim ama bu yolla getirdim. Ben kendi alanımda boşluğu keşfettim ve yapılmayanı yapmak istedim.
Markanızın nasıl bir kimliği var?
Özgün… Oyunbaz… Provokatif… Alışılmadık… Benzersiz… Çok yönlü…
Mercedes Benz Fashion Week’i nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hızla büyüyen bir değer olarak değerlendiriyorum. İstanbul, artık moda dünyasının takviminde. Algıyı pozitif anlamda dönüştürdüğünü ve tasarımcı ile buluşturan bir köprü kurduğunu düşünüyorum.
Koleksiyonunuzu oluştururken nelerden ilham aldınız?
Yaratmanın gücünden, Nasreddin Hoca’nın Nev-i Şahsına münhasır hikayelerinden ilham aldım. Temanın hali hazırda derinliği, felsefesinin doğruluğu, üslubun çekiciliği ve anlamı, Nasreddin Hoca’nın evrenselliğini taşıyor. Hoca’nın fıkraları, hikayeleri yüzyıllardır insanları besleyen ve ilham veren önemli bir kaynaktı.
Koleksiyonunuzun hikayesinden kısaca bahseder misiniz?
Kılıç yerine aşk, kalkan yerine mizah… Tasarım dünyasında yeterince ele alınmamış olan Nasreddin Hoca imgesinin ikonlaştırılıp güncel bir dinamizimle modaya kazandırılması, figürün desenlere, sonra kıyafet ve aksesuarlara dönüşmesi oldukça heyecan verici bir süreç. Bu figürün kökenine dair her araştırma ve sorgulama Türkiye ve Dünya ile buluşacaktır. Çünkü; Nasreddin Hoca sadece bir figür değil, kendine özgün bir mizah ve felsefeyi cisimleştirmiş bir insanın hikayesini taşımaktadır. Nitekim koleksiyonumda çeşitli öğeleri tasarlanırken, bu güçlü kültürel mirastan azami ölçüde faydalandım.
Aslı Jackson’ı farklı bir yeteneği ile gördük. Sizin için müzik ve modanın nasıl bir etkileşimi var?
‘Dikiş Makinesi’nin sesinden söz etmiştim, daha sonra tencere kapakları eklendi çocukluk hikayelerime. Evrende her şeyin bir sesi, birbiriyle ilişkisi ve etkileşimi var. Sesler ve müzik, insan ruhuna iyi gelen şeyler. Sessiz bir film veya sessiz bir defile hayal edin… Şimdi bir de arkasına müzik yerleştirip bir kez daha dinleyin, izleyin….
Moda ve müzik sizin için ne ifade ediyor?
İkisi de performansa dayalı. Moda tasarımcısı tasarlıyor, dikiş dikiyor sonra da çıkıp şarkı söylüyor çocuklar gibi eğleniyor. Londra’da biriktirdiğim ciddi bir moda ve müzik geçmişim var şaka değil 🙂
Takip ettiğiniz ve beğendiğiniz modacıları öğrenebilir miyiz?
Özellikle takipte olduğum birileri yok, ancak etrafta beslendiğim birçok dinamik var. Tabii Vivienne Westwood ve McQueen ile profesyonel bir geçmişim olduğu için onların yeri ayrı.
2015 trendlerinden bahseder misiniz?
Bence “Rahat Ol” dur.
Dünyadan hangi şehirlerin sokak modalarını beğeniyorsunuz?
İstanbul demek istiyorum; çünkü geleceği parlak… Londra büyüdüğüm yer; ilham perim… Japonya’nın da kesinlikle müthiş bir performansı var.
Tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
Çok yönlü…
Gerçekleştirmeyi hedeflediğiniz planlarınız var mı?
Şu an Beyoğlu Belediyesi ile Hezarfen’i ikonlaştırmak ve tasarım dünyasına kazandırmak için masaya oturduk.