Av. Aslıhan Barış Türk Medeni Kanunu’nda Miras Hakkı
Türkiye Barolar Birliği Kadın Komisyonu (TÜBAKKOM) ve Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi, TÜSİAV Kadın Hakları Platformu Başkanı Avukat Aslıhan Barış; miras hukukunun temel kavramları hakkında MAG Okurlarını bilgilendiriyor. Atalarımız “Ölüm hak; miras helal.” demişler. Peki, o zaman nasıl dağıtılacak bu miras?
2023 yılının son ayına geldiğimiz bugünlerde dünya çapında yapılan araştırmalara göre çocuklarımızın nesli, uzun zamandır ilk kez, anne babalarına göre daha az refah bir dünyaya doğacaklar. Dünyamızın küçük bir köye dönüştüğü son yüzyılda yaşanan çevresel ve ekolojik nedenler, salgınlar, pandemiler, savaşlar ve bunların sonucunda ortaya çıkan imkân ve kaynaklarda kıtlık, dünyamızı bugünlere getirmiş bulunuyor. O halde, bu geldiğimiz dünyada, en basit tanımı ile evvelki nesillerden sonrakilere kalacak her şeye verilen genel ad olan “miras” kavramı önem kazanıyor. Peki, nedir “miras”? Bana göre, gelecek nesillere yaşanılır bir dünya bırakmak olsa da Türk Medeni Kanunu’muz mirasa tamamen düzenleyici ve kazuistik bir yaklaşımla bakmaktadır. Öyleyse bir bakalım hukukumuz ve kanunlarımızda genel başlıklarla “miras” nedir ve nasıl düzenlenmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, Kişiler Hukuku başlığını taşıyan birinci kitabında “Aile Hukuku” başlığının hemen ardından “Miras Hukuku”nu düzenler ve bu konu Medeni Hukuk’un en zor anlaşılan, en karmaşık konusudur. Kanunumuzda konu, “mirasçılar” ve “mirasın geçmesi” başlığını taşıyan iki kısımda düzenlenmiştir.
Miras Nedir?
Ölen kişiden geriye kalan mal varlığı halk dilinde miras olarak adlandırılmaktadır; ancak, miras hukuku söz konusu olduğunda, ölen kişinin geride bıraktığı mal varlığına tereke adı verilir. Miras hukuku ise gerçek bir kişinin ölüm veya ölüme benzer haller gerçekleştiğinde mameleki ile ilgili özel hukuk ilişkilerinin geleceğini düzenleyen özel hukuk dalıdır. Ölüm ile birlikte kişinin mal varlığının tamamı (mameleki) tereke olur.
Miras davaları hukukumuzda 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe girmesinden önceki olaylara 4722 sayılı Kanun’un 17. maddesine göre, miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir, alandaki karışıklığın önemli bir nedeni de budur.
Miras, miras bırakanın ölümü ile ve onun yerleşim yerinde açılır. Miras bırakanın sağlığında yapmış olduğu mirası ile ilgili kazandırmalar ve paylaştırmalar terekenin ölüm tarihindeki durumuna göre değerlendirilir ve bu konuda açılacak davalar miras bırakanın yerleşim yerinde görülecektir, başka yerde açılacak böyle bir dava yetki bakımından reddedilecektir.
Yasal Mirasçılar Kimlerdir?
Medeni Kanun’umuza göre yasal mirasçılar ilk olarak kan hısımlarıdır; bunlar alt soy, ana-baba, büyük ana, büyük baba ve evlilik dışı hısımlar olarak sayılabilir.
Sağ kalan eş, evlatlık ve devlet de diğer yasal mirasçılardır. Yasal mirasçılar, kanunda tahdidi olarak bu şekilde sayılmış ve sınırlandırılmış olup toplam dört gruptur. (TMK 495- 501 md arasında düzenlenmiştir.) Alt soy, miras bırakanın kanuni olarak tanımlanmış yasal mirasçısıdır. Alt soyu, ana babası ve onların alt soyu olmayan miras bırakanın yasal mirasçıları ise büyük anne ve büyük babalarıdır. Büyük anne ve büyük baba eşit olarak mirasçı olurlar. Miras bırakandan önce ölmüş olan büyük anne veya babaların yerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi alt soyları alır.
Hukukumuzda Yasal Mirasçı Dışında Mirasçı Var mıdır?
Hukukumuzda yasal mirasçıların dışında bir de “atanmış mirasçı” olmak üzere iki çeşit mirasçılık biçimi vardır. Yasal mirasçılık, miras bırakanın iradesine bağlı olmayan ve ölümü üzerine doğrudan kanundan kaynaklanan bir hukuki statü iken atanmış mirasçılıkta miras bırakanın kendi iradesi ile mirasın bir kısmını veya tamamını belirli bir kişiye bırakması söz konusudur.
Mirasta Mal Paylaşımında Türk Medeni Kanunu Hangi Sistemi Benimsemiştir?
Medeni Kanun’umuza göre mirasta mal paylaşımı zümre (derece) sistemine göre yapılır. Buna göre miras bırakanın ölümünden sonra yapılacak mal paylaşımında üç dereceli bir sistem belirlenmiştir ve yasal mirasçılarını belirlemek için oluşturulan bu derece sistemine göre hak sahibi olabilmek için;
- Bir önceki zümrede (derece) mirasçı olması sonraki derecenin mirasçı olmasına engeldir. Örneğin; ölenin alt soyu (çocuğu) varsa üst soyu (anne babası) mirasçı olamaz.
- Zümre içindeki ön sıradaki mirasçı bir alt sıradakinin mirasçılığını engeller.
- Zümre başları ve kök başları hayatta ise alt soylar mirasçı olamaz.
Bu temel esaslara göre mal paylaşımına birinci dereceden başlanır (Bunlar, alt soy yani miras bırakanın çocukları, torunları ve onların çocuklarıdır). Birinci derecede kimse yoksa ikinci dereceye geçilir, ki bunlar miras bırakanın anne babasıdır. Bunlar mirasçı olur ise eşit derecede mirasçı olacaklardır. Eğer anne baba yoksa bunların çocukları yani kardeşler mirasçı olacaktır. Sayılan bu ikinci zümreden de kimse hayatta değil ise bu kez sıra üçüncü dereceye geçecektir. Üçüncü derecede, miras bırakanın büyük anne ve büyük babası yer alır. Bunların mirasçı olabilmesi için ölenin çocuğu veya anne ve babası ve bunların halefleri hayatta olmamalıdır.
Miras bırakanın eşi ise her derece ile birlikte belli oranda miras hakkına sahip olur, derecesi yoktur, zira adı üzerinde ölenin eşidir.
Devlet Hangi Durumlarda Yasal Mirasçı Olur?
İlk üç zümrede mirasçı yok ise, geride sağ kalan eş yok ise ve miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufla terekenin tamamına atanmış bir mirasçısı yok ise bu durumda devlet, ölen kişinin yasal mirasçısı olacaktır.
Evlilik Dışı Doğan Çocuk Yasal Mirasçı Olabilir mi?
Evlilik dışında doğan bir çocuğun baba yönünden mirasçı olabilmesi için soy bağının tanıma veya hâkim kararı ile kurulmuş olması gerekir. Soy bağının kurulması halinde evlilik dışı doğan çocuklar aynı evlilik içi doğanlar gibi mirasçı olacak, miras paylarını kanuna göre alacaklardır. Türk Medeni Kanunu Madde 498 bu hususu düzenler.
Evlat Edinilen Kişinin Mirasçılık Durumu Nedir?
Hukukumuzda kan hısımlığına göre düzenlenmiş olan zümre (derece) mirasçılığı esasının tek istisnası evlatlık ve onun alt soyunun da mirasçı olmasıdır. Medeni Kanunumuza göre evlatlık ve alt soyu, onu evlat edinen kişiye aynı kan hışmı gibi mirasçı olurlar. Aynı zamanda evlatlığın kendi ailesindeki mirasçılık hakkı da devam eder. (TMK md 500)
Burada önemli olan nokta, evlatlığın sadece kendini evlat edinen kişiye mirasçı olacağı, evlat edinenin hısımlarına mirasçı olmayacağıdır. Bir de bu mirasçılık tek yönlüdür, yani evlatlık mirasçı olurken evlat edinen ve hısımları küçüğün mirasçısı olamayacaktır. Buradaki mirasçılık çeşidi her ne kadar iradiye benzese de yasal mirasçılıktır.
Miras Paylaşımı Konusunda En Sık Görülen Davalar Hangileridir?
Terekenin tespiti davası, terekenin korunması davası, tapu iptali davası ve özellikle bizde en çok açılan muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescili davası, tenkis davası, istihkak davası, verasetin iptali davası, mirasın taksimi ve izaleyi şüyu davası, miras sözleşmesinin iptali davası, mirastan ıskat (çıkarma) davası, mirasın reddi davası bu alanda karşılaşılabilecek davalardandır. Her birinin tek tek ele alınıp incelenmesi, başka bir yazımızın konusu olarak ele alınacaktır.